Elimde kazma kürek, antika arýyordum.
En yakýn ören yeri nerede diye sordum..
Ýki üç hafta geçti, býraktým sözü sazý,
Ankara ortasýnda yapýlmalýydý kazý..
Gece geldim alana, elimde el feneri,
Ýyice tespit ettim kazacaðýmýz yeri.
Hititler ve Frigler yaþamýþtý burada;
Altýn filan bulursak, erecektik murada..
Belli olmaz belki de, üç beþ heykel buluruz,
Bu gece kader güler, biz de zengin oluruz..
Umutlarý baðlayýp kazmalarýn sapýna;
Zenginlik; bekle bizi, geliyoruz kapýna!
Zira, elimizdeki, harita kesin idi;
Dikkatli olmalýydýk, "polis gelmesin"idi.
Besmeleyle baþladýk kazmalarý vurmaya;
Hayaller kuruyorduk, köþe olmuþtuk güya!
Ýki arþýn kazýnca rastladýk bir tabuta;
Ceseti sarmýþlardý, yapraða, kuru ota..
Tabutun üzerinde "Bu Yeþil" yazýyordu;
Ben yoruldum, arkadaþ durmadan kazýyordu...
Biraz daha deþince, bir tahta kasa bulduk;
Çok saðlam çakýlmýþtý, açana dek yorulduk.
Kýrk küsür el bombasý, içi barutla dolma,
En az yüz kalaþnikof, Roma devrinden kalma!
Al sana lav silahý, Bizanslýlar kullanmýþ;
Bu el bombalarý da, Selçuklulardan kalmýþ!
Fünyeler Friglerden, mermiler Hititlerden;
Koca bir cephanelik çýkmýþtý ümitlerden!
Hüzünle kapatarak deþtiðimiz o yeri;
Tekrar hayale gömdük, altýn ve heykelleri...