Serin iklimlerin adamýyým,
Çocukluðu unuttuðu misketlerinde gizli
Ve bir incir aðacýnýn dibinde uyumaktadýr düþlerim
Bir köy evinde çaya bandýðým ekmeklerdedir
Memleket tadým
Sevecen bir büyükannenin yanaðýna saklanmýþtýr
Yarým öpüþlerim ve gülümseyiþim
Toprak ve yaðmur ortaklýðýný sevdim hep
Gül kokulu akþamlarý ve erik aðaçlarýný
Ve renkleri paylaþmayý
Ama en çok, en çok maviyi sevdim
Gökyüzünden umut koparmayý, bir kelebeðin kanadýndan
Beyaz bir buluta uzanmayý
Koklamayý sarýsýndan papatyayý
Isýrganlar arasýnda koþmayý
Acýya dokunmayý belki
On dört yaþýn yaþanmamýþ heyecanýyla
Büyükannemin göç ettiði günden belki bu romatizma
Bu aðrýlý telaþ omuzlarýmda,
Kim bilir?
O gün giyinmiþtim hüznü, sýcak tutar diye
Sýzýlar duracak sanýyordum bir gün yüreðimde
Büyüyünce..
Evet büyüdüm
Islak sokaklarda býraktým gençliðimi
Yaþlý bir Çýnar’ýn serinliðinde biraz
Fazlaca yalan bir þehirde
Her ayrý kaldýðýmda özlediðim
Kavuþunca nefret ettiðim.
Kara gözlerine vurulup yüreðimi teslim ettiðim
Yarenin yüzüne, ellerine býraktým
Ah keþke çocuk kalsaydým
Ayrýlýða, hasrete, sancýya, alýþkýndýr bedenim
Ýçime aðlamayý, aðlarken gülmeyi
En iyi bilenlerdenim
Acýlarý taþýyamayan fakat ayakta,
Yalnýz ölenlerden
Derler ya;
Erkekler Aðlamaz!
Hasret adým hüzündür soy adým
Ve suskun gözyaþlarým kimsesizliðime þahittir biraz.