Yýllarca ýþýk saçan adanmýþ bir mum gibi Damla damla eriyip vakit gelince bitmek Bahar yeline binip kanlý bir akþam vakti Yýldýzlarýn yüzdüðü okyanuslara gitmek
O esrarlý ülkeden bilmem dönüþ var mýdýr ? Ama hiç gitmedim ki bunu nerden bileyim ? Yüzümdeki çizgi ne, saçýmdaki kar mýdýr ? Bu yüz benim yüzüm mü, Allah ’ým bu ben miyim ?
Aynalar hey aynalar bu ne biçim þaka bu ? Böyle heyecanlara gelemem bilirsiniz Unuttunuz mu nedir kýrkýmda olduðumu Ben gibi bir gariple niçin eðlenirsiniz ?
Bunca sene deðiþen meðer ayna deðilmiþ Kader ordan oraya nasýl savurmuþ beni ? Ruhum daha doðmadan aþka mahkûm edilmiþ O ümîd o bekleyiþ yakmýþ kavurmuþ beni
Ýnsafsýz senelerin tatlý vaadlerine Ta gönülden inanmak ah ne saf aldanýþ o Bir gün hazan telâþý girince bahçelere Geçmiþin hasretiyle ne yürekten yanýþ o
Harap gönlüm Tanrý ’dan bir davet bekler gibi Her akþam ve her sabah kulaklarým sestedir Biter ansýzýn ömür ne demeli bilmem ki Hayat terennümü güç ilâhî bir bestedir
Ah, kimse bilmeyecek sabah sabah ölen kim ? Kim bu sessiz sedasýz aðýr ve vâkur giden ? "Kalp" diyecek þüphesiz raporlarýnda hekim Ve kimse sormayacak aslýný cenazeden
Derler ki yüce sýrrý fen bilmez akýl almaz Oysa basit bir denklem: kefen, sükût, artý su Þükür ancak o zaman hiç bir þeyciðim kalmaz Ne yoksulluk, ne servet, ne de ölmek korkusu
(Kadýköy / Ýstanbul - Ocak 1975)
Zekâi BUDAK
Sosyal Medyada Paylaşın:
Zekâi Budak Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.