Peri kızlarıydı, sanki
şarkı söyleyen, o ısız bir koyda,
tenleri, ruha değmiş,
ve uhrevi, bir ses,
yayılıyordu...
Su çiçekleri, gibiydi,
Dalgalanan, vücutlar,
ve çıkardıkları, uhrevi sesleri,
yankılanıyordu,
o, ıssız koyda.
Kandillerin, oynak kızıllığı vardı,
dökülmüştü gökten, o yıldızlar,
titrek, alevlerden oluşan,
bir, ateş ormanı oluşturuyordu,
o, ıssız koyda.
Ruhlar, korkuyla besleniyor,
onunla, büyüyor,
o zifiri karanlık gece,
ve o yıldızlar üşüyordu,
o, ıssız koyda…
ürkütücü, boşluklar,
kol, geziyordu,
o uhrevi, seslerin içinde,
yabancı yaratıklar dolaşıyor,
o uhrevi sesleri, dinliyordu,
o, ıssız koyda.
Sabahın, çıplaklığını bekledi,
kızıllaşamadı, deniz.
Hala, o yosun kokuları,
ve hala, o uhrevi sesler,,
hala, uhrevi ses vardı o koyda….