“Savaþ görmedim,(*)
yaþadým yalnýzca sinemada, televizyonda.
Ne balýk tuttum, ne kuþ vurdum, nede insan.
Namluya kurþun sürdüm,
attým ama;
" DAN, DAN, DAN!"
Jandarma Eri olarak Yozgat’ta 69 yýlýnda.
Hapse girmedim,
-böyleymiþ kader-
yattým ama kitaplarda gencecik insanlarla
þiir ve romanlarla beraber
Ölümü çok yaþadým, dostlarý uðurlarken,
bir kere de karþýlaþtým,
kayýkçý küreðinin ucunda.
Ýt’i tam yakaladým-yakalayacaktým,
baðýrdý sahilden birden
gözleri kanlý, eli silahlý biri;
"Batýrýrým balýkçý seni, alma enbÝ’yi kayýðýna!"
Çekti küreði Karadeniz‘in dost elleri,
giderek uzaklaþtý uy, soru dolu Gözleri.
"Olurmu,
tuzlu suda þiþmiþ sýçan gibi böyle Boðaz’da boðulunurmu,
bu güzel Dünya’ya hiç Doyum olur mu?"
diye sordu bana;
‚Suda þiþmiþ postal ayakkabýlar,
içi kalýn yün astarlý ’Beton gibi aðýr’ çaðla yeþili Parka.
Utanarak onlardan yüzerek çýktým karaya,
denizde güldü halime balýklar.
Ýyi futbol oynadým, çalým attým hep sahada;
Yenilgi ve Zafer’in ne olduðunu oynayan bilir,
kazanan-kaybeden Toto‘da
yada televizyon vetürübünde öven-söven deðil!
Evet;
Ne savaþý yaþadým, ne insan öldürdüm, nede Ezrail’e yenildim,
öldüm ama bilerek
1914-17 Birinci Dünya Savaþýn’da;
Çamurlu Hardal Gazý’ný solurken ciiðerlerim,
eriyordu gözlerim.
Mükafat olarak sömürüldüm,
aferinle parçalayýp-paylaþtý beni Dünya!
Milyonlarca daha ölümü gördüm
Ýkinci Dünya Savaþý‘nda;
"Hitler Gazý" ile duþlandým Musevi Ýmha Kamplarý‘nda,
Sibirya‘ya tutsak sürüldüm, yarým-Asýr-Boyu süründüm.
Bir kere daha beni öldürdüler,
yurdumdan kovdular,
koydular Filistin Toplama Kamplarý’na,
Yüksek-Beton-Duvarlarý sýnýr olarak ördüler,
yýkýldýktan sonra Berlin’dekiler.“
…
Ne Atam’ý yaþadým, canlý,(**)
ne Gandi’yi-nede Che Guevera’yý.
Dalai Lama’yý bile
paylaþtým karýmýn mutlu gözbebekleride,
o görmüþ G ü n e þ i n - G ü l ü m s e m e s i n i .
Nazým ile birlikte yatmýþýz yan-yan Bursa’da,
birbirimizden habersiz ayrý-baþka yýllarda,
yani
ayný havayý solumuþuz hani;
O mahpusda, ben lisede yatýlý.
- K u þ b a k ý þ ý -
Yýlmaz Güney‘in dost ve sýcak eliyle
Boðaziçi Ünüversites‘inde kucaklaþtým kardeþim sayesinde.
Konuþtuk mutlu, sustuk,
bir filmi gösteriliyordu beyaz perdede.
yan-yana oturduk beraber;
Saðým-solum o, hanýmý ve annem,
önüm-arkam genç beyinler,
H e r - y ö n ü m - G ü n e y "
hey!"