ne kadardý adým
ve kaç harf kalýnlýðý vardý kutsal kitabýnda
ellerimde doðan acýlarýn
göz kapaklarýnda saklý yaþým küfrediyordu
ne vakit tanrý yedi dilini
iffetsel söylemlerin cuma vaazlarýnda
tekbir sesiyle yankýlanýyordun
ahh sen ne zalimsin
ki
dua diyorsun
/aþk demiyorsun/
yýrtýlýyordu göðüs kafesin
içinden çýkacak her hece
yalnýzlýða mahkum bu gece
uzaklara bakma
yangýn yerin aydýnlatýyor karanlýðýmý
vedalar kývýlcýmý saçýlmýþ
birinden kaçsan
diðeri yakacak
bana bakma
içimden geçen hüzün savruluyor
ahh sen ne zalimsin
ki
hüzün diyorsun
/aþk demiyorsun/
bir þeylere üþenmenin sabrý gibiydin
henüz daha aþýk olmamýþ
ve aþk sana aðlamamýþ
yola çýkmýþ telaþlý bir sözdün
sözün geçtiði mor salkýmlý kalbim
rüzgarýnla sarýlýyordu damarlarýna
ekim sessizliði devralmýþtý eylül’ü
bir de benden kalan enkazý
çok sürmedi morluðu suskunun
acý ile gelen sebebim
sebepsiz elveda diline küstü
ahh sen ne zalimsin
ki
elveda diyorsun
/aþk demiyorsun/
bütün demediklerini
çengelli iðne ile birleþtiriyorum
dediðim yerden kurtulmasýn diye
dudaklarým
kendi çizdiði kederi koyulaþtýrmýþ
teninde ölü bulut rengi daðýlmýþ
bir kez öpsem
hayat bilgisi kitaplarýnda
gökkuþaðý tanýmý yeniden yazýlacak
ahh sen ne zalimsin
ki
öp diyorsun
/aþk demiyorsun/