bir anda on bin ateþ yakýldý
göz kamaþtýran bu manzara
mekke’ye aydýnlýk saçtý
müþriklere korku ve dehþet düþtü
aralarýndan göç etmeye mecbur býraktýklarý
kainatýn manevi güneþi peygamber efendimiz
þimdi etrafýnda on bin parlak yýldýzla
yeniden bütün ihtiþamýyla parlýyordu
mekke ufuklarýnda
ruh ve gönülleri ýsýtmak için
mekke’nin üstüne bir baþka haþmetle doðuyordu
bu doðuþa müþrikler hayretle bakýyordu
daha iki sene evvel
bu gökyüzü bu kadar parlak deðildi
bu kadar aydýnlýða
bu kadar azamete sahip bulunmuyordu
bir anda nasýl böylesine inkiþaf etmiþ
bir anda nasýl böylesine büyümüþ
nasýl her tarafý aydýnlatýr olmuþtu
söndürmek istedikleri nur
nasýl böylesine kýsa bir zamanda
kendilerini sönük bir durumda býrakan
bir ihtiþam peyda etmiþti
hayret içindeydiler
taaccüpleri bin kat artmýþ
akýllara hayret veren bu þahlanýþýn sýrrýný
bir türlü çözemiyorlardý
*
kureyþ müþriklerinden yardým alan beni bekirler
her þeyden habersiz
vetir denilen suyun baþýnda ikamet eden
böyle bir saldýrýdan
hudeybiye anlaþmasý gereðince emin bulunan
huzaalýlarýn üzerine ansýzýn saldýrýrlar
hazýrlýklý bulunmayan huzaalýlarý
ta mekke’nin içine kadar kovalarlar
harem’de bile adamlarýný öldürmekten çekinmezler
çarpýþma huzaalýlardan yirmi üç kiþinin
öldürülmesiyle son bulur
çarpýþmada müþrikler,
beni bekirlilere at, silah gibi yardýmlarla kalmamýþ
ileri gelenlerinden bir çoklarý da
bilfiil çarpýþmaya katýlmýþtý
bunu efendimizden korkarak gizli yapmýþlardý
ancak huzaalýlar bunlarý tanýmýþlardý
kureyþ müþrikleri, bu hareketleriyle
hudeybiye anlaþmasýný resmen ihlal ettiler
bunun peygamberimiz (s.a.v.) tarafýndan bilinmesinden
son derece endiþe duyuyor
hatta korkuyorlardý
aradan sadece üç gün geçmiþti
huzaalý amr bin salim, beraberinde
kabilesinden kýrk kiþi ile
medine’ye gelerek durumu olduðu gibi
efendimize arz etti
yardým talebinde bulundu
efendimiz (a.s.m.) hadiseden fazlasýyla rahatsýz oldu
huzaalýlardan gelen heyeti
kendilerine mutlaka yardým edecekleri vaadi ile
yurtlarýna tekrar geri gönderdi
kureyþ müþrikleri beni bekirlilere yardým etmekle
kendileri için son derece tehlikeli
bir pozisyon meydana getirmiþlerdi
Allah (c.c)
bu hadiseyi mekke kapýlarýnýn müslümanlara açýlmasýna
kabe-i muazzamada tekrar
tevhid bayraðýnýn dalgalanmasýna zahiri sebep kýldý
resul-i ekrem (a.s.m.) durumun
biraz daha açýklýða kavuþmasýný istiyordu
bunun için müþriklere ültimatom mahiyetinde
bir yazý göndererek þöyle dedi
ya huzaalýlardan öldürülenlerin kan bedellerini ödeyiniz
yahut beni bekir kabilesi ile olan ittifakýnýzdan vazgeçiniz
bunlardan birini yapmazsanýz
hudeybiye anlaþmasýný bozduðunuz
bunun neticesi olarak da sizinle
harp etmek mecburiyetinde kalacaðýmý biliniz…
kibirden bir heykel kesilmiþ müþrik ileri gelenleri
