yalan hayatýn önsözünden çalýnmýþ gibi bakýyordunuz
parlaklýðý seyrelmiþ yüzünüzde
törpülenmiþ acýlarýn can damarý
oluk oluk sitemlere yol alýyordu
bilmem hatýrlar mýsýnýz
bir vakitler sararmýþ güzelliðinizi resmeden bu adamý
/halâ güzel…ve o kadar da soðuk/
tüm öpüþlerin merhametten sayýldýðý günleri dizmiþtiniz
dudak kenarýnýzda biriktikçe içlenmiþ acýya
ruhu titreyen yapraktan ilham almýþ boynunuzda büyüyordu
nedamet duygunuz
bilmem hiç düþündünüz mü
bir vakitler kelimelerinizle biten bu adamý
/affet beni…dediði günü hatýrlýyor mu acaba/
sözünüzden önce gövdeye inerdi boþluðunuz
gözden önce kalbe indiði gibi hayat
dudak kenarýna teyellemiþtiniz her tebessümü
tüttürülen ayrýlýðýn acýsýný savurur gibiydi
suskunuz
bilmem hiç duydunuz mu
bir vakitler sesinizle kaderini deðiþtiren bu adamý
/susardýn,konuþurdum…kelimelerin olmak için/
ederi peþin ödenmiþ kuldunuz
kaderin eþiðinde durdukça
gölgem doðardý kederinize
sarýldýkça hasret kendine
aðlardý kollarýnýz
bilmem þimdi özlüyor musunuz
bir vakitler beklediðini bildiðiniz bu adamý
/en sevdiðim çiçekler…yapraklarýnda kokun var/
kalbimin büyük yüküydü yorgun aþk’ýnýz
düþerken kendi yarattýðýnýz boþluða
boðuluyordu kurgum doðuyordu gerçeðiniz
koynumda ki fermana ölümüne
bin kere daha yazýlarak
bilmem hiç sevdiniz mi
bir vakitler sizi ölümüne seven bu adamý
/bir gün bu mezarda da aðlayacaksýn…bekliyorum/