Ben þiiri senin gözlerinde okudum, seninle sevdim, seninle bildim yaþamayý. Sabahlarda demli bir bardak çay misali, kavgalarýn ortasýnda sevdim seni, ’Ýstanbul!’
yorgun türkülerinde yüreðimde bir kurþun
tarifsiz acýlarýnda namuslu bir çay misali
adým baþlarýnda aç karnýna iftar akþamlarý
gün doðumlarýnda seherlere hasret þarkýsý
hiç olmayan sevgililer kadar sevdalý bir þehir
...Ýstanbul!
ürperiyor ellerimde vedalara ait Eylüller
eski sevdalarýma ait nefeslerim týkanýrken
gül dallarýnda deste olup sararýyor anýlar
bir hayat sonrasý ölüm kadar uzak çýðlýðýnda
Yosun rengi gözlerinde tensiz sevgililer
...Karacaahmetde!
gece resmini çektirirken lacivert sessizlik de
bir yerde kan kusuyor tutsak yalnýzlýðým
þahlanmýþ saplanýveriyor soluklarým gözlerime
istasyonlardan nefeslerime çektiðim mazot
deniz kesik baþlarýn tanrýçasý balýklarýn
...Boðaziçinde!
kavgalardan býkýp gül kokulu sevdalarý beslediðim
pazar yerlerinin ekmek bölüþülen baðýrýþlarýnda
birkaç zeytin, biraz peynir ve sulu bir domates
yaþam dilimde tükenirsen her saniye baþý þehirde
paramparça bir yürek buluyor polisler her gece
...Çamlýca Tepesinde!
kadýn kokuyor çimenler, bir milyoncu aþklarda
dokunurken irkiliyor teninde kirli yarahane
tevbelerin suskun þairi minareler dua vaktinde
efkarýný çalýyor menkýbesinde azizler sinagogu
mabeyni gönle giden bir suskun þiir misali
...Eminönünde!
bir bardak daha düþüyor kulenin balkonunda
serseri bir býçak saplanýrken aþklarýn kaderine
hep de isabet ettiriyor vuslat acýyý soðuk yellere
duvarlarýn kara rutubeti öperken yanaklarýmý
sönmeye gayret eden bir ampul oluyor her gece
...Galata!
ölüyorum saçlarý uzuyor gözleri önünde sevgilimin
hiçbir sevgili onun kadar sadýk kalmýyor geliþlerine
her gece koynuma girip üþütürken mavi elleriyle
yarý umutsuzluk siliveriyorum hapishanelerden
susuyorum þiirlerin yýldýzlarda sevdalanmýþ ömründe
...Ýstanbulda!