FATİH AT PAZARI (3)
Fatih, At Pazarý.
"Teker ve Araba" Marangozu Emirganlý Rüstem Usta,
Aða-Bey-Beyfendi sevmez,
sadece Emirganlý’dýr,
ki,
En Meþhur Sözü;
"- Odun-Kalas-Kütük-Kereste olan bizler,
iyi anlarýz sizleri" (*)
dir,
ve "Aðacý-Odunu-Tahtayý" Çocuðu gibi sever.
Evlenmemiþliðinden yada "Çocuksuz" olduðundan deðil,
"Doða’yý sevdiðinden"
Kimsenin görmediðine emin olduðu bir An’da,
Tezgahýn üstündeki Kalasý iki Eliyle okþar, usluca;
"- Yavrum, sen nerelisin?" diye sarýlýr ona, Yalan-deðil-valla!
"- Caným!" der Aðaç’a, dayar Yanaðýný dinler, Keyfi Yerindedir.
Ýçeri Çýrak "Sucu Cemali’nin Oðlu" Ali gelir;
"- Mir’im, Sucemali’m.
Hadi Çay söyle bakim, birde kendine."
"- Olur Usta." Aceleden çarpar, yere düþer Tahta;
"- Þapadanak!"
"- Aliii!" diye Ýhtarý yer Çýrak.
"- Affet Usta." Tahtayý kaldýrýp-duvara dayýyarak,
Kör Kahveci Yahya’nýn Çay Ocaðýna doðru sýçrar.
Haksýzlýktýr
böyle bir Nimet’e,
Bela-gibi-Küfür etmek,
"Odun-Kütük-Kereste-Kalas" diyerek,
Ýnsana.
Emirganlý Rüstem Usta,
Duvarda asýlý duran, en azýndan 100 Yýl, belkide daha fazla Eski olan,
Kontra-Plak-Kesim Þablonlarýna baktý.
Ustasý, "tüm Takýmlarýyla" devredip-giderken Dükkaný;
"- Aðaca iyi bak, Rüstem, Ekmeðindir. Oda iyi bakar sana!"
Haklýydý Artvinli Mustafa Usta.
Bir Eðri Þablon çekti Duvardan, Kalas üstüne "Þefkatle" yatýrdý;
"- Ya, Bismillah!" diye, sað Kulaðýnýn Ardýnda sýkýlý Kalemi aldý.
Sol Kulaðýnda hala,
Elle-Sarýlmýþ, "üç Aydan beri duran" Cigara vardý.
Her Sabah oturturdu bu Meret’i Kalem ile birlikte ayný Yere.
Ýntikam alýyordu;
"- Býraktým Dürüzü Seni!" diye.
"- Yavrum, yolluyorum seni Tarih’e." Çizdi ilk Þablonu Kalas üstüne.
"- Seni kesen, Topraktan söken Eller kýrýlsýn!" diye üç-defa-daha çizecektir.
Çünki, bu Þablon "7 Numero’lu Teker’in" dörte-biri’dir.
Teknik olarak "7 Piyer"de denir.
Bildiðiniz gibi bu "Piyer"in
Eyüp Sultan’lý yada Sultan Ahmet’li "Çapkýn Yazar Piyer Lotti" ile Akrabalýðý yoktur!
Arhimides,
Antik Yunanlý Matamatikçi ve Fizikçi;
Çemberin Çevresi ile Çapý arasýnda "3,14" lük Nisbeti bulunca,
eski Yunan Harfi "Pi" nin Adýný kullanarak, Formülüne "3-Pi-eR" demiþ;
"- A, ha!"
"- Mademki kýrdýlar Belini, yüzdüler Derini Kurbanlýk-Koyun-Gibi."
Üçüncüyü de çizer, kaldýrýr:
"- Yaþayýp, göreceksin Rezillikleri!" Bu da dördüncü ve son Çizimdir.
Ýki Eline tükürüp-baþlamadan Çýrak ile, "Ýki-Kollu, Eðim-Ayarlý" Testereyle kesmeye,
Þablonu asar Yerine;
"- Amin!"
Çýrak Sucemali bu Dua’yý iyi bilir, hürmetlidir ona;
"- Çayýn geldi Usta, Dýþarýda."
