Ben diyârlar dolaþan bir seyyâhým
Nice aþklara þâhid ve âgâhým
Bir gece yolum düþtü Câbilka’ya
Þöhreti yayýlmýþ çoktan dünyaya
Bu þehirde bir padiþâh yaþardý
Kýzýna þevkâtle dolup taþardý
Her gece onun saçýný okþardý
Dudaklarýndan bûseler taþardý
Kýzýný çok seviyordu padiþâh
Hatýrýný soruyordu her sabah
Cemâli bütün dillerde destândý
Kýzýl saçlarý da bir gülistândý
Sarayýn da hoþ bir gülzârý vardý
Yeþim taþlarýndan duvarý vardý
Güllerle ilgilenen Ruzbihân’dý
Yetimâne büyümüþ bir baðbândý
Baðbân, bahçedeki bir gülü budar
Kesilen budaklarýndan, gül kanar
Dibinde sararýp kurur yapraklar
Onlara bakýp bakýp gül de aðlar
Dün gazellerini topladý baðbân
Kaldýrýp attý bahçe duvarýndan
Yemedi onlarý geçen gazeller
Çörüyüp türâb oldu o güzeller
Türâb âþýktý o güle yaprakken
Aþký da dönmedi küle hâkken
Tek hayâli ona dönmekti bir gün
Filizlenmesiydi ondan bir sürgün
Baðbânýn bir dostu vardý köþede
Çanak çömlek yapardý kârhânede
Yaptýðý testiye türâbý bazen
Alýrdý dostunun baçesinden
Duvarýn yanýndan geçerken usta
Bulmuþtu aradýðýný en sonunda
Dolduruldu türâb ince torbaya
Katlanmalýydý gülden cüdâya
Omuzladý torbayý mâhir usta
Türâb da sandý ki bir kâbusta
Getirip türâbý koydu destgâha
Çektikleri deðerdi bir nigâha
Evvala, yoðurdu onu bir suyla
Su karýþtý türâbýn hoþ bûsuyla
Çarkta döndü ellerin arasýnda
Mestlik vardý hazîn simâsýnda
Mütemâdi dönüp durdu destgâhta
Mevlâna’yý hatýrladý dergâhta
Aþkýn özünde mahfî bir dönmek var
Testiye, mecnûna yada ölmek var
Þekilden þekle girdi Âdem gibi
Ýki parmak arasýnda þem gibi
Bunca cefâ güle avdet içindi
Bazen bahtiyâr bazen de enîndi
Hayâl kurdu mecburâne dönerken
Mevlâna gibi mestâne dönerken
Usta, bir güldân yapýnca o türâptan
Kurtuldum sandý, bir ân ýzdýrâptan
Fýrýný yaktý usta, ateþ kýzgýn
Nâr konuþtu: Budur iþte yazgýn!
Onu yavaþça soktu yanan fýrýna
Bir altý ekledi derecenin sýfýrýna
Yandý hemde ne yandý, ateþ þâhit
Kül olduðunu sandý her müþâhit
Nemi buhâr oldu yanan fýrýnda
Rengi al al oldu nârýn hârýnda
Çýkardý onu fýrýndan ustasý
Bitmiþti artýk çektiði cefâsý
Götürüp astý testinin yanýna
Yarýn onu satmak için kârýna
Testiyle arkadaþ olmuþtu güldân
Anlattý tek tek geçeni baþýndan
Gülün güzelliðini anlattý her gün
Yoksa nasýl geçerdi ki bu sürgün
Ansýzýn kuvvetli bir rüzgâr esti
Nerdeyse yere düþecekti testi
Güldân dönmeseydi ona yüzünü
Toplardý usta yerden her cüzünü
Teþekkür etti testi tek dostuna
And içti bunu unutmayacaðýna
***
Birgün âþýk olur sarayýn baðbâný
Cânâný da pâdiþâhýn Güldehân’ý
Her sabah dolaþýrdý gülzârýný
Bir gülden alamadý nazârýný
Onu gördü âþýk baðbân camdan
Hemen makasý alýp indi bâmdan
Güldehân’ýna yaklaþtý usulca
Elinde tutarten bir sarý gonca
Kesmek istedi beðendiði gülü
Güldehân hâyýr dedi çekip tülü
O gül, güldânýn vurulduðu güldü
Dünyada o çok üzüldü; az güldü
Bir bülbül vardý o güle vâbeste
Öyle bir sesi vardý ki berceste
Bir saat öterdi tek bir nefeste
Sesi duyulurdu tâ Everest’e
Yaralý gönlü aðyârdan vâreste
Sadece güle ezelden dilbeste
