MENÃœLER

Anasayfa

Åžiirler

Yazılar

Forum

Nedir?

Kitap

Bi Cümle

Ä°letiÅŸim

KARAYILAN'IN GERÇEK HİKAYESİ
Nafiz Tançağlar

KARAYILAN'IN GERÇEK HİKAYESİ


www.nafiztancaglar.com


KARAYILAN’IN GERÇEK HÝKAYESÝ

--- "Gazi" Antep’in Gerçek Destaný ---

Nazým’a Cevap…


BÝRÝNCÝ BÖLÜM

Yýl ; 1919-1920


Demiþ Nazým

Ateþi ve ihaneti gördük
ve yanan gözlerimizle durduk
bu dünyanýn üzerinde.

Dedi Nafiz

Ateþi ve ihaneti gördük
Ve ýslanan gözlerimizle oturduk
Bu dünyanýn üstünde.


Demiþ Nazým

Yýl 1918 Teþrinlerinde,
Ýzmir 919 Mayýsýnda
Ve Manisa, Menemen, Aydýn, Akhisar;
Mayýs ortalarýndan
Haziran ortalarýna kadar
Yani tütün kýrma mevsimi,
yani, arpalar biçilip
buðdaya baþlanýrken
yuvarlandýlar.



Di
Yor
Nafiz
Yýl 1920,
Kýþ aylarýnda,
Ocak ortalarýndan,
Þubat ortalarýna kadar,
Karlar erimeye baþlamadan,
Yani,ekinler daha göcek olmadan,
Yani sürülerimize daha çayýr bulmadan,
Yani, dereler, çaylar daha sularla dolmadan,
Yürüdü vatan üzerine düþman dört bir yandan…
Çullandý akbabalar, Antep üzerine dört bir yönden…


Demiþ Nazým

Adana
Antep,
Urfa,
Maraþ:
Düþmüþ dövüþüyordu…

Dedi Nafiz

Adana,
Antep,
Urfa,
Maraþ;
Kalkmýþ vuruþuyordu…


Demiþ Nazým

Ateþi ve ihaneti gördük,
Ve kanlý bankerler pazarýnda
Memleketi Alman’a satanlar,
Yan gelip ölülerin üzerinde yatanlar
Düþtüler can kaygusuna
ve kurtarmak için baþlarýný halkýn gazabýndan
karanlýða karýþarak basýp gittiler.

Dedi Nafiz

Sorarým sana…
Kimlerdi sence bu;
“…karanlýða karýþarak basýp gidenler…”
Konuþalým onlarý da…


ENVER PAÞA

Türkistan’a,
Günün doðduðu yöne gitmiþtir.
Doðu ; aydýnlýktýr.
Akýn da,
Cihat ta aydýnlýktýr.

Memleket yastaydý,
Balkan Daðlarý’ndan sonra,
O, Kafkas’taydý…
Sonra geçildi Hazar,
Yol alýndý azar azar…
Son yer
Himalaya-Pamir’di...
Maksat,
Yýkýklarý biraz tamirdi…
Savaþtý…
Savaþtý…
Nice düþman birliklerini
Çiðnedi aþtý.

Bir gün oldu,
Bir boþ zaman buldu…
Uygun ortam kolladý,
Hatununa bir name* yolladý…


* Name ; Mektup, ÖZKAN, Erdal “Çýlgýn Osmanlýlar” s. 97-99

“ Sevgili Naciye
…Sen yazdýðýn mektubunda bana serzeniþte bulunmuþ,
kýlýç ve harbi sevdiðim kadar hiçbir þeyi sevmediðimi yazmýþsýn.
Söylediðin pek yalan deðil. Ben hiçbir þeyi deðil, sadece seni seviyorum
Diyemem. Desem de yalan olur.Fakat sen de bilirsin ki,
benim hakkýmda yanlýþ söylentiler yapan
bir kýsým bedbahtlarýn iddia ettikleri gibi,
zengin olmak veya kendi hakimiyetimi kurmak için gelmedim.
Gerçekten beni senden koparýp buralara kadar sürükleyen,
Cenab-ý Hakk’ýn omuzlarýma yüklediði kutsi bir vazifedir.
Bu ise cihad vazifesidir.
.........
Senin öyle bir hayat arkadaþýn var ki,
O’nun sana olan aþkýný Allah’a olan aþkýna feda edecek kadar kuvvetli bir imaný var.
………
Sakýn kocana bu harp meydanýndan
Sað salim kurtulup gelmesi için dua etmeyesin.
………
Bir kimse rahat yataðýnda ölmektense,
Þehit olarak ölmeye gayret etmeli.
………
Bu arada benim senden ilk isteðim,
Çocuklarýmýn da asker yetiþtirilmesi ve
onlarýn da vakti gelince Ýslam’a hizmet için
harp meydanlarýna gönderilmesi.
………
Ýkinci bir arzum daha vardý ;
O da Mustafa Kemal Paþa ile ilgilidir.
O’nun baþarýya ulaþmasý için hiçbir yardýmý esirgeme.
Zira o’nu Allah bu memleketi düþmandan kurtarmak
Ve korumak için göndermiþtir.
………
Naciye,
Þimdi senden ayrýlma zamaný geldi.
Allah nasip ederse,
Seninle bir daha hiç ayrýlmamak üzere
Cennet-i alada buluþacaðýz.
Haydi, Allahaýsmarladýk…”


Bir kurban bayramýydý.
Ýlk günün sabahýydý.
Toplandýlar selamlaþtýlar,
Birbirleriyle bayramlaþtýlar.
Enver,
Bir Devletment’e bir ufuklara baktý.
Ýçinden, ýlýk bir duygu aktý…
“Hey! Turan Yurdu Balcevan,
Sana kurban bu can…”

Birden ta uzaklardan silah sesleri duyuldu.
Enver ve atlýlarý hemen yola koyuldu…
Tam Yirmibeþ atlýydýlar,
Hepsi ak bahtlýydýlar…
Kurtlar gibi atýldýlar,
Aslanlar gibi saldýrdýlar,
Ne ölümden korktular ne aldýrdýlar…
Geçtiler çayýrlarý,
Týrmandýlar bayýrlarý…
Týrmandýlar Doru Çeðan yokuþuna,
Aldýrmadýlar Abu Derya akýþýna…
Silah sesinin yerini aramalý,
Ýþte taradý birinci taramalý…
Hepsi yalýn kýlýçtýlar,
Bir kaçý uçmaða uçtular…
Enver’in atý Derviþ,
Allah asalet vermiþ,
Böyle çok cenkler görmüþ,
Son mermi boþa patladý,
Enver’in atý,
Birinci cepheye atladý.
Düþman askeri pustu.
Birinci taramalý sustu…
Baþka var mý derken,
Onlar davrandý erken…
Ýkinci taramalýdan kurþunlar saçýldý…
At üstündeki cigitler bir bir biçildi…


Düþmana bir atýldý.
Taramalýya çok az kaldý.
Lakin Derviþ yara aldý…
Enver’in de gözleri karardý, daldý…
Bir haller geldi baþýna,
Tutundu eyerin kaþýna…
Derviþ kendini son bir topladý,
Paþasýyla birlikte cennete hopladý…
Kimse kalmamýþtý Türk’ten,
Ýkinci taramalý da sustu…
Taramalýnýn baþýnda,
Tetik çeken Rus’tu…

“……………………………………………
Yýrtýcýlar az yaþar…Uzun sürmez doðanlýk…
Her ýþýðýn ardýnda gizlidir karanlýk,
Adsýz sansýz olsa da, en büyük kahramanlýk;
Göz kýrpmadan saldýrýp bir daha dönmemektir.

