belki bin
belki iki bin yýllýktý bilemedim
göz göze geldik göz yuvasý toprakla dolu kafayla
baþý dik
istikamet doðuydu
belli ki uyumuþtu binlerce yýl kiremit çatýlý mezarda
dinli mi dinsiz mi
hýrlý hýrsýz mý
kadýn mý erkek mi gibisinden bir yýðýn soru
-soruyu doðuruyordu ha bire
çocuk da olabilir dedim içimden
zira kafa tasý tas tamam
portakal büyüklüðünde
belki bin
belki iki bin yýl sonra ilk kez
doðan güneþi gördü
belki de doðuþtan kör
-düðümü çözdü
bir yandan korkuyorum çarpýlýrým diye ölüden
bir yaným korkma diyor ne gelirse diriden
çapayý vurduðum gibi tasý kalýyor geride
kafa bir yana gidiyor
çene bölünmüþ ikiye
..