es deli rüzgâr bir ýslýk tuttur h ü s e y n î makamýndan eðilsin gönlümün baþaklarý dökülsün inci taneleri...
......
hey gidi yalan dünya!... hey!... nice gemileri yaktýn nice canlarý telef ettin bildim bileli hep ayný teranesin eksilmedi hiçbir tahtan
hayat çerden çöpten derme bir masal ne bir tutanaðý ne bir güvencesi yeðni günlerin aðýr akçesi biten ömür
iþte bizim kýsa hikayemiz önce masum bir çocukluk sonra deliþmen gençlik sonrasý yorgun bacaklarýn getirdiði yelyutan yaþlýlýk...
ve hâlâ unutamadýðýmýz çocukluk þarkýsýnýn kýsa nakaratý...
“yaðmur yaðýyor seller akýyor arap kýzý camdan bakýyor”
hey gidi hey!... giden günler, biten yýllar usumda çiviyle yazýlan çekiçle çakýlan hatýralar insan geçmiþi ama hep güzel günleri anýmsar düne takýlmaktan, geleceði düþünmekten bugünü terk eder...
bizi hâlâ sevindiren üzen yoran mevsimler ah! yarpuz kokulu “bahar” kim tutup öpmek istemez kiraz dudaðýndan ya mevsimlerin ayçasý “yaz” denizlerin dalgasý, kumlarýn nazlý istiridyesi kim istemez kucaðýnda sere serpe uzanýp uyumayý...