Kahramanlýk ne yalnýz bir yükseliþ demektir,
Ne de güneþ gibi parlayýp sönmemektir,
Bunun için ölüme bir atýlýþ gerektir.
Atýldýktan sonra bir daha dönmemektir…H.N.Atsýz ”


1 Kasým 2008 Ct. 12:00
Kocasinan/Bahçelievler/Ýstanbul



TALAT PAÞA

Ahmet Mithat Paþa’ya mektup býraktý,
Okuyanlarýn içini yaktý…

“…milletten kaçmadýðýný,
millete karþý hesap vermek üzere
geri geleceðini,
gerekirse mahkemeye de çýkacaðýný…”

Almanlar’ýn orada gidip yatmadý…
Kefeni boðazýndan çýkarýp atmadý…
Vurulacaðý kendisine söylendi de,
Gene de davasýný satmadý…
Gene de mücadeleyi býrakmadý…

15 Mart 1921 yýlý
Berlin sokaklarý…
Ve sonra ;
O’nun da ömür süresi doldu,
Sonra olanlar oldu…

Anglo’nun diliyle…
Bir Taþnak’ýn eliyle…


6 Kasým 2008 C.13:13
Kocasinan/Bahçelievler/Ýstanbul



CEMAL PAÞA

Enver Paþa
Ve Talat Paþa gibi
O’nun da ;
Çöküþte bile
hayalleri büyüktü…
Lakin felaketler de büyüktü…
Süreci tamamlanmýþtý cihan devletinin,
Bu devlet zaten çöküktü…
O da ;
Rahat yaþayýp rahat ölmedi…
O da pek gülmedi…
Verimli çaðlarýnda,
Tiflis Daðlarý’nda,
Bolþevik yönetiminde,
Rus denetiminde…
Zamanýn bilinen kirli elleri,
Yanýnda bir de yaveri…
21 Temmuz 1922’de,
Yaz mevsimi,
Havalar da çok sýcak…
O’nu da öldüren bir Taþnak…
Sen ardýndaki oyuna bak…


6 Kasým 2008 C.13:13
Kocasinan/Bahçelievler/Ýstanbul



Ateþi ve ihaneti gördük,

NAZIM HÝKMET RAN

Uzun uzun anlatmayacaðým ömrünü,
Sadece yazacaðým son iki gününü

Senin hayranýn yazar*dan naklen…

“…………………..
…………………..
………………………..”


Düþtüler can kaygusuna
ve kurtarmak için baþlarýný halkýn gazabýndan
karanlýða karýþarak basýp gittiler.

Karanlýk, kuzey demektir Türkler’de,
Anadolu’nun kuzeyindedir Moskova,
O halde,
Asýl karanlýðý sorarsan
Moskova…

Karanlýða kim basýp gitmiþtir?...
Kim yan gelip yatarak yaþamýþ
Ve kim rahat yatarak ölmüþtür?

Ýþte yoldaþlar, sordum ben sorumu
Okuyanlara býrakýyorum yorumu…



Demiþ Nazým

Yaralýydý, yorgundu, fakirdi millet,
en azýlý düvellerle dövüþüyordu fakat,
dövüþüyordu, köle olmamak için iki kat,
iki kat soyulmamak için.

Dedi Nafiz

“Yaralýydý, yorgundu, fakirdi millet,
En azýlý düvellerle dövüþüyordu fakat,
Dövüþüyordu, köle olmamak için iki kat,
Ýki kat soyulmamak için.”


Demiþ Nazým

Ateþi ve ihaneti gördük,
Murat nehri, Canik daðlarý ve Fýrat,
Yeþilýrmak, Kýzýlýrmak,
Gültepe, Tilbaþer ovasý,
gördü uzun diþli Ýngiliz’i.

Dedi Nafiz

“Ateþi ve ihaneti gördük,
Murat nehri, Canik daðlarý ve Fýrat,
Yeþilýrmak, Kýzýlýrmak,
Gültepe, Tilbaþer ovasý,
Gördü uzun diþli Ýngiliz’i.”

Bu dediklerine,
Katýlýyorum Nazým,
Dilinin varmadýklarýný,
Söylemek lazým…

Iðdýr, Ardahan, Kars’ý,
Daha ötede Kafkas’ý,
Muþ, Erzurum’u,
Uzakta, Diyar-ý Rum’u,
Bitlis, Bingöl’ü,
Zap Suyu, Van Gölü,
Aðrý Daðý, Kaçkarlar,
Civan, Nahcivan,
Alt yanda Van,

Balkanlar, Bolkarlar,
Aras, Çoruh,
Tuna, Meriç,
Trakya Ovasý,
Gördü büyük pençeli,
Uzun týrnaklý Rus’u…
Burasý atlanmýþ doðrusu…

Demiþ Nazým

Ve Aksu’yla Köpsu,
Karagöl’le, Söðüt Gölü,
ve gümüþ basamaklý türbesinde yatan
büyük, aþýk ölü,
þapkasý horoz tüylü Ýtalyan’ý gördü.

Dedi Nafiz

“Ve Aksu’yla Köpsu,
Karagöl’le, Söðüt Gölü,
Ve gümüþ basamaklý türbesinde yatan
Büyük, aþýk ölü,
Þapkasý horoz tüylü Ýtalyan’ý gördü.”

Ve Tuna’yla Meriç,
Büyük Çekmece Gölü’yle, Van Gölü,
Ve asýrlýk çýnarlarýn arasýnda,
Küçük kubbeli türbesinde yatan,
Büyük aþýk, þaman,
En iyi Müslüman,
Sarý Saltýk,
Sýrtý beyaz tüylü Rus’u gördü…


Demiþ Nazým

Ve Çukurova,
kýyasýya düzlük,
uçurumlar, yamaçlar, daðlar kýyasýya
Ve Seyhan ve Ceyhan
ve kara gözlü Yörük kýzý,
gördü mavi üniformalý Fransýz’ý.

Dedi Nafiz

“Ve Çukurova,
Kýyasýya düzlük,
Uçurumlar, yamaçlar, daðlar kýyasýya
Ve Seyhan ve Ceyhan
Ve kara gözlü Yörük kýzý,
Gördü mavi üniformalý Fransýz’ý.”

