/sevdiklerimizin hiçbiri, birbirine benzemese de sevdiklerimize sevgimiz, ne çok benzer birbirine/
. . .
siz hiç terkedilmiþ bir iskele olmadýnýz ki, nerden bileceksiniz uzak bir vapur gördüklerinde babalar, paslarýný nasýl temizler çöreklenmiþ palamarlar birbirlerine, nasýl çeki- düzen verirler nerden bileceksiniz ki, döþemelerden gelen seslerin her birinin ahþabýný dudaðýndan öperek uyandýrmak olduðunu, çivilerin.
siz..biz, giþelerine kilit vurulmuþ iskele deðiliz, nerden bilebiliriz hep uzak vapurlarýn yolunu gözleyen olduk, sadece bunu biliriz…
.
siz bir travers cývatasýnýn, raylara neler söylediðini bilir misiniz üþürken gövdesini saran, derin ve sýký boþluðunda somunlarýnýn gözyaþý gibi akýtarak içine hasret acýsýný, silinmez hatýralarýnýn nerden bileceksiniz, makastar öldüðü için makas boynunu büker ve açýlmayan her makas üstünden her gün, bin hayal treni geçer.
siz..biz, yasaklý hat üstünde bir istasyon deðiliz, nerden bilebiliriz geliþ yönüne gülüþ, gidiþlere gözyaþý olduk, sadece bunu biliriz… .
siz hiç, bir cezaevinde demir parmaklýk olmadýnýz ki, bilemezsiniz güneþin içerde býraktýðý gölgenizle, tek baþýna hücre penceresinde hepsi adýnýza ithaf nice türküler yakýldýðýný, o duvar çentiklerinde nerden bileceksiniz, sazýn teline her vuruþta bir gülistan solduðunu ve o parmaklýklarýn, hasretin namlusu ile babadan kardeþ olduðunu.
siz..biz, kanatlarý yüreðinden düþmeyenlerdeniz, nerden bilebiliriz özgürlük adýna uçurtma ya da güvercin olduk, sadece bunu biliriz…
. . .
/sevdiklerimizin hiçbiri, birbirine benzemese de sevdiðimize hasretimiz, ne çok benzer birbirine/