Gözyaþlarýna kertilen bir ömrün sehpasýnda
Umudu boðan hüsranlarla
Acil çýkýþ kapýsýnda öldüm ilk yüreðimi
Münadi bir avukatlýkla savundum
Hiç gerek yokken kanýmý
Türküm dedikçe inlettim
Zulmün baþ paresine koyarak dudaðýmý
Fermanlý sukutlara eðerek baþýmý
Bir fidaný daha söktüm hayattan
Ömrünün en yeþil dalýný kýrarak
Kaç yýl daðlarýn meskeni olduysa ölmek hevesi
Daha kaç yýl olacaksa ey halkým
Kürt ya da Türk olmayý ben istemiþim gibi
Ben istermiþim gibi ölmeyi öldürmeyi
Bir kirli tezgahýn üzerinde dokundu kaným
Hiç bir öfkeyle gerilerek
Gövdemin içinden geçirip kalbimi
Aklýmýn urganlarýný çözüp çözüp
Bir gaileden bir gaileye
Öldükçe öldüm kendimin iyiliðini
Yoksulluðun ve biçareliðin kadavrasý
Sefilliðimi alýp baþýma
En yoðun sevmelerime bile aldýrmadan
Kardeþlerimden kurtarmak için vataný
En ön safta ölmekle payelendim
Þimdi bir ibretlik öykünün kulpuyla
Bir gerçeðin rahmetini giyinerek
Katýksýz ve geriye bakmaksýzýn
Koyu ve kati bir tövbenin etine bürünüyorum
Eskiyen pörsüyen ahdimden vazgeçiyorum
Artýk mevalisi deðilim hiçbir uygarlýðýn
Hizasýnda durmak istediðim mutluluklarla
Sadece inancýmý içiyorum
Sevmenin en uç boyutundan harekelenerek
Türk Kürt demeden ey halkým
Yeni bir yarýn olsun diye bu mutluluk kastým
Daha anlamlý ve faydalý ölmelerde aksýn diye kaným
Dünümün kahrýný terk ediyorum
Ýnancýmýn parmaklarýyla doku(n)duðum
Sesimi bir ezan gibi haykýrýyorum