Ve Pasinler Ovasý,
Alabildiðine düzlük,
Yarlar, kayalar, yaylalar alabildiðine,
Ve Tortum ve Çoruh,
Ve gök gözlü Dadaþ kýzý,
Gördü, mor! giysili,
Kara ruhlu,
Beyaz Rus’u…



Demiþ Nazým

Ve devam ettik ateþi ve ihaneti görmekte.
Eþraf ve ayan ve mütehayyizanýn çoðu
ve aðalar:
Baðdasar aða’dan
Kellesi Büyük Mehmet Aða’ya kadar,
düþmanla birlik oldular.

Dedi Nafiz

“Ve devam ettik ateþi ve ihaneti görmekte”
Evet
Devam ettik…
Sadece onlardan görmedik,
“Ben aydýným” diyen
Nicelerinden de gördük ateþi ve ihaneti…


Ve devam ettik ateþi ve ihaneti görmekte.

“Ve devam ettik ateþi ve ihaneti görmekte.”
Ýnsanlar,daha ne garip ihanetler öðrenmekte…

Ömrü boyunca,
Ata’nýn mezarýna,
Bir bahar havasýnda dahi,
bir dakika bile uðramayýp,
bir dua, bir kelam etmeyenlerin,
Lenin’in mezarý baþýnda,
Rus diyarlarýnýn kara kýþýnda,
Beþ dakika esas duruþ gösterip!
Selam durduklarýný! öðrendik…

“Ve devam ettik ihanetler öðrenmekte…”

Ben aydýným,
Ben okumuþum diyenlerin,
Þuursuzca,
Türklük þuuruna saldýrmayý
Birileri adýna görev saydýklarýný öðrendik…

Ve devam ettik ateþi ve ihaneti öðrenmekte,

Türk’e ve Türklüðe karþý ;

Talat Paþa’ya ve Cemal Paþa’ya
Kurþun sýkan Ermeniler ile,
Enver Paþaya kurþun sýkan
Ruslar’ýn yanýnda yer alanlarý gördük.
Fransýzlar ile Ruslar’ýn
Ayný safta yer alýp
Anadolu’ya,
Ýslamlýða,
Ve de Türklüðe saldýrdýklarýný
Görmezlikten gelenleri gördük…

Ve dahi Ýngiliz’i,
Ve dahi Ýtalyan’ý,
Ve dahi Fransýz’ý görenlerin,
Ruslarý görmezlikten geldiðini gördük…

Tek sen deðildin,
Biri daha vardý;
Adý ; Hüseyin Nihal
O’nun da baþýna gelmiþti bir çok hal…
Soyadý ; Atsýz’dý…
O da yaþýyordu, tahtsýzdý…
Bilirsin,
Senden daha bahtsýzdý…
Ancak, pes etmiyor, kükrüyordu,
Sanýrdýn ki bir Pars…
Kimde vardý ki ondaki hars…
Tuttular, kafese týktýlar…
Tabutluklara yatýrdýlar,
Ömründen çok þeyler götürdüler…
Kendileri bir süre sonra çýktýlar…
Sonra kükremeye devam,
Ne usandý ne býktýlar…
Sürgün sürgün,
Diyar diyar gezdi…
Yine de istediðini yazdý…
O da,
Ölümü göze aldý,
Anadolu’da kaldý…

Bir zaman bir arkadaþýn vardý.
Bir ara kafanýz iyi sardý.
Baktý ki MEL* boþ iþ,
Farkýna erken vardý,
Ve sizin çemberi yardý…
O günden sonra o,
Hak yoluna vardý…
Necip bir milletin evladýydý,
Adý ; Necip’ti…
Diðer adý ; Fazýl’dý.
O’nun da hayatý bir fasýldý.
Uyandýktan sonra,
Ýslamlýða asýldý…
Artýk hatýrlarsýn;
Soyadý da ; Kýsakürek
Uzun söze ne gerek…
O da çileler çekti,
Çileli çok þiirler döktü…
Fikir, zikir derken,
Hayli mesafe aldý,
O da,
Anadolu’da kaldý…



* MEL ; Marks, Engels, Lenin.


Demiþ Nazým

Ve inekleri, koyunlarý, keçileri sürüp, götürüp,
gelinlerin ýrzýna geçip,
çocuklarý öldürüp
ve istiklali yakýp yýktýkça düþman,
daða çýktý mavzerini, nacaðýný, çiftesini kapan
ve çýð gibi çoðaldý çeteler

Dedi Nafiz

Haklýsýn devam et…

Demiþ Nazým

ve köylülerden paþalar görüldü,
kara donlu köylülerden.

Dedi Nafiz

Hak etmiþse olabilir…


Demiþ Nazým

Ve bizim tarafa geçenler oldu
Tunuslu ve Hintli kölelerden.
Ve Türkistanlý Hacý Ahmet,
Kýsýk gözleri,
seyrek sakalý,
hafif makineli tüfeðiyle
daðlarda bir baþýna dolaþtý.
Ve sabahleyin ve öðle sýcaðýnda ve akþamüstü
Ve ay ýþýðýnda ve yýldýz alacasýnda geceleyin,
ne zaman sýkýþsa bizimkiler,
peyda oluverdi, yerden biter gibi o
ve ateþ etti
ve düþmaný daðýttý
ve kayboldu daðlarda yine.


Dedi Nafiz

Ve bizim tarafa geçenler olmamýþtýr,
Duymadým, okumadým, bilmiyorum.
Olmuþsa da,
Çok az sayýda olmuþtur…
Bizimkiler sýkýþmýþsa da,
Yine bizimkiler kurtarmýþtýr bizimkileri.
Ve bizimkiler daðýtmýþtýr düþmaný…
Ve bizimkiler kurtarmýþtýr vataný…
Ve bizimkiler kurutmuþtur,
Vataný
Sataný…


Dedi Nazým

ateþi ve ihaneti gördük.
Dayandýk,
dayandýk her yanda,
dayandýk Ýzmir’de, Aydýn’da,
Adana’da dayandýk,
dayandýk, Urfa, Maraþ, Antep’te.

Dedi Nafiz

“Ateþi ve ihaneti gördük.
Dayandýk,
Dayandýk her yanda”

Saydýðýn yerlerde dayandýk.
Dayandýk daha bir çok yerde.
Çevirdiler bizi her yerden,
Yine dayandýk.

Vazgeçtik serden,
Yine dayandýk.
Dayandýkça þuurlandýk,
Dayandýkça uyandýk…
Destanlar yazan atalarýmýzý andýk,
Kendimizi Kürþad,
Kendimizi Batur sandýk…
Kimimiz öldük,
Kimimiz yandýk.
Ve geldik,
Hürriyete dayandýk…


Demiþ Nazým

Antepliler silahþör olur,
uçan turnayý gözünden
kaçan tavþaný ard ayaðýndan vururlar

Dedi Nafiz

Ne diyeyim…
Sizce de malummuþ demek ki…


Demiþ Nazým

ve Arap kýsraðýnýn üstünde
taze yeþil selvi gibi ince dururlar.


