Ayþe’nin,
Emperyalizmin beþ çayýna katýlmasý için
Paye-i taht’da
çelikten toplarý
ve mazlumlardan kurulu ordularý ile
geldi Çanakkale’ye
medeniyetin postallarý
Türkülerdeki Muðlalý Halil’im,
semah dönen Konyalý Ýbrahim,
Tokatlý kýnalý Ali’m,
Ankaralý Seðmen Ömer’im
denizi gibi kara gözleri ile
horonu gibi coþkulu Ýdris’im
ve yüz binlercesi…
Bir taarruza göðüs gererken siperlerinde
vurulup düþtüler…
Sevdalarý kaldý yüreklerinde…
Bilinmedi
farklýydý hikayeleri
taþ duvarlara kazýnmasaydý
mutlak adlarý da bilinmezdi
olurdu Anadolu’nun milyonlarca Mehmet’inden biri
/Çanakkale geçilmez dendi geçilmedi de/
II
Geçtiler gemiler boðazýn en güvenilir rotasýndan
klavuz gemilerinin eþliðinde
Henüz silinip gitmemiþken sevenlerinin kalbinde
Sevdalarýnýn izdüþümleri
ve teselli bulurken bayraklarda
mezarsýz yatan
Halil’in, Ýbrahim’in, Ali’nin, Ýdris’in, Ömer’in ve yüz binlercesinin…
Düðümlendiði gibi düðümlendi
Yedi kasým Çanakkale’nin boðazýna
Ve öðrendik tarihin kanla yazýldýðý yerden,
Destansý bir savaþ ile kazanýlan edinimlerin
mürekkeple silinebildiðini …
III
Kaç sevda gömdük biz senin baðrýna
ondandýr;
Ana, bacý, yar, namus bayrak oldun Anadolu’m
Her karýþ topraðýnla…
/Saygý ve þükran ile /Ruhlarý þad olsun/