(ben
rüzgarýn savurduðu eylül yapraðý
umudun baharýnda yeni doðmuþ
çocuk gülüþü
ve ben
dünyayý yerle bir eden
sevda/lý
fakat yapayalnýz)
/biz yapayalnýzýz/
ne zaman geldim bu þehrin yangýnýna
kýrýldý umutlarým
þýk parke taþlý sokak aralarýnda
kaldýrýmlara yatýrdým çocukluðumu
her biri musalla
bir uzun yol anlatýrdý bana
kocaman bir ömrün
kendisine nasýl benzediðini
hangi mevsimden geliyordum
bilmiyordum
bilmiyordum hangi mevsimdim
-ve ne zaman geldim bu þehrin yangýnýna
tutanaksýz, þahitsiz imzaladým ölüm fermanýmý
gece alnýma býrakýrdý yýldýzlarýný toprak bir evin çatýsýnda
tandýr kokan sabahlara uyanýrdým kýnalanýrken gün
gülümseyen þafakla, yedi iklimden geliyordum
süzerek ayazlarý
neyi düþünsem neye baksam eksik kalýr
kýrýk dökük kemanýyla
eteginde ne varsa döktü içimize yaþam
yüreklerin zarýndayým
ne kadar zamaný tüketsek
sana söylediðim þarkýnýn yýldýzýyla
koþuyorum hiç durmadan
ne zaman geldim bu þehrin yangýnýna
bozuk akortlu bir piyanonun notasýnda sonlandý þarkým
sustu göðün kemaný, yaðmurlar çamura bulandý
kustu öfkesini yaþam, þehrin göbeðinde
dilimde kýrýk ezgi
yaralandým
çocukluðumu
sana býrakýyorum
yanýnda nereye götürürsen götür
direncim seninle yakamozlarýn arasýnda
senin saçlarýnda yýldýzlarý tararken ellerim
bir çocuk soluðu kadar
nefes alamayan serçe kanadýyým...