Girizgâh 1: (Bana)
Bugünlerde “yaylam” diye maziye döner de Kanun;
Beyhudedir aðlayýþýn, firkat varsa serde Kanun!
Hatýralar hayatýna olmamalý perde Kanun;
Düþeceksin bu gidiþle, dermansýz bir derde Kanun!
Temiz hava, sarý yayla, çocukluðun nerde Kanun?
Ara, yiten deðerleri, kaybettiðin yerde Kanun!
Girizgâh 2: (Paþa’ya)
“Paþa” lakabýyla malûm, ol Mustafa Kemal Çerçi,
Nüktedandýr ve þairdir, kuzenim de olur gerçi;
Aðustos ayý gelince, sahil bir cehennem olur;
Külhandan daha ziyade, sivrisinek ve nem olur!
Bizim Paþa Erdemli’de, baðlasanýz da duramaz,
Sýcak hava kuzenimin, bünyesine hiç yaramaz!
Ve yolculuk:
Sivrisinek sürüleri, birer azgýn canavardý!
Bizim Paþa’nýn üstünde, iki kat cibinlik vardý!
Bir taraftan karasinek, bir de dayanýlmaz sýcak,
Yaylaya çýkmamýz lazým, kaþýnmadan kol ve bacak!
Gitmek için “Göktepe”ye, araþtýrdýk saðý solu,
Çantamýzý hazýrladýk, bizi bekler yayla yolu...
“Güzeloluk kavþaðý”nýn kuzeyine yürüyorduk,
Terliyorduk, yanýyorduk, damla damla eriyorduk...
Yola çýktýk, oh nihayet; ben bitkinim, Paþa hasta,
"Yaylaya mý?" diye sordu, otobüsçü Mahmut Usta.
"En son durak “Çukurkuyu”, gidebildiðimiz kadar,
Aman usta dikkatli ol, “Kayacý”da vardýr radar"
“Karyaðdý”dan yukarýya, gidiyorduk nazlý nazlý,
"Ne radarý?" dedi usta; "Kaðný bile bizden hýzlý"
O emektar elli ne ce, yayla yollarýnýn süsü;
“Coðayip”te su kaynattý, Mahmut Bey’in otobüsü!
“Tilki Adam Astýðý”nda, kýrk beþ dakika bekledik,
Hararetli radyatöre, su üstüne su ekledik!
Ve otobüs geri döndü, zira yanmýþ idi conta,
Emektarýn bagajýnda, unutuldu bizim çanta!
Zaten yeter gömleðimiz, çanta mühim deðil Paþa!
Yolu takip ederek biz, ilerledik koþa koþa!
“Kayacý”nýn karþýsýnda, üç beþ koyun yatýyordu;
“Koçaþlar” yol kenarýnda, üzüm filan satýyordu!
Yayan yayan gidiyorduk, zaman ile yarýþarak,
Çam kokusu, ter kokusu, birbirine karýþarak!
“Cýndar Kuyusu” yanýnda, Faký Bey’in traktörü,
Harekete geçmek üzre, yetiþelim, Paþa, yürü!
“Aslanlý”ya kadar gittik; arkasýnda traktörün,
Yayan “Devrent” çekilir mi; rezilliði þimdi görün!
Ayaðým þiþ, baþým duman, "Dinlenelim Paþa, aman!"
Diyecektim, o sýrada, peþimizden yetiþti Man!
Durmayýnca zalim kamyon, tuttuk kasayý koþarak.
Ve nihayet binebildik, arkasýndan yapýþarak...
“Atkalgýdýðý” geride; geçildi “Karga Gediði”.
Mutluluktan deli olduk; palavracýnýn dediði!
Ruhumuzu doldurmuþtu, þiir ötesi derinlik,
Yüzümüze dokununca, “Avgadý”daki serinlik!
Sevincimiz yarým kaldý, kamyon döndü yanlýþ yola,
Paþa çalýnca ýslýðý, kaptan çarptý saða sola.
Adrenalin kanýmýzda, biz adeta uçuyorduk,
Kaptan feryat ededursun, durmaksýzýn kaçýyorduk!
“Sorgun yolu”na düþmüþtük, yorgun, bitkin, susuz ve aç,
“Tozlu”, “Söðüt”, “Kevenkýrý”, olmuyordu bize ilaç!
“Toros Köyü”ne gelince, fena duygulandý Paþa;
Hayli yol var gidilecek, þimdilik sevinmek boþa!
Erdemli’den “Çukurkuyu”, iki saat hakikatte;
Biz yarýsýna gelmiþtik, malesef sekiz saatte!
Ertelenen umutlarýn elbette devamý gelir;
“Baþ yayla”ya çýkmayýnca hastaya deva mý gelir?
Paþa, merak etme, yarýn; tükenmesin umutlarýn!
Gölgesinde dinleniriz, ardýçlarýn, bulutlarýn…
“Toros Köyü”ne gelince, bir gece dinlenmek gerek;
Mihman olduk teyzemize, yaptý bize sýkma börek;
Yola çýktýk beklemeden, ufuk kýzýl derinlikte,
Kolay oldu yürümemiz, seher vakti serinlikte..
“Yüksük Taþ”tan yukarýya, “Baltalý” ve “Kemik Kuyu”,
“Köpenkavak” geçilince, “Gezeren”de içtik suyu!
“Karamýk”lar üzüm dolu, çýðlýk çýðlýðaydý kuþlar
Bir aþarsak “Göktepe”yi, asýl yayla burda baþlar!
“Metenis’in Gediði”den, heyecanla çýkarken biz,
Karþýmýzdan çýkageldi, “Rus” motorlu “Cerrah Aziz”!
Yüzümüzde, sevinç seli, aþkla eser poyraz yeli,
Bizi aldý pikabýyla, “Tatar Mustafa’nýn Veli”..
Buram buram kokuyordu, adaçayý, kekik, yavþan:
Kaçýþýrken saða sola, kýnalý keklikle tavþan..
Havasý ve insanlarý, tabiat desen enfesti;
“Rüstem Aða” bizim için, öðle vakti kuzu kesti!
Ateþ yaktýk in önüne, üç beþ tane kütük çattýk;
Kütükler köze dönünce, üstüne pirzola attýk..
“Çukurkuyu”, “Çukurkuyu”, dünyada emsalsiz suyu;
Su neyse de, unutamam "Suluc’in"deki uykuyu!
KANUN