Nesini Söyleyim Nesini söyleyim caným efendim Gayri düzen tutmaz telimiz bizim Arzuhal eylesem deftere sýðmaz Omuzdan kesilmiþ kolumuz bizim
Sefil ireçberin yüzü soðuktur Yýl perhizi tutmuþ içi koðuktur Ýneði davarý iki tavuktur Bundan gayrý yoktur malýmýz bizim
Reçberin sanatý bir arpa tahýl Havasýn bulmazsa bitmiyor pahýl Tecelli olmazsa neylesin akýl Dördü bir okkalýk dolumuz bizim
Benim bu gidiþe aklým ermiyor Fukara halini kimse sormuyor Padiþah sikkesi selam vermiyor Kefensiz kalacak ölümüz bizim
Evlat da babanýn sözün tutmuyor Açým diye çift sürmeye gitmiyor Uþaklar çoðaldý ekmek yetmiyor Baþýmýza bela dölümüz bizim
Zenginin sözüne beli diyorlar Fukara söylese deli diyorlar Zemane þeyhine veli diyorlar Gittikçe çoðalýr delimiz bizim
Sekiz ay kýþýmýz dört ay yazýmýz Çalýðýndan telef oldu bazýmýz Kasým demeden buz tutuyor özümüz Mayýsta çözülür gönlümüz bizim
Tahsildar da çýkmýþ köyleri gezer Elinde kamçýsý fakiri ezer Yorganý döþeði mezatta satar Hasýrdan serilir çulumuz bizim
Zenginin yediði baklava börek Kahvaltýya ister keteli çörek Fukaraya sordum size ne gerek Düðülcek çorbasý balýmýz bizim
Serdari halimiz böyle n’olacak Kýsa çöp uzundan hakkýn alacak Mamurlar yakýlýp viran olacak Akýbet daðýlýr ilimiz bizim ……………………………
Aþýk Serdari ……………………………….
Serdarî Sivas’a baðlý Þarkýþla ilçesinin Kayalýyokuþ mahallesinde doðdu. Asýl adý Hacý, mahlasý Serdari’dir. Mahlasýný nasýl aldýðý, ustasýnýn olup olmadýðý bilinmemektedir. Yalnýz gençlik yýllarýndan beri tanýk olduðu önemli olaylarla ilgili þiirler söylediði bilinmekte, bu þiirleri o yýllardan beri halk arasýnda dilden dile dolaþmaktadýr. Doðum yýlý, kendi söylediði þu kýt’adan anlaþýldýðýna göre 1834’dür. "Açýlmadý ikbalimiz bahtýmýz, Þen olsun Ýstanbul pâyitahtýmýz, Tevellüt ellidir geçti vaktimiz, Nöbetin bekliyor salýmýz bizim" Küçük yaþta öksüz ve yetim kalan Serdarî bir çok akraný gibi, yoksulluk nedeniyle okula gidemedi. Babasýndan kalan bir-iki tarlayý sürüp ekerek; kendi iþlerinden arta kalan zamanlarda da baþkalarýnýn tarlalarýnda çalýþarak geçimini saðlamaya çalýþtý. Çocukluðunda bir gün eþekten düþtü ve sol kolu kýrýldý. Sýnýkçýlar sardý ama haþarýlýðý yüzünden kýrýk kol bir türlü iyileþmedi. Tam kangrene çevireceði sýrada sýnýkçý dirseðinin biraz altýndan kesti. Halk arasýnda bu nedenle "Çolak Hacý" lakabýyla anýlýr oldu. Ancak kendisi bu lakaba çok üzülür, "Ben çolak deðilim, kolsuzum" derdi. Serdarî iri yapýlý, çok saðlam bünyeli, güçlü kuvvetli biriydi. Ýnsan gücüne dayalý her türlü iþi arkadaþlarýndan daha iyi yapardý. Örneðin kesik koluna karþýn, týrpanla ekin biçmedeki ustalýðý bütün komþu ilçelerde, hatta Sivas’ta bile anlatýlýrdý. Kesik koluna taktýðý bir kayýþ kolçaða týrpanýn sapýný geçirir; sað eliyle de týrpanýn elceðinden kavrayýp da ekine girdiði zaman hýzýna kimse yetiþemezdi. O zamanlar týrpancýlarýn