Dedi Nafiz

Ve Türk atýnýn üzerinde,
(Türk atýnýn tarihine bakmak lazým)
Selviye benzettiðin için saðol,
Lakin,
Antepliler’in,
Kartlaþmýþ, sararmýþ,
Kütümez söðüt aðacýna benzeyenleri de vardýr…


Demiþ Nazým

Antep sýcak,
Antep çetin yerdir.
Antepliler silahþör olur.
Antepliler yiðit kiþilerdir.

Dedi Nafiz

“Antep sýcak,
Antep çetin yerdir.
Antepliler silahþör olur.
Antepliler yiðit kiþilerdir.”

Doðru söze ne denir.


Demiþ Nazým

karayýlan
karayýlan olmazdan önce
antep köylüklerinde ýrgattý.
belki rahatsýzdý, belki rahattý,
bunu düþünmeðe vakit býrakmýyordular,
yaþýyordu bir tarla sýçaný gibi
ve korkaktý bir tarla sýçaný kadar.
yiðitlik atla, silahla olur,
onun atý, silahý topraðý yoktu.
boynu yine böyle çöp gibi ince
ve böyle kocaman kafalýydý
karayýlan
karayýlan olmazdan önce.

Dedi Nafiz

Karayýlan,
Karayýlan olmazdan önce
Antep ve Maraþ daðlýklarýnda,
Obasýnýn baþýndaydý…
Birilerinin tarlasýnýn baþýnda deðildi…
Deðildi ýrgat.
Oymaðýna reisti.
Altýna döþek açýlýrdý kat kat…
Otururdu rahat rahat…
- Düþünmeðe de bol bol vakti vardý -

Rahattý, fakat,
Diyorsun ki “belki rahatsýzdý”
Diyorum ki,
Bil ki rahatsýzdý…
Dýþardan;
Dünyanýn
En alçak güçlerinin
Memleketi sarýp sarýþýndan,
Ýçerden;
Yurdun her yanýnda olduðu gibi,
Antep’ten Malatya’ya kadar
Eþkiyalarýn kasýp kavuruþundan,
Ýþbirlikçilerden,
Þundan bundan
Rahatsýzdý…

Korkak bir tarla sýçaný olamazdý.
Erkek bir Yörük beyi
Ýdi...
O’nun topraða da ihtiyacý yoktu.
Çünkü; bol sürüleri vardý.
Karayýlan,
Taa Þark Cephesi’nden beri yiðitti,
Kara yaðýz bir Türkmen yiðidi…
Ýdi….
Gazi
Ýdi…
Korkak bir tarla sýçaný deðil
Ýdi…
O’na doðuda kurþun sýkan Rus’tu..
Uzun diþli Ýngiliz,
Mavi giysili Fransýz
Ve de

Horoz tüylü Ýtalyan gibi,
Türk’ün varlýðýna kasteden
Ve en az onlar kadar sömürgeci,
Dünyanýn,
En az onlar kadar alçak gücü;
Rus…
Urus’tu…
Varlýðýmýza kasteden,
Karayýlan’ýma kurþun sýkan,
Ýþte bildiðin,
O Rus bu…

Karayýlan,
Koca kafalý…
Hadi olsun…
Ancak,
Boynu ince deðil, kalýndý…
O her Türk yiðidi gibi,
Kendi iþini kendi görürdü…
Öylede oldu…

Karayýlan,
Rahattý…
Ne yazýk ki,
Karayýlan rahatsýzdý…
Rahatlýk o’na battý…
Rahatýný bir kenara attý
Çifte döþeðin üstünde oturuyordu,
Elinde,
Dededen kalma kamasý,
Öyle düþünüp duruyordu…
Karar verdi yekindi,
Ayaða kalktý, dik durdu
Ve silkindi..

Doðrudur,
“Yiðitlik, atla,… silahla olur…”
Bizim oralarda;
Yük için kullanýlýr,
Beygirler vardýr….
Karayýlan da
Ýndirdi beygirin semerini,
Bindirdi atýn eyerini…

Karayýlan’ýn,
Beygiri oldu atý,
Kamasý oldu pusatý…


Demiþ Nazým

Düþman antep’e girince
Antepliler onu
Korkusunu saklayan
Bir fýstýk aðacýndan
alýp indirdiler.

Dedi Nafiz

Biz Antep Elleri’nde,
Birilerinin korkusunu saklayan
Hiçbir fýstýk aðacýna rastlamadýk…
Duymadýk da…

“Yiðit olan, silahþör olan Antepliler” den
Mutlaka fýstýk aðacýna çýkanlar da olmuþtur.
O fýstýk aðaçlarý da,
Onlarý korkak yapmamýþtýr!
Ben fýstýk aðaçlarýnda çok yiðit gördüm.


……………………………………..
“Düþman Antep’e girmeden önce”
………………….
Doðudan,
Murat’tan gelen Bozdaðlar’ýn,
Fýrat’tan gelen Karadaðlar’ýn;
Maraþ Ovalarý’na uzattýðý,
Baþlarýnýn arasýnda yaþýyordu Karayýlan…
Bu daðlarýn batý belenlerinde;
Palamut doruklarýnýn baþlarýnda,
Yiðitliklerini alemin bildiði,
- Kimseden saklamayan -
Oðuz deli kanlýlarýyla yaþayan,
Türkmen Yörük Beyi idi Karayýlan,
Düþman Antep’ girmeden önce…

…………………………………..

12-24 Mayýs 2008-20:30
Kocasinan/Bahçelievler/Ýst.



Ve atý
Ve pusatý
Vardý Karayýlan’ýn,
Düþman Antep’ girmeden önce…


Demiþ Nazým

Altýna bir at çekip
eline bir mavzer
verdiler.

Dedi
Nafiz
Ve bir atý
Ve de pusatý
Vardý Karayýlan’ýn
Düþman Antep’e girmeden önce…
Mavzeri de anlatacaðým sýrasý gelince…


Demiþ Nazým

Antep çetin yerdir.
Kýrmýzý kayalarda
Yeþil kertenkeleler,
Sýcak bulutlar dolaþýr havada
Ýleri geri…

Dedi Nafiz

Antep zor yerdir.
Bazen,
Kýrmýzý kertenkeleler
Boz kayalýklarda…
Bazen de,
Soðuk bulutlar durur havada
Hiç rüzgar yokmuþ gibi…
Ya da donmuþ gibi…



Demiþ Nazým

Düþman tutmuþtu tepeleri,
Düþmanýn topu vardý.
Antepliler düz ovada
Sýkýþmýþlardý
Düþman þarapnel döküyordu,
Topraðý kökünden söküyordu.

