garson, bana önce temiz bir kaðýt ver, üzerini doldurabilmek için de yeterince vakit ve biraz sarhoþluk, yanýnda unutkanlýk olsun getirebilirsen eðer sevdiðimin sesini de getir sonra uzaklaþ ve git
/sen þarap içersin, ama ben raký söyledim bu gece, yoksun diye/
sesini beklerken, ilk satýra seni çok seviyorum diye yazmak geçti içimden hani vakit bulamayýp söyleyemediðim, gözlerine bakmaktan, seviþmekten oysa toprak ve hamur kokulu ellerini koklarken, sararak avuçlarýmýn içine taze açmýþ çiçek ve fýrýndan yeni çýkmýþ ekmek gibi yüreðimden taþýyordun seni nasýl sevdiðimi sana anlatamýyordum ama içimden yelesi saçýna benzer kýsrak gibi akýyordun.
/sesin gelinceye kadar bunlar yeter, merak etme yedim bir þeyler/
ve sonra bir yel olup uzun koþularda, saçlarýný savurarak deniz kenarlarýnda çocuksu hayaller çizebilmek ýssýz ada hasreti gibi, iki palmiyenin arasýnda saklasan da cismini gölgelere, uzak vapurlarýn dümen suyunda sadece ikimiz isimsiz filikalar gibi kimsesiz, attýðýmýz her kulaçta nasýl uzaklaþýyoruz bilsen bir kýran var orta yerde anlayamadýðýmýz ama ya benim umutlarým bozuyor ya da sen söyleyebilsen.
/bembeyaz mý olmuþum, biraz üþüdüm ve ay vuruyor yüzüme ondandýr/
iþte ne oluyorsa düþlerin uykuya daldýðý gecede, bu çakýl taþlarýndan oluyor her biri ayaklarýmdan beynime doðru, tarifsiz ve ölümcül sancýlar olup akýyor tufanýn dalgalarý altýnda nefessiz ve yer yarýklarý içinde çaresiz kalmýþ gibi ölümün attýðý imzayý izliyorum, tahliye iþlemi baþlarken bütün kayýtlarýmdan çaðýrsam gelmez güneþin doðduðu yönden ama arkada kalan gözlerimin haberi yok ki nasýl kapanacaðýndan.
/çok yoruldum, uykum gelmedi ama, nedense bir uyuþukluk var üstümde/
sonrasý bütün karanlýklarýn þimdiki zaman hali, seninle kalýyor yýldýzlarým ama alýn yazýmýn deðiþmezliði gibi, yanýmdan hiç ayrýlmýyor korkularým bir kýr çiçeðinin yaðmurlarýnýn kuruduðu saatlerdir boynunun büküldüðü yani canýmýn içi ilk gün baharlarýna kýþ düþer ve don vurur ya tomurcuklarý her þeyden uzak ýsýnmaya çalýþýyorum ama önlenemiyor iþte her kürekte içimin biraz daha buz tutmasý.
/ben kalkýp gitsem canýmýn içi, korkmazsýn deðil mi tek baþýna yürümekten/
*** Gecenin sonu.
Ellerinin saçýmda dolaþtýðýný hissediyor ve gözlerimi açýyorum, gözlerini görüyorum, gülümsüyorsun. Ben de gülümsüyorum. Masamýzýn üstünde sadece beyaz bir kaðýt var, baþka hiçbir þey yok. Soruyorum bakýþlarýmla. Garson temizledi az önce diyorsun. Hesap…, ben ödedim tamam diyorsun. Haydi kalkalým o zaman. Ama dur bir dakika… Cebimden sabit kalemimi çýkarýyorum ve masadaki beyaz kaðýdýn üzerine ‘seni çok seviyorum canýmýn içi’ diye yazýyorum. Özenle katlýyor ve sana veriyorum. Alýp göðsüne bastýrýyorsun. Kalkýyoruz, koluma giriyorsun… Hava bugünkü gibi. Ayakkabýlarýmýzý çýkarýp elimize alýyor ve ‘baþýný omzuma en güzel yaslayan kadýnla’ beraber adýmlarýmýzý birbirimize uydurmaya ve yol üstüne serpiþtirilmiþ çakýl taþlarýna basmamaya çalýþarak yürüyoruz……..
** ** **
* Bu gecenin öncesi.
Merdivenlerden nasýl indiðimi bilmiyorum. Kendimi caddeye zor attým. Durup derin-derin nefes almaya çalýþtým, beceremedim,… Göðsüm cývatalarý pas tutmuþ bir cenderenin pençesi altýnda ezildikçe eziliyor gibiydi. Sýrtýmý duvara dayamasam o an oraya yýkýlacaktým.
Caddenin kalabalýðý iþ çýkýþý giysileri içinde daha da artmýþ, geniþ vitrinler ise bir ýþýk selinin renkli girdabýnda boðulmaya doðru çýlgýn çizgiler gibi akmaya baþlamýþtý. Adým adým ilerleyen bakýmlý araba trafiði bu ýþýklardan beðendiklerini, cilalý kaportalarýna ödünç alýyorlardý, birkaç metre ilerde býrakmak üzere.
Baþýmý yukarý kaldýrdým. Birbirlerine omuz vermiþ gibi dururlarken içlerinin fesat duygularýný ayaklarýndaki daha þýk ve daha pahalý ayakkabýlar gibi ileri uzatan koket görünümlü binalara baktým. Ýçimdeki sýkýntýyý býrakacak bir pencere bulamadým. Oysa senin için en sevdiðin çiçeklerden küçük bir buket yaptýrýp, gülerek gelecek ve kapýný öyle çalacaktým.
Bunca zamanýn dost, güvenilir ve sürekli umut aþýlayan yüzü, bundan sonrasýna elinden bir þey gelmeyen bir kara haber olarak, takvim yapraðýndan koparacaðým gün bile býrakmayan ulak gibi tepeden týrnaða bir kara cümleye dönüþüvermiþti. Duymadým bile ardýmdan ‘Sen sýký adamsýn, açýk denizlerin bile bir sýnýrýnýn olduðunu bilmeden rotaný maviliklere çevirmeyecek kadar.’ diye seslendiðini. Bütün týbbi cihazlarýnýn ve ecza kokularýnýn arasýnda býraktým ve sildim attým sesini. Merdivenlerden nasýl indiðimi bilmiyorum.
Þimdi o kýr lokantasýnýn en köþe masasýndayým. Seninle daha önce bir gün mutlaka gidelim dediðimiz ve belki de bir gün bir kaçamak olup geldiðimiz ya da bundan sonra asla gelemeyeceðimiz. Aðaçlarý yapraksýz, dallarý budanmýþ ve hatta kökünden acýmasýz kurutulmuþ yeþilsizliði ile o kýr lokantasýndayým kimsesiz. Garson yaklaþýyor sessizce ve soruyor ne istediðimi.
- ‘bana önce temiz bir kaðýt ver’ diyorum…
Cevat Çeþtepe
Gecenin öncesi de, gece ve gecenin sonu da geniþ zaman. Düþ her zaman.
Sosyal Medyada Paylaşın:
uzungemici Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.