Son nefesini verince penceremin önündeki sokak lambasý
Gün dönüp, gösterince güneþ yüzünü
Açýlýnca perdeler ve kýrýlýnca kalemi yalnýzlýðýn
Karýþýr karanlýk düþlerim, sahra çölü gibi yakan ayrýlýða
Þafak turuncu, umutsa yeþili baharýn ve sisli
Dans eder renkler baþucumda
Ahir zaman mevsimi
Ne yazmak istesem sana dair kelimeler suskuya mahkûm
Aþk üflesen sönecek mum ýþýðý misali
Kâðýdýn her köþesi senli hatýralar
Ve damlayan mürekkep inat bir sessizliðe bürünür
Düþünceler sýrýlsýklam ve dilimde infaz
Ölümse; kan kýrmýzý
Pembe dizilerde kalmýþ meðer mutlu sonlar
Sokak satýcýlarýnýn tezgâhýna düþen eski ve ucuz romanlarda
Saçak altlarýna terk edilen gözyaþlarýnda
Nikotin kokusunun sindiði
Efkârýn gizlendiði, meyhane masalarýnda
Artýk bir kelebek ömrü kadar mutluluk, bir nefeslik
Yetmez mi?
Saçlarýma yaðan aklar kadar çektiðim sürgün acýsý
Hayatýn yüzümde býraktýðý çizgiler kadar, yürek sancýsý
Cellat’ým assýn beni elindeki mor urganla
Þehrin tam ortasýna
Ve silsin gözbebeklerimdeki kurþun yaralarýný
Sallansýn cansýz bedenim
Dökülünceye kadar içimde senden kalan ne varsa
Savrulsun sonra tozlarýn
Kurak topraklara
Biliyorum
Kaybedince masumiyetini aþk, deðiþince insanlar rengini
Gökyüzü giyinir griyi
Bakýþlar dilsiz ve sahipsiz
Sebepsiz ve renksiz
Ay tutulmasýyla, kabarýr içimdeki öfkeli deniz
Ayak baðýdýr artýk bu ayyaþ sevda
Yetmez o da
Vicdansýz bir atký gibi dolanýr boðazýma
Hiçbir aynaya düþmez yüzüm
Ne de ellerime ellerin
Herhangi bir ay, gereksiz bir tarih ve gece yarýsý
Ama bil ki seni hayli geçmiþ bir vakit
Ve ben bugün biraz daha maviyim sanki, durgun ve sakin...