Her buluþmamýzdan önce yaþadýðým bayram sabahý sevincimi,
bir teneffüs edasýyla geçen vakitlerimizi,
Güneþi yakan, her baktýðý yerde izlerini býrakan gözlerini,
saçlarýnýn rüzgarla dans etmesini,
içimi ýstan ellerini
Dünyanýn en güzel týnýsýna sahip sesini
nefesinin dudaklarýnda býraktýðý tüm kelimeleri
tebessümünde yüreðime merhem gamzeni,
tüm fýrtýnalarýma sýðýnak kadife tenini,
senin bendeki her bir saniyeni,
ve kaç yangýnýmdan kurtulan inadý ile beni yakan resmini,
bir sabah apansýz çekip gitmeni,
gidiþinle yanýp, talan edilmiþliðimi,
yalnýzlýðýn bilinen bilinmeyen her tanýmýný ve söylemini,
yýkýlan bana inat her sabah yeniden doðan büyüyen hayata öfkemi,
Sýradan günlerin getirdikleri ile mutlu olamayan ve hep iyiyi
aslýnda sadece seni isteyen kendimi,
bu tutkunluðundan dolayý kendime nefretimi,
hiç terhis olmadan bir ömür anlatýlan askerlik anýlarý gibi
baþkaca bir temaya gerek görmeksizin elde,
dilde,
gözde,
kalemde belirmeni…
kaðýda iþlemekten baþka ne sermayem var ki ?
taassubunun altýna girmiþ bir kalem elimdeki
nasýl yazabilirim?
senin yerine, yolu sana çýkmayan denizleri, çiçekleri, böcekleri….
Gizleyerek soluk aralarýnda
gözlerine düþen hatýralarýn gölgelerini
üçüncü bir kiþi gibi
Okuyabilir miydin?
Senin adýna, sana dair, senden dolayý yazýlan dizeleri…