Denizdibi’nin en kodamaný,(*) ince-narin-uzun bacaklý, kafasý büyük beyni küçük, ön iki kýskacý en kuvvetli ve kocaman, bedeni muazzam zýhlarla örtülü, bölük-pörçük olan omurgasýz bir ÝSTAKOZ’a yengeç aþýk olmuþ ve onunla evlenmek istemiþ. Ýstakoz da “Olur!” cevabýný vermiþ, ama bir þartý varmýþ bu beraberliðin; “yan-yan vede zik-zak yürümiyeceksin!”
Ne yapsýn yengeç -oda omurgasýz- sevda bu, ölüm ile çilemi çekecek; “Olur!” demiþ rýzasýz. Bu büyük ve iktiþamlý, kuvvetli ve kibirli hayvaný sevdiðinden, -mi neden?- yan-yan gideceðine baþlamýþ burnu-dikine yürümeye.
Takada-tukada’larla günler mutlu geçiyormuþ, ama ne olduysa-olmuþ; baþlamýþ yengeç yine yan-yan yürümeye; “Aman yengeç kardeþ ne oldu hani burnun-dikine gidecektin?” “Boþver be ahbap, bir aþk uðruna ömür boyu, sarhoþmu yürüyecektim?” olmuþ cevap.