Halil İbrahim!
bir inþaat kalfasý vardý bizim orda
çanakçýnýn ötesinde, günbatýsýnda þehrin.
anadan doðma iþçiydi tepeden týrnaða
sigortasý yoktu ama tiryakiliði vardý
büyük izmaritleri hiç kaçýrmazdý, uyanýktý
eðilip alýr, tabakasýna koyardý ve tüttürürdü ikide bir
küfrederek iþçilere ve sendikalarýna
derken hava döndü de
yüzde atmýþ zam geldi çimentonun torbasýna
demire yüzde seksen
ve
umudun silindiði, aç tavuk düþlerinin bittiði yerde
onur’a yüzde milyon kere zam.
geçen gün millet bahçesinin çay ocaðýnda gördüm onu
oturmuþ, uzaklara bakýyordu derin derin
yanaþtým böyle boþ oturmazdý
o bu inþaat mevsiminde, sordum:
“nasýlsýn kral?”
suçlu bir çocuk gibi irkilerek baktý yüzüme boynu bükük
bir þey ýsmarlayamadý bana
anladým, allahýn kuruþu yoktu cebinde, meteliksizdi
sonra, çay söyledim ona, içtik güle aðlaya
ve özür diler gibi dudaklarý titreyerek:
“hocam siz haklýsýnýz galiba!” diye mýrýldandý
ve toprak tava gelmiþti týrnaklarýmýn ucunda yalýnayak
yeni bir gün kanýyordu uzak ufuklarda
o dev aynasýnda diriliþin
yeni bir gün
bar bar baðýrýp haykýrarak:
“hoþ geldin halil ibrahim!”
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.