yüzünün ayazýnda keder toplayan annemin
dirseklerine kadar topladýðý
çiçekli entarisinin
eteklerinde yaþamaya çalýþýrdým baharý
aðýr kar havasýný soluyan köyün ovalarýnda
geç ulaþtýðým sarýlmalara hasret kesen ince bileklerimde
her nedense pehlivan kuvvetini alýrdým
ta o zamandan bu düþüncesi zýt zamana
kýymete binen selamlar dolaþýrdý toprak damlarýn metreyi geçik buz sarkýtlarýndan
sessiz harf devrimi sanýrdým ahþap mavi boyalý üç pencereli odanýn
hiç bilmediðim sinema perdesinde görünür gibi
baktýðým köy okulunun saç çatýsýndan
sonra evler büyürdü tek katlýyken
hiç tanýklýk etmediðim gökdelenler misali
içimden göçen ses sadakatli haylazlýklarýmý sergilerdim
kireç badanalý tek göze köþkvari hanemizde
aðýr aðýr yanan teneke sobadaki kerme dediðimiz
koyun tezeðinin isli sýcaklýðý ýsýtýrdý cýlýz bedenimi
dýþarda benden büyük elleri üþümüþ çocuklarýn okuldan dönüþlerini izlerdim
buz tutmuþ camlarýn flu tarafýndan
aðzýnýn yerini sigara aðýzlýðý ile bulan adamlar geçerdi sonra evimizin önünden
kimi köyün bakkalýndan kese kaðýtlarý içinde portakal
kimisi kuru yemiþ götürürdü
akþamýn býçak gibi esen rüzgarýn sürüklemesinden
bazen tiftik eldiven, kalpak ve dizlerine kadar çekilmiþ çorap ve ayaklarýnda
cýzlavit ayakkabýlý yaþlý adamlar giderdi köyün camisine
dayanak bildiði bastonun karlara derinlemesine girmesinin verdiði cesaret haliyle
aðýr aðýr basardý akþam, puslu bir soluk inerdi
uzaklardan görünen kente doðru uzanan yolun üstüne
annem elinde babamýn benzinli muhtar çakmaðýyla
yakardý gaz lambasýný
derin bir efkar çökerdi el dokumasý kilimlere
maðrur bir çýðlýk gibi
geceye dair,
yarýna umut düþünceler
adeta görünmez bir rafta kuytulanýrdý
Yeniden
-n u r e t t i n ÖNDER