Eðer Allah
insanlarý zulümleri sebebiyle
hemen cezalandýrsaydý,
yerin üzerinde kýpýrdayan hiçbir canlý varlýk býrakmaz
hepsini yok ederdi;
fakat onlarý belli bir süreye kadar ertelemektedir.
Süreleri dolduðu zaman artýk onu
ne bir an geciktirebilirler,
ne de bir an öne alabilirler. (1)
Ýþte bunlar
Allah’ýn lânetlediði kimselerdir.
Allah kime lânet ederse,
artýk onun için
hiçbir yardýmcý bulamazsýn. (2)
Allah o þeytana lânet etmiþti.
O da bunun üzerine þöyle demiþti:
“Yemin olsun ki
senin kullarýndan bana uyup
neticede bana ait olacak
bir pay edineceðim.” (3)
Rasûlüm!
Kullarýma þunu haber ver:
Elbette ben,
evet ben
çok baðýþlayýcýyým
ve çok merhamet edenim. (4)
Þüphesiz Allah,
kendisine þirk koþulmasýný baðýþlamaz.
Ama dilediði kimselerin
bunun dýþýndaki günahlarýný baðýþlar.
Artýk kim
Allah’a þirk koþarsa,
doðru yoldan çok uzak
bir sapýklýða düþmüþ olur. (5)
O iyilik yapanlar ki,
ufak tefek kusurlar dýþýnda
büyük günahlardan
ve yine büyük günah olan
çirkin ve hayâsýz iþlerden sakýnýrlar.
Þüphesiz
Rabbinin baðýþlamasý çok geniþtir.
Sizi topraktan yarattýðý zamanki hâlinizi de,
annelerinizin karýnlarýnda
cenin olarak bulunuþunuzu da
en iyi bilen O’dur.
Þu halde
nefislerinizi temize çýkarmayýn,
kendinizi hatasýz görmeyin.
Çünkü O,
kimin Rabbine derin bir saygý duyup
günahlardan titizlikle kaçýndýðýný da
çok iyi bilir. (6)
Onlarý savaþta
siz kendi kuvvetinizle öldürmediniz;
onlarý Allah öldürdü.
Rasûlüm!
Düþmana bir avuç toprak attýðýn zaman da
sen atmadýn; Allah attý.
Allah,
mü’minleri böylece
neticesi güzel bitecek
bir imtihana tâbi tuttu.
Þüphesiz ki Allah,
hakkiyle iþiten, kemâliyle bilendir. (7)
Hatýrlayýn ki,
bir zamanlar siz yeryüzünde
zayýf ve hor görülen azýnlýk bir gruptunuz;
insanlarýn sizi
her an yakalayývermesinden korkuyordunuz da
Allah size
sýðýnacaðýnýz bir yurt nasip etti,
sizi bizzat yardýmýyla destekleyip güçlendirdi
ve sizi temiz ve hoþ rýzýklarla rýzýklandýrdý.
Umulur ki þükredersiniz. (8)
Doðrusu biz,
senden önceki toplumlara da
kendi içlerinden peygamberler gönderdik.
Onlar da ümmetlerine apaçýk deliller getirdiler.
Fakat neticede bunlara inanmayýp
günah ve isyâna dalan suçlularýn cezasýný verdik.
Çünkü mü’minlere yardým etmek,
her zaman yerine getirmeyi üzerimize aldýðýmýz
kesin bir sözdür.(9)
Hâsýlý O size,
kendisinden istediðiniz her þeyi verdi.
Öyle ki,
eðer Allah’ýn nimetlerini
tek tek saymaya kalksanýz,
imkâný yok,
onlarý toplu halde bile sayamazsýnýz.
Gerçekten insan çok zâlimdir,
çok nankördür. (10)
Allah’ýn verdiði nimetleri
tek tek saymak isteseniz,
imkâný yok,
onlarý toplu halde bile sayamazsýnýz.
Fakat Allah, çok baðýþlayýcýdýr,
engin merhamet sahibidir. (11)
Rabbin gerçekten çok baðýþlayýcýdýr,
engin merhamet sahibidir.
Eðer kazandýklarý günahlar yüzünden
insanlarý hemen cezalandýracak olsaydý,
hiç beklemez
onlara azabý derhal gönderiverirdi.
Fakat onlar için
azabýn geleceði belirli bir vakit vardýr ki
o vakit geldiðinde,
ondan kaçýp sýðýnacak
hiçbir yer bulamazlar. (12)
Arþý taþýyan
ve onun etrafýnda bulunan melekler,
Rablerini överek tesbih eder,
O’na inanýr
ve mü’minlerin baðýþlanmalarý için
þöyle dua ederler:
“Rabbimiz!
Senin ilmin ve rahmetin her þeyi kuþatmýþtýr.
O halde tevbe edip sana yönelen
ve senin yoluna uyanlarý baðýþla
ve onlarý kýzgýn alevli cehennem azabýndan koru!”(13)
“Bize dünyada da âhirette de
iyi ve güzel olaný takdir buyur.
Þüphesiz biz sana yöneldik,
senin yolunu tuttuk.
” Allah þöyle buyurdu:
“Azabým var,
onu kimi dilersem
onun baþýna dolarým.
