İçdeniz
sen
donuk ifaden
burada yokmuþ tavrýn
bir bahçeden geçiyoruz
uzun boylu birçok aðacýn gölgesi vuruyor bize
uzanýp üzülüyorum meyvesiz aðaçlara
Islak çimlerin umursamaz tavrý da cabasý
ev göründü seviniyorum
sen betonarme serinliðinde sakin elini öne uzatýp
geç diyorsun
ben her þeyden geçip doðmayan çocuklar görüyorum avluda
toz toprak ve ellerinde emzik
uzun kirpikli iri gözlü karanlýk renginde
bölündükçe bölünüyor sayýlar
geçilmesi gereken bütün koridorlar
çýkýlmasý gereken bütün merdivenler
geçerken tökezliyorum
eskimiþ ayak izleri yapýþýyor gözlerime
rengi deðiþiyor yüzümün
penceresinde satýlýktýr yazan bu ev
hafif bir rutubet kokusu
bütün alameti farikasý denizden gelen esinti ile birlikte orada
odanýn orta yerinde geçmiþe yolculuk
geçmiþ gerçekten geçmiþ miydi
insan umuyor, güzel þeyler olacak
geçmeyen yaralarýmýzý
geçmeyen ümitlerimizi
geçmeyen sevgimizi
geçmeyen kusurlarýmýzý
sonra satýp ikinci elciye
burada bu odanýn ortasýnda
evin hüzün kokan havasýna biraz elem katývermek
duvarlara ve tavana yapýþan insan sesleri
teker teker susuyor
uzunca bir bir nefes çekip tütün kokusu
biz... bir duraksama
biz hiç kötü alýþkanlýk edinmedik birbirimizi öldürmekten baþka
dedim duyulmadý
sonra bu dar sokaðý
saða dönüp gene caddeye koþuyoruz
karþýda deniz alabildiðini ince bir sýzý
bende görünenin aksine her þey yerli yerine dönmüþ dingin
sade yorgun akþamlar
metronun köprüden geçiþi
tiz vapur sesleri martý çýðlýðý
üstünü örtüyor öfkenin kýrýlmýþlýðýn
þimdi kim duyar sesimi söylesene Ýstanbul
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.