Dedi Nafiz

“Düþman tutmuþtu tepeleri,
Düþmanýn topu vardý.
Antepliler düz ovada
Sýkýþmýþlardý
Düþman þarapnel döküyordu,
Topraðý kökünden söküyordu.”


Demiþ Nazým

Düþman tutmuþtu tepeleri.
Akan: Antep’in kanýydý.
Düz ovada bir gül fidanýydý
Karayýlan’ýn
Karayýlan olmazdan önceki siperi..
Bu fidan öyle küçük,
Korkusu ve kafasý öyle büyüktü ki onun,
namluya tek fiþek sürmeden
yatýyordu yüzükoyun.


Dedi Nafiz

Antep tepelikti,
Gavur tepeleri tutmuþtu.
Akýyordu Antapli’nin kaný,
Düz ovada olamazdý bir gül fidaný..
Gül fidaný olamaz da
Karayýlan’ýn siperi...
Çünkü ;
Hep daðlarda savaþmýþtý Karayýlan…
Karabýyýklý Daðý idi ilk savaþ yeri.
Sonra Dülük Daðý,
………
Ve en son olarak ta Þýh’ýn Daðý…
Hem düz ovada savaþsa bile,
Sýðýnacak yeri;
Olsa olsa
bir zeytin veya bir fýstýk
ya da bir incir veya bir zerdali
aðacýnýn arkasý olurdu…
Çünkü, savaþtýðý yerlerde,
bunlar vardý Karayýlan’ýn…
Ah Nazým,
Önce buralarý gezseydin,
Destanýný (!) öyle yazsaydýn…
Kafasý büyük olabilir di belki,
Ancak korkusu,
asla büyük olamazdý onun…
Yürekli adamdý o…
Namluya da fiþeðini sürer ve
Öyle gözlerdi avýný…
Kara yaðýz bir yiðitti o…



Demiþ Nazým

Antep sýcak,
Antep, çetin yerdir.

Demiþ Nafiz

Antep sýcak,
Antep, çetin yerdir


Demiþ Nazým

Antep’liler silahþör olur.
Antepliller yiðit kiþilerdir.

Dedi Nafiz

Ne diyeyim…
Sizce de malummuþ demek ki…


Demiþ Nazým

Antep’liler silahþör olur.
Antepliller yiðit kiþilerdir.

Fakat düþmanýn topu vardý.
Ve ne çare, kader
düz ovayý Antepliler
düþmana býrakacaklardý.


Dedi Nafiz

Madem Antep’liler silahþör olur.
Madem Antepliller yiðit kiþilerdir

Bu silahþör, yiðit kiþiler
Topa mý teslim olacaklardý?..

“Garbýn afakýný sarmýþsa çelik zýrhlý duvar,
Benim de iman dolu göðsüm gibi serhadim var. M.A.Ersoy ”

Ne çare deðil…
Türkler’de çare tükenmez,
Antepli’de de…

Çareler tükense,
Türk’e yine çare vardýr.
Türk’ün,
“Muhtaç olduðu kudret,
damarlarýndaki asil kandýr…”
Bunu söyleyen atandýr…
Sen vatandaþý kandýr…

Antepli,
Düz ovayý,
Düþmana býrakmayacaklardý
Ve býrakmadýlar…

Ve kader,
Senin söylediðin olmadý…


Demiþ Nazým

“Karayýlan” olmazdan önce
umrunda deðildi Karayýlan’ýn
kýyamete dek düþmana verseler Antep’i

Demiþ Nafiz

Bir kere, bir konuda anlaþalým,
“Karayýlan”
Antep harbinden önce de “Karayýlan”dý…
Gerçekten,
Babasý vermiþti o ismi o’na…
Bir kere dilimiz hakký konuþsun…
Deðil kýyamete dek düþmana vermeyi Antep’i,
Bir nefeslik süre kadarýný bile
Kabul etmezdi Karayýlan…
Kaldý ki;
Kazým Paþa’dan haber gelmeseydi de
Aynýsýný yapardý;
Gönüllü gider savaþýrdý…
Umurundaydý Karayýlan’ýn Antep,
Umurundaydý bütün memleket…
“Ölüm ya da istiklal”
Umurundaydý kutlu hilal…



Demiþ Nazým

Çünkü onu düþünmeðe alýþtýrmadýlar.

Dedi Nafiz

O’nu düþünmeðe kim alýþtýrmadý?
Osman oðullarý mý?
Diðer Türkler’mi?
Kafasýný mengeneye mi koydular?
Beynine kelepçe mi taktýlar?
O eðer düþünemiyor idiyse,
Bunun sebebi,
Doðu da, Ruslar’la uðramasýndan,
Sonra gelip güneyde,
Senin Ruslarla ayný safta yer alan
Ve Türklüðe var gücüyle saldýran,
Fransýzlarla savaþmasýndan dolayý
Vakit bulamamýþtýr.
Yoksa,
Kýþladýðý Karadað’da,
Yazladýðý Bozdað’da,
Gani Daðýnda
Ve daha bir çok yaylalarda
Kafasý sakindi Karayýlan’ýn…
Ýstediði kadar düþünebilirdi…


30 Ekim 2008 Perþ 20:30
Kocasinan/Bahçelievler/Ýstanbul


Demiþ Nazým

Yaþadý toprakta bir tarla sýçaný gibi,
Korkaktý bir tarla sýçaný kadar.

Dedi Nafiz

Yaþadý toprakta bir tarla adamý gibi,
Bazen Kara Dað’da,
Bezen Boz Dað’da
Yaþýyordu korkusuz bir kurt gibi,
Yazlarý yaylalarda,
Kýþlarý daðlarda,
yaþýyordu erkekçe…
Birazdan bunu,
sana daha uzun anlatacaðým mertçe…


Demiþ Nazým

Siperi bir gül fidanýydý onun,
gül fidaný dibinde yatýyordu yüz koyun
ak bir taþýn ardýndan
kara bir yýlan
çýkardý kafasýný.

Dedi Nafiz

Siperinin
bir gül fidaný olamayacaðýný
anlattým az önce…
Daha çok þey anlatacaðým sýrasý gelince…
Dedim ya;
Savaþýyordu Karayýlan hep daðlarda…
Ak taþlar ise,
düzlüklerde olur bizim oralarda…
Bir karayýlan ise
Barýnamaz bu þartlarda…
Orda yýlan olsa bile,
Kendini deliklerde saklar,
Küçük baþlý, o boz yýlanlar…

Ha aklýma gelmiþken,
“Karayýlan” adýný bu “bir kara yýlan”dan aldý
demeyesin sakýn…
Bu “Karayýlan” adý,Karadað’da,
O’na babasýndan kalmýþtýr…
“Yýlan gibi kývrak yaðýz bir yiðit olduðu için babasý…”
Bu unvaný daha önce almýþtýr.
Sonra,
Kendisine de
“Karayýlan” denmiþtir.
Antep harbinden önce de “Karayýlan”dý…
Gerçekten…

Bir kere dilimiz hakký konuþsun…
Deðil kýyamete dek düþmana vermeyi Antep’i,
Bir nefeslik süre kadarýný bile
Kabul etmezdi Karayýlan…
Kaldý ki;
Kazým Paþa’dan haber gelmeseydi de
Gönüllü olur,
savaþýrdý…
Umrundaydý Karayýlan’ýn Antep,
Umrundaydý bütün memleket…



Demiþ Nazým

Derisi ýþýl ýþýl,
Gözleri ateþten al,
Dili çataldý.
Birden bir kurþun gelip
kafasýný aldý.
Hayvan devrildi kaldý.

