Merhaba Baba
Merhaba baba! Duyuyor musun sesimi,
Kara bulutlar sardý dört bir yanýmý,
Beni bir sanal þehrin neon ýþýklarýyla
Öylesine yalnýz býraktýlar ki!
Düþünsene, kalabalýk bir odadayým þimdi,
Ekranlar önümde, sesler yankýlanýyor.
Birileri güya bana dokunuyor,
Ama yapamýyorum, hissedemiyorum...
Avatarlar dans eden neonlarýn altýnda,
Ben de sahte bir gülümsemeyle.
Bunlar gerçek mi, Bilmiyorum artýk,
Herkesin parmak uçlarýnda bir hayalet...
Kendi kendime soruyorum:
Bu kalabalýk mý, yoksa koca bir yalnýzlýk mý?
Beni izleyen gözler mi var,
Yoksa yalnýzca seçilenler mi?
Bir mesaj geliyor, üç nokta...
"Merhaba, nasýlsýn?" diye soruyorum bir robot.
Cevap veriliyor, ama kime?
Kendi yankýma mý, yoksa bir boþluða mý?
Merhaba baba, aradýðýmýz dünyayý anladýnýz mý?
Sonsuz bir baðlantý, ancak sýfýr temas.
Ruhumun parçacýklarý çözülüyor piksel piksel,
Bir kara deliðin çekiminde kayboluyorum...
Doðanýn Kollarýnda
Merhaba baba! Bir de bak burada,
Burada baþka bir diyar, sessiz ve yalansýz.
Toprak kokusu, kuþ cývýltýsý var burada,
Ekran yok, yalnýzca sonsuz bir gökyüzü...
Sabahlarý güneþle uyanýyorum,
Akþamlarý yýldýzlarla uyuyorum.
Bazen bir aðaç gövdesine zarar veriyorum,
Dünya dönerken sakinleþiyorum onun ritminde...
Komþum bir sincaptýr, selamlaþýrýz,
Bir de daðýn eteðindeki göl var dostum,
Orada konuþurum kendimle,
Sözlerim suya düþtü, yankýsýný dinlerim...
Kalabalýk mý diyorsun?
Bütün evren burada,
Bir sürü ordusu, rüzgarýn þarkýsý,
Hepsi birlikte bana ait...
Merhaba baba! Senin þehrin gibi deðil bu yerler,
Burada zaman yavaþ akar, ama gerçek.
Kimse seni beðenmez, ama herkes seni kabul eder,
Bir yapraðýn rüzgarda salýnýmý kadar sade...
Bir gün sanal þehirdeki biri,
Çýkýp gelir bu doðal diyara.
"Merhaba baba!" der, "Burada ne buluyorsun?"
Cevap verdim gülümseyerek:
"Sana huzur buldum desem inanýyor musun?
Küresel bilgisayarlarýn aralarýnda deðil,
Güneþin sýcak kollarýnda beni buldum.
Sen de bir denesen, belki anlarsýn beni."
O ise hafifçe güler yüzlü, dalgacý bir tavýrla,
"Sen hala eski kafalýsýn", der,
"Dünya artýk burada, bu ekranlarýn içinde."
Ama anlamsýzlýklar gökyüzüne karýþýr hemen.
Ben susmam, devam ederim:
"Merhaba baba! Biliyor musun,
Sadece yaþamak için bir ekran mý gerek?
Bir aðacýn gölgesi yetersiz mi yoksa?
Belki senin bilgisayarýn sanaldýr,
Ama benim yalnýzlýðým gerçektir.
Ve gerçek yalnýzlýk,
Bazen en güzel dostluktur."
O ise bir süre düþünür,
Bakýþlarý gökyüzüne kayar.
Sanki yýldýzlaþmýþ gibi,
Bir anýnýn durmasý ve sükuneti gibi...
Sonra tekrar bana,
"Belki haklýsýn" der usulca,
"Belki bu yerde bulamadýðýmý,
Senin bu doðanda bulurum..."
Ýki Dünya Tek Yürek
Merhaba baba! Ýki dünya birleþir bir anda,
Bir aðacýn gövdesine otururuz yana yana.
O, telefonunu býrakýrsa,
Ben sessizliðimi bozarým birkaç sözle:
"Sanal bir þehirde,
Kendi yankýsýný bulmak kolaydýr.
Ama burada, doðanýn sesleri,
Gerçek yansýmalar yaratýr ruhunda."
Ve güleriz birlikte, bir kelebek geçer,
Kollarýma onu alýr,
"Ýþte bu", ancak,
"Gerçek bir baðlantýdýr, Merhaba baba...
Sanal dünya, doðal dünyaya karýþýr,
Sýnýrlar silinir, insanlar konuþur.
Ve o an, hem kalabalýk hem yalnýz yaþayabiliriz,
Ama bu sefer, yalnýzlýk bile güzeldir...
Merhaba baba!
Bu bir çaðrýdýr,
Hem sanal hem doðal olana:
"Bir an dur ve dinle,
Gerçek dünya tam önünde!"
Erol Kekeç/13.09.2024/Sancaktepe/ÝST
Sosyal Medyada Paylaşın:
TİLHABEŞLİ FİLOZOF Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.