Acaba kimden aldý Mehmet Hoca akýlý?
Erdemli ilçemizin, güzel köyü Fakýlý;
Bu köyde imam idi muhterem Mehmet Gölþen;
Muhabbeti doyumsuz, samimi, mizacý þen!
Köy halký çok severdi bu neþeli imamý;
Ýmama itimatta insanlarýn tamamý!
“Küçük Ceylan” kaseti meþhurdu o zamanlar;
Ceylan’ý dinlemeye bayýlýrdý insanlar…
Elbette ilacýdýr, müzik kederin, gamýn;
Evinde “Küçük Ceylan” çalýnýrdý imamýn…
Bir gün evde yalnýzken aþka gelmiþti imam;
O mükemmel sesiyle, üstelik makamý tam;
Kayýtladý ezaný, kasetin en baþýna;
Ezaný da dinletti, yakýn arkadaþýna!
Arkadaþý dedi ki, “Bu kaseti kapalým;
Yarýn sabah ezaný, banttan yayýn yapalým! ”
“Neden olmasýn” dedi Mehmet Hoca gülerek;
“Çok da güzel okudum, makamýný bilerek! ”
Tam da imsak vaktinde bizim imam uyandý;
Teybe güzelce koydu, ezan kayýtlý bandý!
Oðlu Küçük Ömer’i çaðýrarak yanýna,
O sýrada baþladý, bant sabah ezanýna!
Oðlunu tembihledi; anlattý ince ince,
“Þu düðmeye basarsýn, ezan sona erince”
Banttan yayýn sürerken, imam bey taharette
Ezan bitmek üzere, iþ uzar tuvalette!
Ýmamýn oðlu Ömer, henüz üç- beþ yaþýnda,
Üstelik de uyumuþ, çocuk teybin baþýnda!
Ezan kaydý bitince, “Küçük Ceylan” çalmaya;
Minareden arabesk, baþlar korku salmaya!
Durumu anlar imam, lakin hemen varamaz,
Olan olmuþ bir kere, çaba iþe yaramaz!
Sürer müzik yayýný, üç dakika boyunca,
Köylü camiye koþar bu sesleri duyunca…
Kalabalýk gelince, imamýn benzi solar,
O sabah namazýnda saflar mü’minle dolar!
Namaz biter, insanlar ima ile bakýnýr,
Ýmam fazla aldýrmaz, maðrur tavýr takýnýr!
Hemen kýlýfý bulur yaptýðý kabahate,
Hem de yüksek perdeden, yüklenir cemaate;
“Ýþinize gelince, her þeyi bilirsiniz;
Ezan ile gelmez de, þarkýyla gelirsiniz! ”
Halil Gülþen