Çok çok zaman önceydi, ben altý yaþýndaydým.
Sene doksan dokuzdu, oyun telaþýndaydým.
Hayal meyal aklýma geliyor o zamanlar,
Sanki bir dað baþýndan yükseliyor dumanlar.
Bir duvara bakarken boþluða daldý gözüm,
Parmaðým dudaðýmda, donuktu çirkin yüzüm.
Bilmem geçmiþ günlerden, neler olacak payým?
Düþünün bir çocuðum ve þimdi tam ordayým:
“Abdullah amca vardý, ben evinin önünde,
Yine oyun oynardým sýcak bir yaz gününde.
Ýþim gücüm oyundu, her þeyden habersizdim,
Bir neþeli çocuktum; dertsizdim, kedersizdim.
Yorulmayý bilmezdim saða sola koþarken,
Abdullah amca geldi ve dedi ki gülerken:
‘’Nahil, haberin var mý? Eviniz neþe doldu,
Haydi koþ git eve bak! Yine kardeþin oldu”.
Eve doðru koþarken sevinçle uçuyordum,
Kapý önüne geldim orda birazcýk durdum.
Ýtekledim kapýyý sakince araladým,
Sonra içeri girdim yürüdüm adým adým.
Evimizin içinde duymuþtum bebek sesi,
Ben dahil gelen bu ses, sevindirdi herkesi.
Annemin kucaðýnda kardeþim duruyordu,
Helal temiz sütünü, o ilk kez emiyordu.
Yaklaþmýþtým anneme, onu göreyim diye,
Ellerimi yüzüne biraz süreyim diye.
Evimize gelmiþti köyde komþu kadýnlar,
Sen çocuða dokunma! Bana demiþti onlar.
Herkes dua etmiþti güzel olsun muradý!
Ben sonradan öðrendim; “Tanju” olacak adý.”
…
O zamandan aklýmda, yalnýzca kalan bunlar,
Þimdi ise zihnimde, o günler gamla çýnlar.
Uykusuz gözlerimden akarken ýlýk yaþým,
Göðsümün üzerine düþüyor aðýr baþým.
Sanki kafa tasýmda karýncalar yürüyor,
Sanki beynim küflenip, dirhem dirhem çürüyor.
Bilmem ki bu þiirde nedir bendeki gaye?
Sizlere anlatayým geçmiþten bir hikâye:
“Günler aylar geçerken, artýk yýllar dolmuþtu,
Tanju ise büyümüþ, on üçünü bulmuþtu.
Abi kardeþ birlikte yaylaya gidecektik,
Çobanlýk yapacaktýk; hayvanlar güdecektik.
Bir sabah erken kalkýp köyden çýkmýþtýk yola,
Yolumuz çok uzundu, arada verdik mola.
Bizim ile birlikte; Ferhat ve Kadir vardý,
Kadir sohbet ettikçe, bizi neþe sarardý.
Saat üçe doðruydu, yaylamýza varmýþtýk,
Keyfimiz yerindeydi bir de tütün sarmýþtýk.
Komþu köyden Ýmdat’ta o yýl çýkýp gelmiþti,
Çok önceden tanýrdým, bizi kardeþ bilmiþti.
Bizde ilk kez yayla, o yýllarda çýkmýþtýk,
Ýlk gün yaðmur yaðmýþtý, gider gitmez býkmýþtýk.
Sabah oldu, gün doðdu, hava güzel açýldý,
Çiçeklerin kokusu dört bir yana saçýldý.
Çadýrýmýz kurulmuþ, yerimiz de pek hoþtu,
Bizim yaylalarýmýz yýllardýr böyle boþtu.
Tanju ile birlikte tam üç ay kalacaktýk,
Üç ay sonunda ise çok para alacaktýk.
Mevziler tepesine çýkýp seyran eylerdik,
Bazen þiir okurduk, bazen türkü söylerdik.
Bir gün nasýl olduysa, Tanju etmiþti hata,
Biraz sinirlenerek, küfür etti Ýmdat’a.
Bende bunu duyunca, ona kýzýp, sövmüþtüm,
“Ellerim kýrýlsaydý” onu o gün dövmüþtüm.
Onu dövdüðüm için epeyce aðlamýþtý,
Yemekte yememiþti, bu beni daðlamýþtý.
Yataðýna geçmiþti, sað yanýna dönmüþtü,
Ben kalbini kýrmýþtým, o da bana küsmüþtü.
Ýçten içe piþmandým, baya sýkkýndý caným,
Asla rahat deðildi, sýzlayan þu vicdaným.
Sabah erkenden kalkýp bana dedi ki: “Abi,
Kalk gel kahvaltýný yap!” Hiçbir þey yokmuþ gibi.
Asla gurur yapmadý, Tanju çok mert biriydi,
O gün bana küfretse, hem haklý hem yeriydi...
…
Aradan yýllar geçti, geldi yirmi yaþýna,
Bakmaya doyamazdým, onun kara kaþýna.
Hayatýn baharýnda, dünya onu çok yordu,
Bir sabah erken kalktý; o gün kendini vurdu.
Al kanlara belenip, yýkýlýp düþtü yere,
Son nefesi verirken çýrpýnmýþ bir kaç kere.
Yýkýldý baþýmýza, mutlu mesut yuvamýz,
O gün yetim kalmýþtý bizim ýssýz yaylamýz.
Þimdi ise kardeþim, kara yerde yatýyor,
Her aklýma geldikçe, cana hançer batýyor.
Ne desem bilmiyorum, buymuþ alýn yazýsý,
Asla dinmek bilmiyor, içimdeki sýzýsý.
En son içime koydu, sönmek bilmeyen koru,
Kayboldu bütün neþem, kaçtý ömrün huzuru.
Ara sýra aklýma, mahsun hali geliyor,
Beni içten kemirip, ciðerimi deliyor.
Mezarýndan bir avuç, toprak aldým sakladým,
Avuç içime koydum; gizli gizli kokladým.
Hep içimde duruyor bütün gamý, merâðý
Bir gün olur ölürsem: dostlarým o topraðý.
Gidip, alýp getirin! Beni koyun yerime,
Tanju’nun topraðýný, atýnýz üzerime...
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.