beyaz çul
içi oyulmuþ anlaklara sarýlmýþ
gün görmesin bu musalla kaçkýnlarý
diye kalbim fýsýldamýþ
yutaðýnda geçmesinde sakýncalý lokmalardan
her biri
dilinde ahirin vebali
oyluðunda
zahirin gölgesi ...
bir dudak payý
dem diyor
bir avuç bademci
kiri parmak aralarýndan sýzýyor tuzun
kapýlarýn ardýna sýralanýyor sesi güneþ görmemiþ çýðlýklar.
susturuyor gece
zebaninin isterik arzularýný
cehennem altlýðý ateþinde...
gün’ süslemisler teni soðumamýþ
kadavralardan
leþ kokusu sinmiþ mevkilerden bakýyorlar
içlerinde çürümüþ insandan,
her bir cana ....
beyaz çulcular
kara çuvallar dolusu haysiyetsizlik döküyorlar ortalýða
kederin ayaklarý gitmiyor bir türlü
gölgesini satanlarýn arka sokaklarýna ....
derim ki ;
uçun kuþlar*, gidin, göçün baþka ellere
bize kalan
ölü yarýnlarýn içine kaçan boþ bir gürültüdür sadece...