"Sana bir masal anlatayım Sonunu beğenmezsen yırt at ismimi
kimliksiz kalayım
Razıyım..."
Gidersen
attığın her adımda bir melek kanadını keser
Bestesiz bir güftenin damarlarında kalırsın
Yollar serçe parmağından kırılır
ki harekesiz kalır sonra ayetler
çıkamazsın
Sen
aşka uzaktır ve ölmez mi sanırsın gölgeleri ?
Şeddeli yalnızlıklar uğrar da med zamanları
kara kalem çalışma olur zoraki nefesleri
Anlamazsın
Ezberlemeden bizi şehir köşe başlarında
böyle devrik cümlelerle gitmek illegal
Açılsın Kızıldeniz’in kolları tekrar
kesme işaretiyle bitmesin bu masal
ki tüm şiirlerimin dudaklarında
ruj izlerin var
Kal !
En azından
bahar gamzelerinden düşene kadar...
Kalırsan boynumun kenarında
Kimsenin bilmediği i mgeler fısıldayacağım
sen gözlerimden derlerken gün batımlarını
Dudaklarımda dönülmez yemindir saklayacağım
teninin kokusunu çekerken içime
dilinden dökülen çırılçıplak laflarını
Birazdan karanlık peçesini indirince
güneş saçlarını tarayacak
Sen el vermezsen
yıldızları
kim benimle toplayacak ?
Kal !
En azından
Hayyam dörtlüğünü bitirene kadar...
Sükun dalgaları kucakladığınca
denizde balıkta kalmayacak
Sen eteğini serpmezsen
kim balıkçı/l/ların karnını doyuracak ?
Kal !
En azından
Loralei küsüp gidene kadar...
Semanın rengi sonbahara çalınca
kuğular metalik tonda ağlayacak
Sen ninni söylemezsen
sütü kesilen yağmurları
kim dizinde uyutacak ?
Kal !
En azından
Çaykovski bestesini bitirene kadar...
Bir gün gideceksen
Ben kalmayı öğrenmeden
gitme
ve
silinmez bir nokta koymadan göğsüme...
Özgür SARAÇ/Râzı
05/01/2010Denizli