Peygamberimiz (s.a.v) zamanýnda,
Müminler vardý hep etrafýnda...
Salabe de onlardandý.
Peygamberimizin hemen ardýnda,
Ön saflarda yerini alýr,
Namaz kýlardý.
Mescidin kuþu gibi,
Devamlý gelenlerdendi...
Beþ vakit namazýný kaçýrmazdý.
Bir gün, bir istekte bulundu:
’-Ya Resulullah (s.a.v) bir þey isteyeceðim,
’-Bilmem ki nasýl diyeceðim...’
Diye çekinerek söylendi.
Peygamber (s.a.v) :
’-Söyle hayýr mýdýr? ’
’-Yoksa bir derdin mi vardýr, Salabe...’ dedi.
Salabe:
’- Ya Resulullah (s.a.v) ben de,
’ Zengin olmak, mal ve mülk sahibi olmak...
’-Ýstiyorum..ama bir türlü olmuyor! ’
’-Yoksullara da yardým ederim...’ dedi.
Yüce Peygamber (s.a.v) gülümseyerek:
’-Salabe, benim de fazla bir malým yok...’
’-Ama bir ihtiyacým da yok! ’
’-Fazla malý ne yapacaksýn? ’ dedi.
Salabe’ nin aklý ve fikri zenginlikteydi.
Zengin olmak, sürülerle koyun sahibi olmak...
Uçsuz bucaksýz çiftlik sahibi olmak istiyordu.
Salabe, kendisi yalvarýyor yakarýyor,
Bir türlü zenginlik bulamýyordu.
Bu yüzden, Peygamberimize (s.a.v) ýsrar ediyor:
’-Ya Resulullah (s.a.v) bana bir dua et...’
’ Allah bana zenginlik versin! ’ diyordu.
Üst üste, yüce Peygamber’e (s.a.v) israr edince,
Peygamber de (s.a.v) dua ediyordu.
Nihayet, bir gün bu dua kabul gördü.
Yüce Allah, Salabe’ye zenginlik verdi...
Salabe ’nin üç beþ koyunu çoðalýverdi.
Sürüler sürüler doldu taþtý.
Salabe, bir çiftlik aldý.
Çoban yetiþtiremiyordu...
Salabe, çobanýn yanýna takýldý.
Sabah erkenden gecelere kadar,
Sürülerle meþguldu...
Peygamber (s.a.v) artýk Salabe’yi göremiyordu.
Etrafýndakilere soruyordu:
’-Salabe hasta mýdýr, gören var mý? ’ diyordu.
Salabe önce beþ vakit namazý terk etmiþti.
’-Koyunlarý kurt kapar,’
’-Sürümün baþýnda olmalýyým...’ diyordu.
Bütün bunlarý yüce Peygamber’e (s.a.v) anlattýlar.
Peygamber (s.a.v) üzgün üzgün:
’-Ah! Salabe ah...sürüyü kurttan kurtarmýþ ama...’
’-Ne yazýk ki yüreðini çoktan,
’- Çoktan kurda kaptýrmýþ...’ diyordu.
Bu ibret tablosunu bütün müminler,
Acýyarak seyrediyordu...
’- Yazýk oldu Salabe’ye...’
’- Dünya malýna taptý...’ diyorlardý.
Salabe, uçsuz bucaksýz çiftlikte
Sürülerle meþguldu.
Öylesine çoðalmýþlardý ki,
At sýrtýnda ancak kovalýyordu...
Salabe, ara sýra cuma günleri
Geldiði camiiyi tamamen terk etti.
Salabe’nin vakti yoktu.
Salabe’nin malý mülkü istediði gibi,
Hatta istediðinden de çoktu...
Peygamber (s.a.v) soruyordu:
’-Salabe hasta mý? ’
’-Salabe’yi gören var mý? ...’
Müminler:
’- Yok,Salabe hasta deðildir...’
’- Salabe çiftlikte malýnýn baþýnda...’
Diyorlardý.
Peygamber (s.a.v) üzgün üzgün içinden:
’-Ah! Salabe, keþke istemeseydi...’
’- Dinlemedi beni...yazýk, çok yazýk etti.’
Diyordu.
Zekat toplama zamaný idi...
Herkes malýna göre seve seve,
Hatta en iyisini, en gencini
Kendi eliyle sürüden ayýrýp veriyordu.
Toplayan görevliler:
’- Yok en iyisi olmasýn...’
’-En genci olmasý da gerekmez...’
’- Sakat olmasýn, hasta olmasýn yeter! ’
Dediði halde,
Müminler seve seve,
’- Resulullah’a (s.a.v) canýmýz feda...’