gündeliði 4-5 kuruþ iken o, 20 Kuruþtan aþaðý çalýþmazdý. Gerçekten de herkesten uzun ve keskin týrpanýyla 4-5 kiþinin yapamayacaðý iþi tek baþýna yapardý. Serdari’nin týrpan çalmadaki becerisi o kadar ileri gitmiþ ki; halk arasýnda “Çolak Hacý týrpaný, Çolak Hacý sýyrýmý, Çolak Hacý çekici” gibi deyimler kullanýlýr olmuþtu. Çaðýnýn önemli âþýklarýndan biri olan Serdarî’nin þiirlerinde güçlü bir ifade biçimi vardýr. Yaþadýðý yýllarýn koþullarýný, Anadolu köylüsünün çektiði sýkýntýlarý, baþýndan geçen olaylarý, abartýsýz, yalýn ve duru bir dille anlatmýþtýr. Ne yazýk ki okuma yazma bilmediði için þiirlerini kendisi kaleme alamamýþ; çevresinde "cönk" tutabilecek kimse olmadýðý için þiirlerinin çoðu günümüze ulaþamamýþtýr. Serdari sýk sýk oðlu Nafel’e ve torunlarýna: "Þu benim demelerimi bir yere yazýn. Gün gelir bunlarý sizlerden isterler. Herkes sizin gibi kadir bilmez deðildir" dermiþ. Ancak Nafel’de, okuma yazma bilen diðer torunlarý da bu deyiþlerin önemini, o günün koþullarýnda bilememiþler ve bir yere not etmemiþler. Bilinen þiirleri ise yakýnlarýnýn aklýnda kalanlardýr. Serdarî’yle ilgili üç kitap vardýr. Bunlarýn ilki Fazýl Oyat’ýn yazdýðý “20 Halk Þairi” adlý kitap; diðerleri torunu Ekrem Berk ve Þarkýþlalý araþtýrmacý Ahmet Özdemir’in yazdýðý “Þarkýþlalý Serdarî” adlý kitaplardýr. ………………………………………………………………………………………………………………………………………….. )(-)(-)(-BUÐULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(((-77-)(-)(-)(
Nasýl söyleyeyim caným efendim Ne olacak bilmem halimiz bizim Çilesiz geçer mi an’ým efendim Eksilmez gözlerde selimiz bizim
Arý yavrusuna derler ki oðul Kumun irisine diyorlar çaðýl Çok þeyler anlatýr hiç normal deðil Kimseye benzemez velimiz bizim
Oynak yanýmýz yok ezik deðiliz Mertlik özümüzde bozuk deðiliz Konak da doðmadýk nazik deðiliz Nasýr baðlamýþtýr elimiz bizim
Bir garip sýladan ayrý kalýrsa Gurbet ellerinde hasret solursa Konu birde Vatan bayrak olursa Safta en öndedir delimiz bizim
Türk ki öz Yurdunda olur mu bizar Bu necip Millete deðmesin nazar Yedi düvel birleþseler ne yazar Mehter marþý okur dilimiz bizim
Yaþasýn Devlet’im ebet ve ezel Ay yýldýz üstüne deðmesin gazel Her biri de diðerinden çok güzel Seksen bir adettir ilimiz bizim
Yiðidin serinden aþk gitmez imiþ Ilýk su baþlarý buz tutmaz imiþ Yüce olan dað da ot bitmez imiþ Dünya’ya örnektir kelimiz bizim
Hayýr gelmez habersizce gidenden Bela gelir gizlice kin güdenden Minnet etmez baþ düþse de bedenden Bükülmez namerde belimiz bizim
Haber verir zaman zaman suna’dan Bazan Karadeniz bazen Tuna’dan Bazan nazlý yardan bazen Ana’dan Sevdasý/yla eser yelimiz bizim
Aþýk Lüzumsuzun derdi bir deðil Kýymet bilmeyene verir mi meðil Vel hasýl-ý kelâm derim ki oðul Özgün türkü çalar telimiz bizim
Sadýk Daðdeviren Aþýk Lüzumsuz Sosyal Medyada Paylaşın:
ASIKLUZUMSUZ Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.