k/adýnýn yazgýsý
doðumla baþlar
hangi insan gözyaþlarýnýn içinden ýslanmadan geçebilir ki usta
hangi insan mahþere kadar tabutunda Azrail’le seviþebilir
doyumsuzca
gecede kuþ sektiren bir aðacýn dalýydýn sen
denizlerde öyküsünü unutmuþ bir vapurun sýyrýklarýný sývazlýyordu ellerin
gün batýmlarýna þapkaný çýkarýr akþamý beklerdin
sancýlý sabahlara uykulardan uyanýrdý gözlerin
bir sigara külünü düþürürdü dantelli yataklarýna
içine iþlerdi yokluðumun duman altlarý
avuçlarýmýn içinden sýyrýlýp çýkardý göðüslerin
bir mum ýþýðýna teslim olurdu bedenin
sonra
seni seviyorum’larýn katiliydi düþlerin
yürek sessiz kalýrdý bu gidiþlere
ardýndan aðýtlar yakardý
yakardý kundaðýný bir çocuk ýsýnmak isterken
kendini unutur o çocuða aðlardý gözlerin
ne kadar örterse örtsün gece yýldýzlarýn üstünü
çýplaklýklarýný kapatamaz hiçbir perde
sen de çekil
durma ayrýlýklarýn önünde
Nesimi’yle ayný býçaðýn ýþýltýsý
kazýyacaksa derimi bedenimden
çoktan hazýrým ben cellat
korkmuyorum ölümden dedi bir adam
adam senden arda kalan kýzýl bir akþam
hayatý yeni iklimlerin kucaðýna attý zaman
bir düþ burkulmasýydý soluðu kesen seviþmelerin
yarým kalmýþ bir gülüþ gibi ardýndan
aðýt yakarak geçerdi yaðmurlarýn altýndan ezgilerin
þimdi bütün palyaçolar bir bir yaksýnlar kostümlerini
sahte zamanlara giydirilmiþ birer oyuncak gibi
aðlattýlar bizi
üzerine konan kuþun sevincini
daldan iyi kim bilebilir ki
seninle ayný güneþe gözyaþlarýmý sermekten
öyle mutluyum / öyle mutluyum ki
gözlerin tetikliyorsa
içimde upuzun bir merminin sýcaklýðýný
korkmam
ölüme sen diye açarým baðrýmý
ay ýþýðý gölgeler biriktiriyormuþ diyor birileri
yalanlara yazýyor kendilerini kargalar
bir çýðlýða yükleyip sevinçlerini
geceye sadaka olarak veriyor
birileri tabut yapýyorlar kestiðin aðaçlardan
birleri sürdüðün topraða mezarýný kazýyor
k/azýyorlar usta
siyahýn en koyu hali saklarken saçlarýnda seher yelini
kýrýlan kadehlerin sarhoþluðundan yorgun dönerdi ayaklarýn
kendini gün doðumlarýna hapsetmiþ beklerdi bir kadýn
dudaklarýn bir gülü hangi renge boyadýðýný ben görürdüm
görürdüm kýrýlan bir aynanýn karþýsýnda
kaç bin eþit parçaya bölünürdün
ben böylesi zamanlarda en az bin kez ölürdüm
göçebe günlerin izini sürüyordu hayat
çarýk ve postallarýn izlerini çoktan silmiþti porsuklar
kurtlar kuzularýn içindeki sessizliði doyurmuþtu
kaðnýlarýn yerini at arabalarýna býrakmýþtý adamlar
gurbet yüzlü acý anýlar biriktirirdi eteklerinde analar
Pir’dir
Sultan
Abdal’dýr
bu unutulmaz bir devrandýr
vurun benim de boynumu
bu can ustaya kurbandýr
Cehennemi daha ne kadar koynunda saklarsýn
s/aklarsýn usta ?
þafaklar sökerken sök yüreðinin demirlerini
bir yaralý dile tövbesini unuttur dudaklarýnda
biraz da sen delir
delir usta…
Ýsa Ýnan
gecenin yorgunluðunda yoktunuz
yirmi iki aralýk iki bin dokuz