’-Alýn en iyisini götürün! ’ dediler.
Sýra Salabe’nin çiftliðine gelmiþti.
Salabe’ye durumu anlattýlar:
’- Resullulah (s.a.v) ’ýn emridir...’
’-Malýyýn zekatýný alacaðýz! ’ dediler.
Salabe:
’-Bunu Peygamber (s.a.v) mi istedi...’
’-Siz biraz baþka yerleri dolaþýn...’
’- Bana sonra uðrayýn! ’
’-Ben hele bir düþüneyim...’ dedi.
Zekat toplayanlar, oradan ayrýldýlar.
Sonra tekrar geldiler...
’-Evet, Salabe sýra sende...’ dediler.
Salabe, çok sýkýntýda:
’-Þimdi bu zekatý ne yapacak Peygamber (s.a.v) ? ’
Diye mýrýldandý.
Sahabiler tekrar açýklayýp:
’- Bu zekatý zenginden alýp,’
’-Yoksullara yardým edeceðiz! ’ dediler.
Salabe, öfkelenerek:
’- Benim malým nasýl alýnýr? ’
’- Ben bunca emek sarf ederek,’
’-Baþkasýna ben nasýl veririm...’
’-Yoksa Peygamber (s.a.v) ,’
’-Haraç mý istiyor benden? ...’ deyince,
Müminler sinirlendi:
’-Sana gelene kadar,’
’-Senden önce herkes,’
’-Seve seve verdiler...’
’Seni aðzýndan çýkaný,’
’-Duymuyor mu kulaðýn? ’ dediler.
Ve oradan çarçabuk ayrýldýlar.
Topladýklarý hayvan sürüsü ile döndüler...
Peygamberimiz (s.a.v) daha bir þey duymadan:
’- Yazýk oldu...Salabe’ye’ diye söylendiler.
Çünkü, bir ayet gelmiþti.
Tevbe süresi 75. Ayet:
’- Eðer Allah bize verirse,’
’- Elbetteki zekatýný daðýtacaðýz...’
Ve ardýndan 77. Ayet:
’-Verdikleri söze ters düþtüklerinden,’
’-Kýyamete kadar,’
’-Kalplerinde bu ikiyüzlülükle beklesinler...’
Yüce Allah’ýn emri buydu.
Peygamberimiz (s.a.v) okumuþtu...
Bütün müminler suskundu.
Medine’de suskunluk vardý.
Bu Ayetlerin muhatabý belliydi...
Salabe verdiði sözü çok çabuk unuttu..
’-Benim alýn terim,’
’-Neden fakire vereyim? ’ diyordu.
Gelenlere vermemiþti.
Üstelik yüce Peygamber’e (s.a.v) dil uzatmýþtý.
Birden, içini kavurucu bir sýcak bastý.
Sürüden ayýrdýðý koyunlarla,
Geldi yüce Peygamber’imizin huzuruna:
Peygamber (s.a.v.) Salabe’ye:
’- Senin malýný alamayýz! ’
’-Senin hakkýnda Ayet indi...’
’-Senin malýný, artýk versen de alamayýz! ’ dedi.
Sonra ekledi:
’-Zekat ancak müslümanlardan alýnýr.’
’-Kalbinden nifak saçanlarýn malý alýnmaz...’
Bütün müminler, duymuþtu.
Salabe, donup kalmýþtý.
Daha sonraki yýllarda,
Salabe kendini affettirmek için,
Hz.Ebubekir’e (s.a.v.) , ve Hz. Ömer’e (s.a.v.) de geldi...
Ama onlar da kabul etmediler...
’-Senin malýný artýk alamayýz! ...’ dediler.
Son olarak Hz.Osman’a (s.a.v) koþtu,
O da ayný þeyi söylediler:
’-Senin malýný artýk alamayýz! ..’
Salabe azap içinde idi...
Salabe sýkýntýdan çatlýyordu.
Bir türlü zekatýný veremiyordu.
Salabe borçlu öldü...
Varlýk ve zenginlik içinde iken,
Salabe yüce Allah’a borçlu öldü...
Salabe dilden dile,
Anlatýldý nesilden nesile...
Yüce Allah,
Hiç kimseyi böylesine,
Salabe gibi...
Dilden dile düþürmesin!
Gözü doymayan insanlara,
Zenginliði de vermesin!
Ama nafile...
Etrafta dolu Salabe,
Yoksullar inleyip dururken:
’-Ne olur, bak þu hale be? ...’
Az çok verenler biraz oluyor,
Eskiden olduðu gibi...
Yoksulu ancak yoksul koruyor!
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.