Dedi Nafiz

“Derisi ýþýl ýþýl,
Gözleri ateþten al,
Dili de çatal..”
Olurda bir kara yýlanýn,
Ne iþi var,
bu hengame de bir yýlanýn…
Birden bir kurþunun gelip
Kafasýný alýp götürdüðünü,
Bu sevimli(!) hayvancaðýzýn devrildiðini
Tam bir bilene rastlamadým…


Nazým

Karayýlan
Karayýlan olmazdan önce
Karayýlanýn encamýný görünce
Haykýrdý avaz avaz
Ömrünün ilk düþüncesini:



Demiþ Nafiz

Hep “Karayýlan Karayýlan olmazdan önce” diyorsun.
Bir ; Karayýlan, hep Karayýlan’dý.
“Haykýrdý avaz avaz ömrünün ilk düþüncesini” diyorsun.
Ýki ; Karayýlan hep yiðitti.
Üç ; Karayýlan daha önce düþünemiyor muydu?


Okuyunuz…

Bir gün Karayýlan’a

“Ývedi bir haber” geldi.

“ Düþman Kilis’ten Antep’e girmek üzeredir.
Düþmaný Antep’e sokmayasýn.
Gözlerinden öperim.
Komutanýn Kazým Karabekir. ”

Karayýlan obasýnýn erkeklerini
O gün kendi evlerinde topladý.

“Paþadan haber var” dedi.
Haberi okudu,
Herkes sessiz dinledi.



Sonra
Sustu Molla,
Ah!Çekti inledi…
Dedi ki “Doðrusu ;
Ha Frenk iti, ha ayý Rus’u,
Türklüðe kurulmuþ dehþet pusu,
Kurulmalý yeniden bu milletin ordusu,
Bu millet esaret altýnda yaþayamaz doðrusu,
Bu milletin de ordusunun da kimseden olmaz korkusu…”

Durmadan devam etti anlatmasýna Molla Muhammed.
Aþiret mensuplarý o’na duyuyordu büyük minnet.
Oldukça yerindeydi Molla’ya duyulan hürmet
Bazýlarý geldi, neyi varsa eyledi himmet.
Herkeste sadakat ve büyük asalet.
Anasý da geldi Karayýlan’ýn,
Oðlum bu ne sefalet..
Konuþtu Molla ;
Ana sabret.
Sonra




Devam etti Molla Karayýlan ;
“Ana ana, her þeyimiz gitti diyorsun,
sen de gidiyorsun, baban da yaþamýyor artýk,
biz aç susuz ne yapacaðýz, ne yiyip ne içeceðiz diye
yakýnýyorsun.Sen doðuda Ruslar’ýn ettiklerini görseydin,
daha benim bu güne kadar durmama kýzardýn ana, duydun mu?
Üstelik bu kadýnlýðýnla, bu yaþýnla durmaz, benimle savaþa gelirdin…
hakkýný helal et ana…
kurban olurum sana
n’olur ah etme bana,
korkma benden yana…”

………………………
Karayýlan, çömelmiþ,
Avýnýn kokusunu alan,
Atýlmaya hazýrdý,
Gerilmiþ bir kurttu.
Bir haykýrdý ki,
Obasýný korkuttu..
“Ey kancýk düþman,
Artýk kendini kolla”
Karayýlan boyluydu,
Karayýlan soyluydu,
Solda, Kýrk yiðidin
baþýnda,Þüro Mamo,
Saðda ve önde,
Kýrk yiðidin baþýnda,
Karayýlan, sanki
bir Bamsý Beyrek’ti,
Bu ellerde böyle er seyrekti…


Karayýlan,
Köy meydanýnda,
Son bir tembihledi çetesini,
Herkes tuttu nefesini.
Alemler duydu sesini,

“Ey yoldaþlarým,
Düþman Antep’ten sürülmeden dönülmeyecek,
Türk’ün istiklali görülmeden dönülmeyecek,
Ya þerefimizle yaþayacaðýz, ya öleceðiz,
Antep’i kurtarýp geleceðiz.
Ona göre,
Böyle diyor töre.
Kazanýnýz mübarek ola.
Haydin, çýkýyoruz yola”
………………………….
“Haydi yiðitlerim, ileri”
diye kükredi Karayýlan.
Bir kükredi ki,
Aygýrlarý ürküttü,
Tepiklendi atlar,
Þakýrdadý pusatlar,
Her çete, sanki bir bürküttü…
Nal sesleri,
Davar mal, tavuk cücük
Ne varsa ürküttü…


Nallarýn altýnda kara taþlar,
Öne uzanmýþtý baþlar.
Baþý öne uzatan Türk atý,
Ne yorulur ne çatlar…
Vakit ikindi,
Çetelerdeki öfke ve kindi,
Gün doðumundan,
Gün batýmýna sürdüler,
Geçtikleri obalardan,
Alkýþlar gördüler.
Ne dinlendiler, ne durdular,
Gün batýmýnda,
Menzile vardýlar…
Hava kararmýþtý,
Karabýyýklý’daydýlar.
Saðdan saydýlar,
Kýrk, Kýrk ; Seksen
Hepsi ordaydýlar…
Þüro ve Molla’ydý baþlarýndaki
Toplamlarý tam Seksen Ýki…


12-24 Mayýs 2008-20:30
Kocasinan/Bahçelievler/Ýst


Bunlarý Karayýlan,
Kendi kendine düþünüp yapmýþtý.
Kazým Paþa o’na,
sadece “savaþ” demiþti.
Ancak,
Nasýl yapacaðýna
O, kendisi düþünerek karar vermiþti…



Demiþ Nazým

“Ýbret al ey deli gönlüm,
demir sandýkta saklansan bulur seni,
ak taþ ardýnda kara yýlaný bulan ölüm.”

