/kapýlma ihtimali olmayan visale
zangoç! þeytanla elele/
gamlý bir sükunetin
yaralarýna akýyor terim
haykýrýþlarýmýn ünlemi bozuk
soytarýlara pabucunu ters giydiren
soysuzluðunu görene dek
sevmiþtim seni
ebrehe
andým olsun ki
aczimi bilen ben
uçurumundaki çiçekleri daðýtýp
güneþe güller akýtacaðým
kuru sen
ebrehe
yürü! uçkurunun ipleriyle daraðacýna
mahþerde tut fahiþelerin elinden
kasýklarýndaki sancýda debelenirken
ýþýðýn olsun
bedduamýn gölgesi
sürün
ebrehe
yetimliðime attýðýn tekme
dudaðýna takýlan aðýt olsun
parmak uçlarýmdan silkelerken seni
koptu kýyamet
çektim feryadýmý içime
yan!
ebrehe
ömrüm avuçlarýnýn içine mühürlense de
ibreti alem olsun diye
zincire vuracaðým
gözlerinin karasýný
dramalarýn kadýný ruhunu kurþunlayýp
sýðýnacaðým duldama
ölürsem eðer namerdim
gülme
acý kýrbaç gibi yüzünde þaklayacak
ebrehe
çatlamýþ topraklarýma göz süzme sakýn
kýrýlan kaburga kemiðimin
intizarýnda yanarsýn
tanrýnýn celallendiði bir anda
çamura batar
iki kaþýnýn ortasýný özlersin
etme
ebrehe
bilirsin severim satýrlarla seviþmeyi
kanlý bir suikastýn izleri var elimde
düþürüyorum seni kalemimin ucundan
ölüyorsun
ebrehe
Yeþim Deren