Ýlk insandan günümüze destansý duygularýn,
"Gül Daðý" güzergahý "Gök Bilgi" geçidinde,
Camdan bir heykel gibi durmuþ
Öylece bakýyordun,
Gözlerimin derununda düþe kalka
Dip bucak, ayet anlam içimi okuyordun...
Ýlkeleri hayata geçirme çabasýyla
Ötelerin ötesi Mavera’yý gözleyerek,
Süveydayý mý bulmuþtun ne ?
Mevla niyetine hep Leyla’yý soruyordun !..
Rüzgar þakaklarýnda salkýmlanýyor
Ve sen galiba sýrýlsýklam ter,
Damla damla eriyordun !..
Ufkumuzun Ýstanbul yakasýnda,
Yedi kocalý Hürmüz’e taþ çýkartan
Bu müstakbel Dünya baþkentinin,
Yedisinden yetmiþine merdiven dayayan
En sondan bir önceki tepesinde,
Akþam güneþi,
Avrasya’nýn yetim bulutlarýný emziriyordu...
Gerçek aþklarýn si mgesi bellediðimiz
Altýn top sihirli küre,
O kýzýl elma,
Bir çizgi filim kahramanýna dönüþüp,
Ayasofya’nýn intizar kubbesinden
Yüreðimize,
Can evimize çemkiriyordu...
Ve bu kente çok yakýþan gökyüzü
Martý çýðlýklarýndan sebep
Binalardan daha bir alçak
Daha bir edilgendi sanki...
Denize sýfýr sitem,
Parmak hesabý yöntem geri sayýmla,
Ömür denklemi ufuklarda eþitlenirken,
Yavaþ yavaþ gün zevale,
Yaþ kemale eriyordu...
O can söken Kanturalý bakýþlarýnsa,
Uçurum sekilerinden taþ bahçelerde
Bir çiçek þelalesiydi elvan dökülüþlü;
Kaya tereleri,
Yanardönerler,
Çuha çelenkleri,
Kýzýlkan damlalarý,
Cam duvarlarýn yansýlarýna mülteci
Seçmece Vizara bezekleri...
Her þey iyi güzeldi de
Nereden bulacaktýk,
Bütün bunlarýn hakkýný verecek
Ve bizi hiç sýkýlmadan dinleyecek,
Dert babasý,
Dost yürekleri ?..!
Oysa paslanmýþ demir algýlardan
Gazý kaçmýþ gazoz diyetine yorumlar,
Ýçi boþaltýlmýþ kavramlar,
Balans ayarlarý,
Cývalý servis zarlarý derken ....
Sorunlarýmýzýn bize özgü çözümlerini
Bu gudubet ortamdan süzüp çýkaracak,
Ruh gibi þeffaf öfkelerimizin
Düðümlendiði son bir soru !...?
Cevabý da
Ýçimize dikizlenmiþ o dýþbükey aynada ...
.......... haydi söyle !
- Çarþý karýþýr...
- Zaten karýþmýyor mu ?..
Dilimizin ucuna, kýyýsýna gelip de,
Bir türlü demeye kýyamadýðýmýz,
Vicdanýmýzýn kuramadýðý,
Cesaretimizin yanýna varamadýðý,
O gizemli soru cümlesi
Öyle bir arslandý ki,
Ýlk yapacaðý þey,
Verilecek yalan yanlýþ cevaplarý
Çaðrýþýmlarýyla birlikte yemek olurdu...
Soruluþ tarzýný bile sorgular,
Bumerang gibi döner, dolaþýr,
Sahibini vururdu...
Kaçmak olmazdý;
Baþka denizlere yelken açmak ?..!
O hiç olmazdý;
Olmazlarý olmuþ sayanlara raðmen olmazdý;
Olmazsa olmazlarýmýza
Sansür ve kota koyanlara raðmen,
Olmazdý...
Sorma hakkýmýzdan vazgeçtiðimiz demdi;
Bir burçta iki yýldýzdýk ve kýran zamanýydý;
Kaldýrýmlarda geceye kalmýþtýk;
Bakýþlarýn pörsümüþ, yanaklarýn sarkmýþtý,
Eriyen bir yürekti gördüðüm,
Reçine kývamýnda topraða karýþýveren...
Ahh, ben daðlara çýkaydým Doost !..
O taþ bahçelerden kendimi boþluða býrakaydým,
Gözlerinin açýðýna düþeydim ukdesiz !..
....................................
Hani, erkekler aðlamazdý ?..!
Ketenpereye getirilmiþ bir hayatýn,
Son nefesinde mahsur kalan
Ve ufuklar ötesinde sürgit yankýlanan,
O yiðit naralardan
Hangisini seçsem fark etmez,
Yeridir...
Dilinin ucuna perçinleyerek uçmaða vardýðýn
O soðuk tepkimeli can pahasý soruyu,
Sonsuz sayýda çiviye bölsem,
Elimde çekiç,
Ulaþabildiðim her yere çaksam,
Yeridir...
Yeryüzündeki bütün volkanlar,
Erciyes’ten baþlayýp sýra sýra,
Nöbetleþe pavkursalar,
Yeridir...
Kýrým, Kazan karalar baðlasa,
Selenge’de gök sular aðýt çaðlasa,
Meraga’da yýldýzlar aðlasa,
Yeridir...
Yeridir ayy Doost,
Yeridir !...