Yavru Kurbağanın Evi..
Son kýraðý olduðunda
küçük yavru kurbaðanýn
bir çiy tanesi vücudundan süzülerek indi
siyahýmsý biraz da yeþile çalan
kuyruklu bedenini okþayarak..
Sazlýklarýn çevrelediði
o küçük su birikintisi
okyanus kadar geniþti
yarý yeþilimsi
ýslak dünyalarýnda..
Balýklardan dostlar edindiler önceleri
onlara bakýp
belki kendilerini öyle zannettiler
düþünemediler
balýk olmadýklarýný
çünkü henüz çok küçüktüler..
Hepsinin gözleri yuvarlaktý önceleri
ama patlak deðildiler
zamanla uzun siyah kuyruklarý kýsaldý
gittikçe tombullaþtýlar
yarý patlak gözlerle
birbirlerine dostça bakýþtýlar...
Deðiþim baþlamýþtý hepsinde
renklerinde
sýçrayarak yüzmelerinde
çýlgýn sevinçlerinde
kocaman yapraktan sahnelerinde
düþleri ýslak olan gecelerinde
Seyrederek mehtabý
sabaha dek süren türkülerinde..
Mutluydular
Ama çok mutluydular
su onlar için hayattý
doyumsuz bir oyun
tarifsiz bir tattý..
Ve bir gün sona erdi bu güzel oyun..
Günün süzülen ilk ýþýklarýný hissettiklerinde
geç fark ettiler hayatýn bittiðini..
Umutsuzca son kez çevirdiler gözlerini
çelik kollu bir canavar döktü üzerlerine
onlarca ton topraðý
Göremediler yaprak evlerinin yýkýlýþýný
fýrsat bulamadýlar aðlamaya .
Artýk geride ne sazlýk kalmýþtý
ne gecenin tarifsiz oyunlarý
ne sabaha dek süren ötüþmeler
ne kurbaðalar
ne arkadaþlarý balýklarý..
Çok sonralarý topraklar arasýndan
Sýzarak yükseldi yukarýya
Güneþte bir ruh gibi parlayan
Bir kaç damla su..
Ve birkaç yaprak..
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.