Adý Mustafa Sarý, “Çer”dir þanlý lakabý;
Ezber bozan bir zattý, dile destan hitabý…
Veyselli’de muhtarmýþ, yetmiþlerin baþýnda;
Tanýdýk bir genç gelmiþ, yirmi otuz yaþýnda...
“Bana yüz lira borç ver, on gün sonra öderim;
Acil para gerekli, hastalandý pederim! ”
Deyince Çer uzatmýþ, tereddütsüz parayý;
Aradan aylar geçmiþ, genç soðutmuþ arayý!
O günün þartlarýnda, iyi paraymýþ hani;
Yaklaþýk on yevmiye civarýndaymýþ yani…
Beþ ay sonra rastlamýþ, Çer Emmi borçlu gence;
“Paramý verecektin, hani birkaç ay önce? ”
Genç boynunu bükerek, titreterek sesini;
Mahçup tavýr takýnýp, tutarak nefesini;
Demiþ ki Çer Emmi’ye; “Ne iþim var ne param;
Babamdan alamadým, onunla da yok aram! ”
“Birkaç gün müsade et; belki bir iþ bulurum;
Borcumu ödemekten ben de mutlu olurum! ”
Çer uyanýk bir adam, onca memleket gezmiþ;
Bu gencin ahvalinde, sanki hýnzýrlýk sezmiþ!
On saniye düþünmüþ, yudumlarken çayýný;
Yeni yetme birine yedirsin mi payýný?
Çer gence doðru dönmüþ; “ buldum sana iþ” demiþ;
“Eðer kabul edersen, imkânlar müthiþ” demiþ!
“On yevmiyelik ücret, beþ yevmiye uðraþla;
Bu fýrsat ele geçmez, bence sen hemen baþla! ”
“Yüz liralýk borcuna sayarým emeðini;
Üstelik de, üç öðün, veririm yemeðini! ”
Anlaþmýþlar sonunda, iþe karar vermiþler;
Çer önde, genç arkada, bir avluya girmiþler.
Çer iþaret ederek, kýrk kiloluk bir taþý;
“Bunu sýrtýna al da, diðer köþeye taþý! ”
“Sonra da o taraftan, bu köþeye taþýrsýn;
Mütemadiyen sürer, hedefe ulaþýrsýn! ”
Genç iki kez taþýmýþ, hiç olacak iþ deðil;
Taþ aðýr, hava sýcak, bu gidiþ, gidiþ deðil!
Çer kapýda beklerken, genç çitten gedik açmýþ;
Taþý býrakmýþ yere, gizlice eve kaçmýþ!
Genç bakmýþ kurtuluþ yok; “yaþadýðým ne! ” demiþ;
Birkaç saat geçmeden, yüz lirayý ödemiþ!
HALÝL GÜLÞEN