Demiþ Nafiz

Korkunun ecele faydasýnýn olmadýðýný
Herkes gibi Karayýlan da bilirdi elbet.
Ancak o
Çaresizlikten gitmedi ölüme…
O,
Obasýndan fersahlarca (70 km.) uzaklýkta
Þýhýn Daðý’nda gitti ölüme…
Biz ona “þehit oldu” deriz…
Arkasýndan da dua ederiz…

Karayýlan ne yapmýþ,
Bakýn Nafiz ne yazmýþ…



Yollar dolambaçlý,
Kayalar heybetli,
Dereler çetin,
Ve daðdan
Ovaya inen vadiydi.
Düþman çetin,
Düþman adiydi…
Fakat, Karayýlan metin,
Karayýlan harbiydi.
Bu; tek Antepli’nin deðil,
Bu; bir milletin harbiydi…
Bu;
Sadece bir “ hatt-ý müdafa” deðil,
Ayný zamanda
“Sath-ý müdafa” idi…
Burasý;
Maraþ Ovalarý’ndan,
Antep Daðlarý’na geçiþin aðzýydý.
Milletin baðrýndaki sýzýydý.
Ýntikal ediyordu Frenk,
Buna tedbir gerek…
Havalar kar,
Vadiler dar,
Adileri sar,
Dom, dom, dom,
Tak, tak, tak…


Davranma düþman,
Teslim ol,
Canýný kurtarmaya bak…
Davranamadý düþman,
Þimdi hepsi piþman…
Kýmýldayamadý kafir,
Artýk onlar esir…
Esir sayýsý tam Elli baþtý,
Ganimet ;
Toplar-tüfekler Antep’e ulaþtý.
Mahvoldu düþman,
Ýt gibi piþman…
Ukala burunlarý indi.
Türk Milleti sevindi…


24 Mayýs 2008 Ct. 00:24
Kocasinan/Bahçelievler/Ýst.


Bu ilk baskýný ve zaferi,
Karayýlan kendi beyniyle düþünüp
Ve kendi yüreðiyle azmedip yapmýþtý…




KARAYILAN’IN EÞKÝYA BOZAN’I HAKLAMASI

Maraþ’tan Malatya’ya
Antep kuzeyi ve Adýyaman…
Kimseye vermiyordu aman…
Halk korkar oldu her zaman,
O’ydu o bölgede azan…
Bir eþkýya,
Bir soysuz,
Adý ; Bozan…
Halkýn yýllardýr çektiði daha yetmezdi..
Kaný beþ kuruþ etmezdi…
Bir manga askeri de pusuya düþürdü..
Elbiselerini de aþýrdý.
Köylere askerim diye girdi.
Nice acýlar verdi.
Halk ta buna þaþýrdý…
Gelinleri, kýzlarý kaçýrdý daða,
Bunun yanýnda nedir ki Baðdasar Aða!..
Çözülmeliydi halkýn bu derdi.
Malatya Askerlik þubesi
Bu görevi Molla’ya verdi…
Yanýna da birkaç er gönderdi…
Kovalamaca baþladý,
Karadað’da ve Karataþ’ta…
Keskin niþancý Þüro,
Birini deviriyordu her atýþta…
Kaçtýðý daðlarda,
Bir kýsým halkta üzerine yürüdü...
Bozan’ýn adamlarý bir bir eridi.
Ýþte görünmüþtü Yavuzeli,
Ancak kýrýlmýþtý soysuzun beli..
Korkudan sallanýyordu dili…
Niþan aldý,
Tetiðe dokundu Þüro’nun eli…
Bozan iti çýrpýndý durdu.
Çeteler de diðerlerini vurdu.
Malatya’ya haber gitti.
“Bozan’ýn iþi bitti… ”
Halk ta çok sevindi
Ve acýlarý dindi…


1 Kasým 2008 Ct. 13:00
Beyazýt/Ýstanbul



KARAYILAN’IN KEL AHMET’Ý HAKLAMASI

Antep’in kuzeyinde,
Dülük Daðý’nýn eteðinde,
Halka veriyordu zahmet…
Yine bir soysuz,
Adý ; Kel Ahmet…
Ne zaman bir savaþ çýksa,
Ne zaman halk hayatýndan býksa,
Böyleleri de çýkar
Kalleþçe halka çöker…
Halkýn ümüðünü sýkar,
Belini büker…
Ýþte Kel Ahmet’te bunlardan biriydi,
Ýri mi iriydi..
O’nun hesabý da Molla’ya verilmiþti.
Daha þimdiden defteri dürülmüþtü.
Molla, hemen çýktý geldi Sam’a…
Fýrsat tanýr mýydý adama…
Beklemeden etrafý sarýldý,
Adamlarý bir bir kýrýldý.
Kel Ahmet sað yakalandý…
Molla’nýn gözüne bakakaldý…
Nerdeymiþ
Kýlýç Ali Paþa yetiþti.
Molla, o’nunla ilk orda tanýþtý.
Dedi Kýlýç Ali
-- Molla yaptýn mý duruþma
Molla kýzdý o’na
--Paþa sen bu iþe karýþma.
Karýþmadý Paþa…
Kel Ahmet,
Köy meydanýnda bir aðaca asýldý.
O’nun da sesi kesildi…
Bunun da hesabý görüldü.
Antep Merkez kumandaný
Özdemir Bey’e,
Bir çete ile haber verildi…


1 Kasým 2008 Ct. 13:00
Beyazýt/Ýstanbul



KARAYILAN SAM-DÜLÜK SAVAÞINDA

.........................................
.........................................
.........................................


Demiþ Nazým

Ve bir tarla sýçaný gibi yaþayýp
Bir tarla sýçaný kadar korkak olan,
Fýrlayýp atlayýnca ileri
Bir dehþet aldý Anteplileri,
Seðirttiler peþince,
Düþmaný tepelerde yediler.

Demiþ Nafiz

Ey büyük(!) üstad(!)
Yeter artýk,
Durmadan korkak tarla sýçaný deme
þu yiðit insana…
Kaç oldu,
Sonra ah eder sana…
Bunun cevabýný verdim
Ve vereceðim daha.
Her söylemen de
Bir daha bir daha…

“Bir dehþet aldý Anteplileri,
Seðirttiler peþince,
Düþmaný tepelerde yediler.”

Demiþsin…


Antepliler zaten dehþetli idiler..
Dehþet için Karayýlan’a gerek yoktu.
Þahsiyet sahibi her Türk ahfadý
Karayýlan gibi ateþliydi, yürekliydi,
Þuur sahibi, hareketliydi…

Yürekli ve hareketli olduklarý için,
Önce,
Düþmanýn konuþlandýðý
Sonra da elimize geçen tepelerdeydiler…
Tepelerde, onlarý tepelediler,
Senin tabirinle yediler…
Zafer bizim dediler...
Kimisi þehit,
Kimisi ;
“Gazi”
idi,
Allah
Onlardan
Çokça razý idi…



Demiþ Nazým

Ve bir tarla sýçaný gibi yaþayýp,
Bir tarla sýçaný kadar korkak olana;
KARAYILAN dediler.


