Ne bir telaþ, ne dünyevî hýrstan iz
Ne tövbesiz bir âným var çok þükür
Hakk dedikçe aþkla yanan bir geniz
Hayy olana imâným var çok þükür
Haz alsa da yüreðinden dýþlayan
Huzur bulur gönlümüzde kýþlayan...
Ýlk hitabý ’Ýkra!" ile baþlayan
Mü’mine þan Furkân’ým var, çok þükür
Çaðlar aþýp asýrlarýn sýrtýnda
Otað kurdum Yunuslarýn yurdunda
Kasveti pek her zifirin ardýnda
Söken þafak ve tan’ým var çok þükür
Ben Hilâlim! Yazan beni anlatýr
Nice destan, ozan beni anlatýr;
Ayasofya’m, ezan beni anlatýr
Anayurdum, vataným var çok þükür
Poyraz olsa, fýrtýnalar çýksa ne
Dert semadan oluk oluk aksa ne
Dost bildiðim bir kenardan baksa ne
Sýðýnacak limaným var çok þükür
Gösteriþten sakýnsa da ar beni
Hayy dedikçe ifþa eder har beni
Zorlasa da gam daðýnda kar beni
Her yarama dermaným var çok þükür
Can denilen pamuk ipin ucunda
Kimse bilmez ecel ayýn kaçýnda
Þu üç günlük gezegenin içinde
Ne sarayým, ne haným var çok þükür
Amelimin çoðu günah, suç ama;
Kâr namýna arta kalan hiç, ama;
Vakt-i grup; keþke için geç ama;
Tövbe için zamaným var çok þükür
Güz ayýnda öz arayan arýyým
Hedefimden hayli uzak, geriyim
Lakin, ne gam; El Emîn’in eriyim
Yardýmýna gümaným var çok þükür
Rýzký veren Malik-ül mülk; kul muhtaç!
Sofrasýna diz kýranlar kalmaz aç
Ga/nimettir mü’min için her Mi’râç
Rahmeti bol Rahmân’ým var çok þükür
Yâ ilâhî; kerem eyle, nazâr et
Ne tez dinsin ne son bulsun bu rahmet...
Cân özümde muhabbet-i Muhammet
Gönlüme yâr mihmaným var çok þükür
Mecit Aktürk