Modern yüzyýlýmýzda Orta Çað karanlýðýný yaþýyoruz, Elektronik Zeka’mýzla insan olduðumuza þaþýyoruz.
Almýþ eline biri kavalý, sürüyor bilinmez bir yere çocuklarý(*) köyü farelerden kurtardýðýndan vede söz verilen mükafatý alamadýðýndan?
Analar, babalar -ve bizler, yani okuyanlar- karþý çýkmýyorlar buna, ne kavala nede kavalcýya.
Bir topal çocuk sadece, -yani özürlü olan siz ve biz- birde geride kalan ana ve babalar kör-saðýr-dilsiz.
Ama bir Yolcu var Han‘da, gideceðini benim kadar biliyor;
„Kapýldým gidiyorum bahtýmýn rüzgârýna. Ey ufuklar diyorum, yolculuk var yarýna. Ayrýlýk görünmüþken yâr tutmuyor elimden. Misafirim bugün ben, gurbet akþamlarýna.“
Þarkýsýný söylüyor.
(BAHT; Farsçadan dilimize geçmiþ olan bu kelimenin Ýki karþýt anlamý vardýr; 1) Gelecekteki olaylarý kaçýnýlmaz bir biçimde belirleyen ilahî iradenin insan ve toplum için çizdiði yaþayýþ biçimi, Alýnyazýsý, kader, talih. 2) Þans. (Türk Dil Kurumu Sözlüðünden).
(*) FARELÝ KÖYÜN KAVALCISI; Ortaçað‘da Almanya‘nýn Hamel Kasabasýnda geçtiði anlatýlan efsanesidir. (**) Giden bir yolcuya yazýlmýþ olan EY YOLCU! þiir dizelerinin; Sayýn Necmettin Halil Doðan’a ait DUR YOLCU(=asýl adý BÝR YOLCUYA) olan þiiri ile uzaktan-yakýndan hiçbir akrabalýðý yoktur. Güncel olmasý nedeniyle yinede okumanýzý öneririm.
Sosyal Medyada Paylaşın:
Oğuz Can Hayali Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.