Fakülte bahçesinde mavi elbiseli genç bir kız
Oku demişler, okuyor o da aynen diğerleri gibi
Giriş de elinde bir meyve suyu
Az önce çöp kutusuna attı eğilerek
Gözlerini delişmen bir yaşama arzusu sarıyor
Bilmem, belki de farklıdır diğerlerinden
Acı çekmek hoşuna gidiyor dünya dönerken,
dudaklarım titriyor
Deniz sesinde mavi rüyaların çiçeksizliği
Hışırtılı bir nefes oluyor söylemek istedikleri
Küçücük ellerinde kalbini saklıyor
Hiç bu kadar benzersiz kılmıyor diğerleri
Adı bilinmeyen nurlu birkaç hece
Neşesini kaybettiren bir erkek ellerinde
Saçları rüzgârın valsında Lübnanlı bir kız
Hiç kimsenin balerin olacağına inanmadığı
Pavlova kadar titrek parmak uçları,
parmaklarım titriyor
Çantasında iki renk ruj ilişmiş gizlice
Birisi bitmiş, diğeri de bitmek üzere
Rengini aldığı toprak kadar asil sessizliği
Baş döndüren bir bakış fırtınası gözleri
Mabeyninde altı sessiz kelime
Gitmek istemediği çok belli buralardan
Yamaçlarına tutunan kızlık işvesi
Kim kandırır bilinmez onu da yakında
Uçuruma sürüklenen sihrinde bir kalem
Yazmak istemediği kadar not var hayatta,
yüreğim titriyor
Bahçe gittikçe küçülüyor nefes nefese
Telefonu düşüyor avuçlarındaki kulübeden
Kimse görmüyor, ilgilenmiyor gözleriyle
Ara sıra birkaç ısırgan otu sızlanışı
Fransız töresinde kekeme duyguları
Dudağını siliyor yırtık bir peçeteyle
İçtiği kahvenin son yudumu kadar soğuk
Gitmeleri olmasaydı dileğinde bir ah!
Demek için çok geç kalınmış niyetinde
İnce bilekleri artık dünyayı taşıma peşinde
Kimse görmeden geri dönüyor sınıfına,
titrek bir sevinç ölüyor!
…