Ellerinin arasýnda cenneti bekletiyordu sanki. Günahkâr dünyanýn bütün kirini kendi taþýyormuþçasýna gibi kötü hissediyordu. Bir kadýnýn çamaþýr sererken, ayaklarýnýn çamura saplandýðýný anladýðý an, hayatýnýn ne kadar da boþ olduðunu fark etmesi kadar hikâyenin okunmayan yüzünde duruyordu. Elektrik tellerinde kargalar ikindi ezanýný dinliyordu. Yaþamak iki demirin arasýnda bir ressamýn sabrý kadar zor geçiyordu. Onurlu bir yaþamak bekleyen elleriyle yaþamaya susuyordu yüreði. Kent ölüvereceði daðlar ardýndan fotoðraf çekerken, yaþlý bir udinin naif parmak dokunuþlarýný örümcekler ezberlemeye baþlamýþlardý. Yine her zaman ki gibiydim; uzun bir palto, bir sigara ve de yalnýzlýk!
Adým baþý yaþamayý düþünüyordum; yaþamayý ve de ölmeyi. Aslýnda ölmek o kadar da zor deðildi, yaþamak olmasaydý bu kadar zor! Sendeliyorum. Kaldýrým taþlarýnýn bilerek böyle yanlýþ dizdiklerini dahi düþünürken, bulutlarýn altýnda insanlarýn tarihçesine göz atýyordum. Ýnsanlýk eþref-i mahlûkattý; yaratýlanlarýn en þereflisi. Sonra kendime, kendim gibilerine ve diðerlerine bakýyorum. Karným aç, bir þey yemeliyim. Bayram dolayýsýyla her yer kapalý! Bu kenti belki de bu yüzden bir an önce terk etmem lazým. Ýnsanlarýnýn bir suçu yok, yapamýyorum. Ýleride bir pastane biliyorum. Bugün açýk olur mu, belki de! Oraya doðru giderken midemin aslýnda yemek istemediðinin farkýndayým. Hayýr, hayýr tokum ben! Ama içeri giriyorum. Ýçerisi dýþarýdan sýcak ve iki gözüm bakýnýyor etrafa.
‘Abi, ne alacaktýn?’ diye 17-18 yaþlarýnda genç kýz öylesine bana bakýyor. Bana soruyor sormasýna, müþteriyle ilgilenmek istiyormuþ gibi yapýyor, ama yanýnda duran iþ arkadaþýyla muhabbet halinde. Haliyle yeni bir müþteri psikolojisini öðrenmiþ oluyorum. Her ne kadar müþteri, üzerinde baský yapýlmasýný istemese de; kendisinin arzusu dâhilinde iletiþim kopukluðu karþýsýnda müþteri sinirleniyor. Elimde bir poþet, bayram sabahý ve de koyu bir soðuk avuçlarýmda. Bulutlar bir baþka güne doðarcasýna umutlu gidiþlerden, ama gitmiyor hiçbiri. Ve bayram sabahýna iliklenen bir anekdot düþülüyor göðün gri sayfasýndan: ‘Güneþ bugün doðmamýþ olacak!’
Birbirine bakan 3 metrede bir, banklar sessizce oturuyorlar. Bunlarýn da bir manasý var, olmalý! Birbirlerine bakýyorlar, ama birbirlerinin yakýnýnda deðiller. Ayný sokakta insanlar gibi! Yanýmdan biri geçiyor. Aman Allahým! Bu soðukta bu adam nasýl dolaþýr böyle? Ben, ben ki kendi üþüntümü unutuyorum o an. 60’lý yaþlarda bir adam neden bu hale düþer ki? Hangi vicdan bunu kabullenebilir? Oysa kabullenmeyen biri var ki; o da bayram. Bayram hüzünlü ve bir o kadar da yas içinde. Ýnim inim toprak, kan aðlýyor avuçlarýndan çocuklarýn. Kapýlarda zil sesleri bugün nedense daha fazla çalýyor! Bir adamýn çoðu zaman unutkanlýðýna yetiþen kýsacýk hayatýný, çok sevdiði karýsý gelip de öpüyor. Baykuþ seslerinde geceye giren mutluluk nöbetine tutuluyorum. Adýmý arýyorlar; ama bulabilmelerine imkân yok! Karýncalar Kasým yürüyüþünde.
Saatler azap, donuyorum desem belki de daha iyi! Ama yok, hayýr; bu daha farklý bir þey. Ben güne ait bir sebep arýyorum; sonra kitaplarýma dönüyorum. Birkaç tanýdýkla bayramlaþma faslý derken, hayat devam ediyor. Bu insanlar geçmiþimi bilmiyor, beni tanýmýyorlar. Ama ben de onlarý tanýmýyorum. Bir garip bilmece yine, ölümsüz tortusunda anlamsýzlýklar biriktirmekten baþka bir iþe yaramýyor adýmlarým.
Poðaçalarýn içindeki peynirler diþimin arasýnda. Daha farklý bir tat umuyorum. Günlerdir güzel bir et yemeði hayali kuruyordum. Kalkýp, malzemeleri alsam kendime yaparým da, olmuyor iþte! Ýçimdeki farklý bir tutku, farklý bir istek! Soðuðun nefesimi okþayan yanýnda, buðulanan gökyüzüne resimler çizerken, tütünün acý tadý aðzýma geliyor; irkiliyorum. Her nefes de korkularým esrarengiz bir ülke! Hayallerim, korkularýma giden bir yol! Tutunuyorum kayalýklarýmýn dibine, hiçbir þeyin önemi yok! Týkanýyor gibi geliyor nefesim. O an düþüp, oracýk da ölsem/ benimle beraber ölse birileri, kimsenin umurunda olmayýz. Sokaklarýn kömür kokan haline dualar savuran ellerim, ellerim ceplerimde kazýnýyor yaþamaya! Likit bir duygu seli yanaklarýma boþalsa tam yeri; ama ben o kadar da büyük oynamýyorum yalnýzlýðýmý.
Bana yaþamaya dair bir sebep söylese biri Hiçbir sýfatýn önemi yok Aslýnda öznesi hiç olduktan sonra yüklemlerin de Sadece bir sebep!
-bir þarký dinlerdim bir þarký sözünde kendimi bulurdum hiç olmayacak umutlar kurduðum akþamlarda