Emirganlý Rüstem Usta,
Hicr-i onikinci, Milad-i onsekizinci Yüzyýlda,
Girit Muhassýl’ý, Vergi ve Harç’larý Padiþah adýna Tahsil eden Memur,
Kayd-ý Hayat Þartýyla deðil, Ýrs Yoluyla sahiptir bu Þan’a;
Abdül Cem-i Paþa Nam’ý ile anýlan,
ve Emirgan’da büyük bir Bahçe içinde 3 Katlý, 4 Cumba-Çýkmalý Konaðý olan,
vede Kýþýn, Anadolu Hisarý’ndaki Boðaz Yalýsýnda oturan,
Varlýklý bir Ailenin iki Oðlundan,
küçük Oðlan.
Büyük Birader Avusturya Kollejine gider, "Okuma Kýsmeti" tek ona.
Birinci Dünya Savaþý... Yetmez Küçüðe Para,
"Alaman" Hayranýdýr Baba.
Savaþ bitince gönderecektir büyük Oðlaný Berlin’e.
Kayzer yenilince,
kaybettirince Osman Oðullarý’ný da,
büyük Oðlan geçer "Ekonomi ve Ýdare" okumaya, Paris’e.
Tabi ki Baba Parasýyla!
Ya küçüðü Rüstem Usta?
Süt Anasýnýn Kýzý Zülfiye’yi sever 20 Yaþýnda.
Ýstanbul Ýþgal altýndadýr. Baba, "Osman Oðullarý gibi" Hastadýr.
Bu yüzden Düðün-Dernek edilmez,
Gelenektir;
Büyük Aðabeyin ilkin Evlenmesi beklenir.
"Ýstikbaldeki Gelin" sözlüsüdür Rüstem Usta’nýn. Annesi de bilir bunu.
Dadý-Ana ölünce, Zülfiye Hatun Ana’sýnýn Sað-Kolu.
Baba da "Sizlere Ömür!"
Büyük Birader gelir; Ýktisatçý Ekrem Zülfi Efendi,
Galata’da büyük bir Fransýz Sigorta Þirketinin Genel Müdürü;
A’la Franga giyimli, GümlekYakasý Kola’lý, Balinalý,
Sinek-Kaydý Traþlý, Dudak-Üstü-Sicim Býyýk, Saç Boyalý, Biryantinli, Kap-kara.
Birde Zülfiye Hanim’ý sevmezmi, bu Zampara!
Ýster Anasýndan 53 Yaþýnda.
Kimse bilmez bu Felaketi, Kýz ve Rüstem dýþýnda;
"- Ne yapsýn Ana?"
saygýlýdýrlar,
söylemezler,
susarlar.
Rüstem küser, terk eder Konaðý; Ýçer-söver-dövülür-döver.
Hatta Hapse bilem girer, 38 Yaþýnda.
Kalýnca da Züürt-Zibidi, "Evlatlýktan" atýlýr tabi;
" Babayý Kahrýndan Öldüren Evlat!"
Türk Filimlerindeki gibi.
Hapiste Aðacý sever. Dost olur Artvinli Marangoz Mustafa Usta ile.
Ayný Koðuþta yatarlar. Neden düþtüðü bilinmez; Kan yada Namus Davasý?
Tez çýkar Mustafa Usta, açar At Pazarýnda Dükkanýný.
Rüstem’i de Parasýz-Ziyaretsiz býrakmaz.
Çýkýnca Yanýna alýr; gösterir-öðretir Sanatý;
"- Haydi bana Eyvallah!" diye de devreder ona Dükkaný;
"- Toprak Çekiyor." der,
döner-gider
Artvin’e.
Çýrak Sucumali ekler;
"- Benim Abim Galata’da "Sigorta Þirketi Genel Müdürü" olacak da,
Emirgan’da bir Konak,
birde Yalý Boðaz’da.
"Araba ve Tekerlek Marangozu"
mu
olacam ha?
Hemde Fatih’te, At Pazarýnda?
Na, ha!"
Bu da ayrý bir Hikayedir!
(*) FATÝH AT PAZARI (2) Þiiri’nden alýnmýþtýr.
Sosyal Medyada Paylaşın:
Oğuz Can Hayali Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.