Karþýlýksýz bir sevdaya giriftâr
Zira semâda hep mestâne uçar
Gözleri azâb-ý firâktan giryân
Ciðergâhý da ateþ-i aþktan biryân
Öttü de gül anlamadý aþkýný
Sevemedi bu þeydâ þaþkýný
Sonbahar yaklaþýr, yapraklar düþer
Bülbülün gözleri giryândan þiþer
Çünkü o gül solmaktadýr gülzârda
Dil-i bülbül yanmaktadýr bir nârda
Güldehân üzüldü gülün hâline
Bir fikir geldi baðbânýn bâline
Çömlekçiye gitti ertesi sabah
Daha parlýyordu gökteki mâh
Çömlekçi, yeni yaptýðý güldâný
Verdi sevindirmek için baðbâný
Veda edip ayrýldý kârhâneden
Bir þeyler fýsýldayýp bahâneden
Bahçedeki gülün yanýna vardý
Onu topraðýndan söküp çýkardý
Gülü, köküyle o güldâna koydu
Bülbül bunu kanaryadan duydu
Türâb mesrûrdu gülüne vuslattan
Bitâb düþmüþtü kadere þekvâdan
Gülün güldâna aþký numâyandý
Aþktan dökülen eþki de ayândý
Yapraðýndaki katreler gözyaþý
Konsaydý altýna, delerdi taþý
Dönüp durdu havada felek gibi
Gözleri giryândan da çilek gibi
Bir ana kuþ gibi çýrpýnýp durdu
Bir dala baþýný dayayýp oturdu
Âh-u figân etti aþktan gülzârda
Kanlar kustu kimi zaman neyzârda
Baðbân güldânýný alýp yürüdü
Bülbülü hüzün ile gam bürüdü
Sarayýn kapýsýna vardý baðbân
Bülbül son kez baktý güle uzaktan
Sarayýn kapýsýna kadar uçtu
Zira saraya girmek bir suçtu
Geri dönüp kuru bir dala kondu
Bu hazîn hicrân ona çok dokundu
Güldehân’ý arayýp buldu baðbân
Yüzünde de kýrmýzý bir helecân
Bu gülü sana getirdim Güldehân!
Gönlümde de elîm bir aþk pinhân
Duysun istemem sevdamý cihân
Aþkýndan þu gönlüm bin periþân
Güldehân susar, âdeta lâl olur
Gönlü kâh bahtiyâr kâh melâl olur
Baðbân melul melul baktý didâra
Baktýkça büyüdü gönüldeki yara
Güldehân umut vermedi baðbâna
Hayýra remizdi gözlerindeki mana
Baðbân izin alýp çýktý saraydan
Ona nasib yoktu aþktaki paydan
Güldehân odaya koydu güldâný
Gülle geçiyordu bütün zamâný
Arkadaþý olmuþtu yalnýzlýkta
Onunla konuþurdu karanlýkta
Sýcak hücrede gül tekrar canlandý
Solgun yüzü misâl-i nar kanlandý
Bir gül sermedî muhtaçtýr suya
Ona vâsýlý için su da bir sebûya
Soner Çaðatay Wuppertal
Kelimeler:
Câbilka: Uzak Dogu’da bulunan, bir tane kapýsý olan efsanevi Þehir. tasavvufta, insanýn Allah’a yoneliþinin ilk duraðýný ifade eder.
Gülistân: Gül bahçesi
Gülzâr: Gülbahçesi
Baðbân: Bahçývan
Gazel:Geyik
Türâb: Toprak
Hâk: Toprak
Kârhâne: Eskiden çanak ve çömlek yapýlan yerin adý
Cüdâ: Ayrýlýk
Destgâh:Makine, alet
Nigâh: Bakýþ
Bû: Koku
Mecnûn: Deli
Þem:Mum
Avdet: Dönüþ
Güldân: Vazo
Müþâhit: Gören
Baðbân: Bahçývan
Güldehân: Padiþahýn kýzý (Manasý gül dudaklý)
Bâm: Dam
Vâbeste: Baðlý
Berceste: Mümtaz, seçkin
Vâreste: Baðýmsýz, kurtulmuþ
Dilbeste: Âþýk, tutkun
Giriftâr: Tutulmuþ, yakalanmýþ, tutkun, baðlý
Giryân: Aðlayan
Ciðergâh: Ciðerin bulunduðu yer
Biryân: Kebap olmuþ, kýzarmýþ
Þeydâ: Aþýk, periþan, deli
Bâl: Akýl
Eþk: Gözyaþý
Numâyan: Açýk, görünen
Neyzâr: Sazlýk
Didâr: Göz
Sebû: Testi
Bû: Koku
Þikâr: Av
Dilbahte: Gönlü yanmýþ
Bînevâ: Zavallý, hiçbir þeyi olmayan
Âþýyânsýz: Yuvasýz
Testi için gerekli sýcaklýk derecesi 60’ dýr
Bîpervâ: Cesur