Dedi Nafiz

KARAYILAN HEP ERKEKTÝ

Düþman Antep’e girmeden önce de,
Karayýlan erkekti…
Erzurum Cephesi’nde,
Kazým Karabekir in yanýnda da erkekti…
Fýstýk aðaçlarýnýn gölgesinde,
Zindiyan oyumlarýnýn duldasýnda da,
Erkekti…
Köyünde,
Sürüsünün baþýnda,
Tarlasýnda,
Çaðýlýnýn taþýnda,
Daðda,
Höbürünün kaþýnda da erkekti…
Karayýlan,
Düþman Antep’e girmeden de erkekti…
Karayýlan,
Düþman Antep’e girince de erkekti…
Karayýlan,
Korkak tarla sýçaný deðildi,
Erkek tarla çiftçisiydi…
Karayýlan,
Düþman Antep’e girerken,
Memleketin içine edenlerin
Hesabýný kesmekle meþguldü…


Düþman Antep’e gelince de
Laðým sýçanlarýnýn peþindeydi,
Sýçanlarýn peþindeydi,
Karayýlan,
Kendisinden korkan/korkudan,
Sýçanlarýn peþindeydi…
Karayýlan Karayýlan olalý,
Böyle erkek olmamýþtý…
Eþkiyasýný, arsýzýný, hýrsýzýný,
Ýt soylu Fransýz’ýný,
Haklamakla
Vatanýn alnýný aklamakla meþguldü.

Karayýlan,
Arsýzýný, Fransýz’ýný,
Kendisinden,
Korkudan kaçarken,
Tarladan geçerken
Yakaladý…
Karayýlan Karayýlan olalý,
Böyle erkek olmamýþtý,
Tarla sýçaný deðildi,
Tarlada kaçanlarý
Tarla sýçanlarýný,
Kaçabildikleri deliklerine kadar kovalamaktaydý,
Deliklerinde bile bulup ovalamaktaydý.


Ey Nazým,
Sana ne demek lazým?
Karayýlan,
Hep erkekti…
Antep’e düþman girince,
Daha da erkek olmuþtu…
Karayýlan;
Karabýyýklý Daðý’nda
erkekti,
Dülük Daðý’nda da
erkekti,
Karayýlan
Maraþ Yolu’nda da
erkekti,,
Kilis Yolu’nda da
erkektiii…
“Yollar dolambaçlý, dereler çetin,
kayalar heybetli,
daðdan inen vadiydi…”
Düþman adiydi…


Fakat,
Karayýlan harbiydi,
Karayýlan Erkekti…
Erkekti…
Erkekti…

Karayýlan,
Bu memleketin kaderine
þahit oldu.
Þýhýn Daðý’nda da,
Erkekçe
þehit oldu…
“Göðsünden vurulup tam ercesine,
Bir Cennet Bahçesine girercesine”

Karayýlan,
Þýh’ýn Camiisi’nde uzandý,
Yaram derin
dercesine…
Son bir baktý çetesine,
Ve de milletine,
Son bir baktý milletine,
çetesine…
Bu vatan size emanet
dercesine…
Karayýlan,
Son görevini de yaptý giderken,
Tam
ercesine,
TAM
ERKEKÇESÝNE…



12 Mayýs 2008 Pazar 20:30
Kocasinan/Bahçelievler/Ýst.


Demiþ Nazým

“Karayýlan der ki; Harbe oturak,
Kilis yollarýndan kelle getirek,
nerde düþman varsa orda bitirek,
vurun ha yiðitler namus günüdür…”


Dedi Nafiz

“Karayýlan der ki; gelin oturak,
Kilis yollarýndan kelle getirek,
Fransýz adýný bütün batýrak,

Vurun Antepliler namus günüdür,
Vurun çetelerim Antep günüdür…

Atýna binmiþ de elinde dizgin,
Girdiði cephede hiç olmaz bozgun,
Çeteler içinde Yýlan’ým azgýn,

Vurun Antepliler namus günüdür,
Vurun çetelerim Antep günüdür…”


29 Ekim 2008 Çarþ 19:29
Kocasinan/Bahçelievler/Ýstanbul


Demiþ Nazým

Ve biz bunu böyle duyduk
ve çetesinin baþýnda yýllarca namý yürüyen
Karayýlan’ý
ve Anteplileri
ve Antep’i
aynen duyup iþttiðimiz gibi
destanýmýzýn birinci babýna koyduk.


……………………................
Bundan sonrasýnda,
Nazým’ýn hikayesi biter.
Benimkisi baþlar,
Doðruyu yazmak gerek,
Artýk yeter.
………………


Sustu Nazým!
Son sözü söylemek lazým.
Aldý Nafiz.



Ah! Beni bir duyabilseydin Ran Hikmet.
Doðruyu sundum, sözlerimde var hikmet.
Töremizde, ölüye saygýmýz vardýr.
Yaþayanlara dediðimi, var, hükmet…

Karayýlan,
Deðildi tarla sýçaný,
Karayýlan,
Haklýyordu, satýp kaçaný…
Karayýlan,
Karayýlan olalý böyle erkek olmamýþtý.
Düþman Antep’e girince,
Daha bir erkek olmuþtu…
Yüreði, heyecanla dolmuþtu…

“Antep’in harbine on bir ay olmuþtu.”
Bunlarý söylemek bize þart olmuþtu.

Bunlarý yazmak bir sevaptý,
Bu, sadece Nazým’a cevaptý.
Devamý gelecek,
Bu, daha birinci babtý…


Bu yazýlanlar, Karayýlan’a yetmez.
Karayýlan’ýn hikayesi burada bitmez..
Bundan sonra,
Karayýlan’ýn gerçek hikayelerini,
Benden duyacaksýnýz.
Ondan sonra,
Karayýlan’a ve mertliðe
Doyacaksýnýz…
Doðruyu öðrenip,
Belki de ayacaksýnýz.
Siz de kendinizi,
O yiðidin yerine koyacaksýnýz…


12-24 Mayýs 2008-20:30
Kocasinan/Bahçelievler/Ýst.


“…ve Anteplileri
ve Antep’i
aynen duyup iþttiðimiz gibi
destanýmýzýn birinci babýna koyduk…”



Dedi Nafiz

Son sözü söylüyoruz biz…

Ve biz de bunu böyle duyduk,
Sadece duymadýk, öðrendik…
Ve kendi çetesinin önünde,
Senelerce þaný söylenen
Karayýlan’ý
Ve Antepliler’i
Ve Antep’i
Ve “Gazi” Antep’i
Sadece duyup iþittiðimiz gibi deðil,
Okuyup,
yaþayanlardan da
ve kitaplarý yazanlardan da
sorup öðrendiðimiz gibi,
ve kurtulmanýn sevinciyle,
ve “Gazi” Antepli olmanýn övüncüyle
ve bu destaný bu gün ( 29 Ekim 2008 Ýst.)
tamamlamanýn kývancýyla,
destanýmýzýn birinci bölümüne yazdýk…


Nafiz TANÇAÐLAR
29 Ekim 2008 Çarþ. 11: 29
Kocasinan/Bahçelievler/Ýst.




www.nafiztancaglar.com


Sosyal Medyada Paylaşın:



(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.