Bizim Analarımız
gecekondu semtin dumansız bacalı
tek odalı evlerinin siyah gözlü kadınları
kükürt kokulu sarhoş yokuşlara yazılan yazgısını
ayazda küf kokan yastığına yapıştırırdı
tutam tutam ellerinden dökülürdü acıların saçları
etrafı çevrili destancıların içli sesi duyulurdu
Domuz Deresi’nden sokaklara yayılan
gecenin üstünden ağıtları ağıt yakar
gözleri gibi siyah yazgılı bizim analarımız
hayat değil soğuk ısırığı öperdi dudaklarını
borazancısıydı yoksulluğun
saçaklarda çoğalan buzlar
ulufe dağıtan parmak uçlarında
kekremsi bir akide şekeriydi rüyaları bezeyen
anne yazmasına sarılan toz şekerdi
bebelerin emzikleri
ve onlar için yedi kör iğneden
yedi siyah iplik geçirirdi
sahici yağmurların ardından bizim analarımız
çernobilden geriye kalan
şizofren bi çiçek açardı bahçelerde radyosyana inat
yapraklarını dökene kadar yıldızlarla meşk ederdi
ama çatlaktı damarları
çürüktü tenleri geceler kadar keder yazan
mürekkebin tadı kadar karanlığa sürgündü bizim analarımız
tümörlü bir ciğerle nefes almak
ölü bi denizde kulaç atmak zor olsa da
gecenin nefesiyle maviyi soluyandı bizim analarımız…
21.09.2009
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.