unutulmuþ, eski bir týný gibi
kirli sarý yapraklar arasýndan,
izbe taþ duvarlardan,
tozlu raflardan,
gecenin karanlýðýndan
sýyrýlýp düþerken
þakaklarýma siman
iþler bilinenin aksine zaman
çeker asýrlar bir katre,
belki bir asýrdýr; Her saniye
yoðrulur sýr,
ýþýk deðmemiþ gözlerinde;
Söylenir sadece,
yýlký duygularý bozkýra sürükleyen
daðlarýn ulu zirvesine poyrazlar estiren sitare;
An gibi hissedilir içimizde
ve hissedildiðinde çoktan gitmiþtir bilinmezine
ne Dante’nin bakiresi
ne de Ferhat’ýn Þirin’i gibi güzellik abidesi
bir an ile bir ömrün özetlendiði
zindaný an’da kurgulayan kaderin Nemesis’i
çözüp buzlarý iz olur mu kar çiçeklerine gözleri
dokunsam benliðim teninde umarsýzca erir mi
çýðlýk çýðlýk bir tanýdýk ismiyle
bulmak için yolumu
baðýrýyorum adýný kendimde
çýkýlýr mý bu kýrýlmadan ýþýðýn olmadan Sitare
Anladým ki sensiz her þey eksik ve öksüz
bir boþluk ki kulaklarýmda notasýz ve sözsüz,
düþsem unutulmuþ masal sevdalarýna
sana giden yolu tarif eder mi Kaknüs
her rüzgar senden,
her yol sana gider biçare
hüküm sende,
çare sende
uz sende,
yazýlmaz;
aciz kalýr kalem,
yalnýz kalýr kaðýt
yitik ozan türkülerinde ancak
destanlaþýr bu aðýt
tamamlanmamýþ þiir gibi öylece yarým yamalak
sana koþuyorum, unutup tüm bildiklerimi çýrýlçýplak,
bir sevdadýr gökte Sitare Ýlmik ilmik dokunan
ve her bir ilmiðinden binlerce þiir okunan
/ütopik bir düþtür gözlerin gül yapraklarýnda
aþka gülüþtür varlýðýn Sitare dar aðaçlarýnda/
…