Hoþ hayâlim vardý dünden; imdi benden pek ýrak
Gençligimden haz umarken bitti yazlar; hâle bak!
Sol yaným pus, yollarým buz, az ötem en son durak
’Kar seperken gonca açmaz, beklemek boþ’ der hüzün
Elde mendil, dilde feryat, gözde yaþ ister hüzün
Hoþ gülüþler bir rüyaymýþ, pembe düþler bir masal
Hem; yalanmýþ Leyla-Mecnun, aþka dâir her misal
Dalgalardan bîhaberdim, tan doðârken battý sal
’Derde iþmardýr akan yaþ, benle paylaþ!’ der hüzün
Elde mendil, dilde feryat, gözde yaþ ister hüzün
Hoþtu gönlüm bir zamanlar, bîhaberken gâyeden
Pay alýrdým her hevesten, dünyevî her pâyeden
Bir buruk tat kaldý heyhât harcanan sermâyeden
Döndü devran, dindi alkýþ, ’böyledir kýþ!’ der hüzün
Elde mendil, dilde feryat, gözde yaþ ister hüzün
Kim bilir kaç âh tükettim bir yudumluk haz için
Ar ederdim hep kaderden, sormadým hiç gam niçin
Bunca hýrsým beyhudeymiþ; akledin, ibret biçin!
’Bir emânettir Rahim’den, can denen kuþ!’ der hüzün
Elde mendil, dilde feryat, gözde yaþ ister hüzün
Gönderilmiþken ezelden hamd’i elzem kurs ile
Bir serâbýn bahcesinden geçti gölgem hýrs ile
Azdý aðrým, soldu benzim, aldýgým son ders ile
Vakti gelmiþ, saklamak zor; nefse ’kalleþ’ der hüzün
Elde mendil, dilde feryat, gözde yaþ ister hüzün
Buldu bahtým -vermeden can- iflah olmaz üzgünü
Derde dûçâr oldugum gün bir de baktým naz günü
Gelmesin artýk hayýrsýz, beklemem infaz günü
’Bende meskûn sadrý vîran, aðrýyan baþ’ der hüzün
Elde mendil, dilde feryat, gözde yaþ ister hüzün
Fâ’ilâtün / fâ’ilâtün / fâ’ilâtün / fâ’ilün
_ . _ _ / _ . _ _ / _ . _ _ / _ . _
Mecit AKTÜRK