Rahmetim ise her þeyi kuþatmýþtýr.
Fakat rahmetimi
özellikle bana karþý gelmekten sakýnanlara,
zekâtý verenlere
ve âyetlerimize iman edenlere
nasip edeceðim.” (14)
“Evlatlarým!
Haydi gidin!
Yûsuf ve kardeþini arayýp bulmaya çalýþýn.
Sakýn
Allah’ýn rahmetinden ümit kesmeyin.
Çünkü kâfirlerden baþkasý
Allah’ýn rahmetinden ümit kesmez” dedi. (16)
De ki:
“Ey günah iþleyerek
kendilerine yazýk eden kullarým!
Allah’ýn rahmetinden ümîdinizi kesmeyin!
Çünkü Allah,
bütün günahlarý baðýþlar.
Þüphesiz O,
çok baðýþlayýcýdýr,
engin merhamet sahibidir.” (17)
Ey iman edenler!
Sizden kim dîninden dönerse,
Allah onlarýn yerine yakýnda
öyle bir nesil getirecek ki
Allah onlarý sever,
onlar da Allah’ý severler.
Mü’minlere karþý alçak gönüllü,
kâfirlere karþý güçlü ve onurludurlar.
Allah yolunda cihâd ederler
ve kendilerine dil uzatan hiçbir kimsenin
kýnamasýndan korkmazlar.
Ýþte bu Allah’ýn öyle bir lutfudur ki,
onu dilediðine verir.
Allah,
lutfu ve rahmeti pek geniþ olan,
her þeyi hakkiyle bilendir. (18)
Sizin dostunuz ancak Allah,
O’nun Peygamberi,
bir de Allah’a tam boyun eðerek
namazý dosdoðru kýlan
ve zekâtý veren mü’minlerdir. (19)
Senden önce
gönderdiðimiz peygamberlerimize de
uyguladýðýmýz kanun budur.
Bizim kanunumuzda
hiçbir deðiþiklik bulamazsýn. (20)
Allah’ýn kendisine helâl kýldýðý bir iþi yapmasýnda
Peygamber’e bir vebâl ve engel yoktur.
Önceden gelip geçen peygamberler hakkýnda da
Allah’ýn takdir ve icraatý
böyle câri olmuþtur.
Allah ne emrederse,
o tam yerinde
ve kesinlikle uygulanmasý gereken
bir takdirdir. (21)
O peygamberler ki,
Allah’ýn gönderdiði vahiyleri
eksiksiz olarak teblið eder,
yalnýzca Allah’tan korkar
ve Allah’tan baþka hiç kimseden korkmazlar.
Hesap görücü olarak Allah yeter.(22)
Çünkü onlar yeryüzünde
büyüklük taslýyor
ve kötülük planlarý tasarlýyorlardý.
Oysa kötülük planlarý,
ancak onu kuranlarýn ayaðýna dolanýr.
Yoksa onlar,
kendilerinden önceki inkârcý toplumlarýn
helâkine sebep olan ilâhî kanunlarýn
kendi üzerlerinde de uygulanmasýný mý bekliyorlar?
Sen Allah’ýn kanununda
hiçbir deðiþiklik bulamazsýn.
Yine sen Allah’ýn kanununda
kesinlikle hiçbir sapma göremezsin!(23)
Allah’ýn öteden beri uygulanan kanunu böyledir.
Allah’ýn kanununda
asla bir deðiþiklik bulamazsýn! (24)
“Allah’ýn va‘di gerçektir
ve kýyâmetin kopacaðýnda
hiçbir þüphe yoktur” dendiði zaman
siz:
“Kýyâmet bizim için hiçbir mâna ifade etmiyor.
Onu ancak bir tahminden ibaret sanýyoruz.
Onun hakkýnda kesin bir inanç
ve bilgiye de sahip deðiliz” diye
karþýlýk vermiþtiniz. (26)
Rasûlüm!
O halde sabret!
Çünkü Allah’ýn va‘di mutlaka gerçekleþecektir.
Günahlarýn için baðýþlanma dile
ve akþam sabah
Rabbini överek tesbih et! (25)
1) Nahl / 61. Ayet 2) Nisâ / 52. Ayet 3) Nisâ / 118. Ayet
4) Hicr / 49. Ayet 5) Nisâ / 116. Ayet 6) Necm / 32. Ayet
7) Enfâl / 17. Ayet 8) Enfâl / 26. Ayet 9) Rûm / 47. Ayet
10) Ýbrahim / 34. Ayet 11) Nahl / 18. Ayet 12) Kehf / 58. Ayet
13) Mü’min / 7. Ayet 14) A’râf / 156. Ayet 15) Mü’min / 7. Ayet
16) Yusuf / 87. Ayet 17) Zümer / 53. Ayet 18) Mâide / 54. Ayet
19) Mâide / 55. Ayet 20) Ýsrâ / 77. Ayet 21) Ahzâb / 38. Ayet
22) Ahzâb / 39. Ayet 23) Fâtýr / 43. Ayet 24) Fetih / 23. Ayet
25) Mü’min / 55. Ayet 26) Câsiye / 32. Ayet