Hazanda Simav
Var mýdýr âlemde hiç, bu yangýnýn bir dengi,
Ölüm solur bu mevsim, yeþil-sarý ahengi…
Hangi toprakla yaprak, nerde böyle barýþýk?
Hüzün tüter gönüller, her yer karmakarýþýk…
Ölüm tadýnda veda, su gelmeze akýnca,
Akrep elinde ova, Hisar’dan bir bakýnca.
Güneþ soluk, ay mahcup; börtü böcek saklandý,
Güz yangýný gönülde, bayramlar yasaklandý
Sularý çekilmiþ göl, yýldýzlarla dertleþir.
Hava kederli her gün, biraz daha sertleþir
Zaman elde kývranýr, güller gönülsüz açar,
Sýkýlýr bu hayattan, güneþ vakitsiz kaçar..
Daðýn baþý dumanlý, küsmüþ vefasýz þehre,
Nicedir bekleriz de, su vermez bizim nehre…
Hazan renkli ayvalar, dalda nazla salýnýr
Ölüm kokan yapraklar, düþer, aðlar, alýnýr…
Bitkin bulut alçalmýþ, su bile yorgun akar,
Bitmiþ bahçede neþe, her yer yalnýzlýk kokar…
Minarelerde selâ, gözlerde sýcacýk nem
Ellerde birer mendil, ayrýlýk kokar bu dem
Anladýk ki sonunda, çabuk bitermiþ ömür,
Nerde kuþlar bayramý, nerde mangal, kül, kömür?
Hüzün içerim daim, sönmez içimin hârý
Ýþte böyle Yunusi, Simav’ýn son bahârý
Ekim 2008
Yunus Çetkin
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.