öncesiz ve sonrasýz
mavi fonda duran maziye bakmak
iþte bu þehir
beni böyle biliyor…
tenin çaðrýsý ritmini bulmuþ
nefesin kör saplý býçaðý dilinde
adam baþý kurulmuþ tuzaklara yalýn ayak koþuyordu
tüm argolarýn kutsal kasede yýkandýðý gerçeðini unutarak
…macera peþinde
belli ki bu gece kalbinde biri ölecek
ya da belki doðuracak köþe baþýnda
ýkýndýðý yalanlarýný
geceden sakýndýðý güzelliði ile… pera
ilk ben gördüm onu
tanrýdan bile çok daha önce
sýfatsýz bir tamlama peþinde nefes nefese
salya sümük hiçliðin çelmesinden korkmadan
…ama aðlayarak
kaldýrýmlarý boyuyordu dudaklarýyla
acaba kaç kere iðdiþ edilmiþti düþünceleri
adet günlerinden kalma sancýnýn
dayanýlmaz hafifliði içindeyken… pera
dün onu vaftiz eden
pür telaþ sokaðýndaki parfümü ucuz
gururu çok pahalý rüzgarý ardýna alarak
ne de güzel uçuruyordu yarýnlarý
…sanýrsýn ki masum
iki yakadan soyunan ay ýþýðýnýn utancýný örterken
iki yakasýndan aþk damlayanlarý emziriyordu boðazýyla
kýsacýk bir hayat için
iki film birden sinemasýnda… pera
emin ve hoþnut bir beden i mgesi surlarý
düþeþ gelen zarla açýlan bacak arasý
ne soyunukluk
ne de bir mahcubiyet
…anlasana aþk’a davet
uykusu yarým kalmýþ bir intihar havasýndan sýzan ýþýk
alýp satýlan düþler resmine yansýrken
tutkuya dönüþen bakma sevdasýnýn
görünmeyen gücüyle çaðýrýyordu sevgiliyi… pera