akýbeti düþünmeyen kör hislerine kapýlarak
peygamberimiz (s.a.v.)’in ilk teklifini kabul etmediler
harbe hazýrlanacaklarýný bildirdiler
böylece muahedeyi fiilen ihlal etmiþ olduklarýný
sözleriyle teyit etmiþ oldular
hislerinden uzak kalýp
meseleyi akýl planýna getirdiklerinde
içlerini bir telaþ
bir korku kaplamaya baþladý
yaptýklarý hareketin doðuracaðý vahim neticeyi
düþündükçe kalplerini bir korku sardý
hz. resulullahýn elçisine
bu tarz cevap verdiklerine piþman oldular
meselenin tashihi için
ebu süfyan’ý medine’ye gönderdiler
git mahedeyi yenile
mütareke müddetini de uzat dediler
müþrik ileri gelenlerinin verdiði direktife göre
ebu süfyan, peygamberimiz (s.a.v.) ile görüþüp
eski fikirlerinden vazgeçtiklerini bildirecek
hudeybiye anlaþmasýnýn yenilenmesini
hatta müddetin uzatýlmasýný temine çalýþacaktý
ancak son piþmanlýk fayda vermeyecek
müþrikler bu isteklerinde muvaffak olamayacaklardý
efendimiz (a.s.m.)
daha henüz ebu süfyan medine’ye gelmeden
iþin neticesini haber verip þöyle buyuruyordu
ebu süfyan hudeybiye anlaþmasýný takviye etmek
mütareke müddetini uzatmak için
yanýmýza gelmek üzeredir
bu arzusuna nail olamadan öfke ile geri dönecektir
ebu süfyan medine’ye gelince
efendimizin huzuruna çýkmadan önce
ezvac-ý tahirattan
kýzý hz. ümmü habibe’nin evine gitti
kerimesi hz. ümmü habibe’nin yanýndan ayrýlan
ebu süfyan doðruca
hz. resulullahýn yanýna vardý
ey muhammed
hudeybiye muahedesini yenile
mütareke müddetini de uzat
efendimiz,
ey ebu süfyan
sen bunun için mi geldin
ebu süfyan, evet, bunun için geldim
resul-i ekrem,
biz, aramýzdaki o ahit üzerinde duruyoruz
yoksa siz, bir hadise çýkarýp onu bozdunuz mu
ebu süfyan bir an durakladý
ne diyeceðini o anda kestiremedi
sonunda cesaretini topladý ve
Allah korusun
öyle bir þey yapmadýk
ama biz, her þeye raðmen
muahedenin yenilenmesini istiyoruz.
resul-i ekrem
bu teklifine bir cevap vermeden sustu
ebu süfyan, çýkmaz bir sokaða girdiðini anlamýþtý
bundan nasýl kurtulabileceðini de
bir türlü kestiremiyordu
ebu süfyan’ýn içi
müracaatlarýnýn neticesiz kalmasýndan
için için yanýyordu
süfyan, manen yorgun ve bitkindi
üzerine aldýðý meseleyi halledememenin
üzüntüsünü yaþýyordu
ebu süfyan meseleyi anlamýþtý
görüþmelerinden hiçbir netice alamamanýn
eziklik ve ümitsizliði içinde
devesine zar zor atlayarak
mekke’nin yolunu tuttu
mekke’ye varan ebu süfyan’a kureyþliler
neler yaptýn, anlat bakalým dediler
kötü bir elçilik yapmýþ olmanýn ezikliði içinde
olup bitenleri olduðu gibi anlattý
kureyþ müþriklerinin korkularý bir kat daha arttý
resul-i ekrem efendimiz,
artýk kesin kararýný vermiþti
mekke seferine çýkýlacaktý.
maksadýný son derece gizli tutuyordu
hz. aiþe validemize sadece
yol hazýrlýðýmý yap demekle yetiniyordu
efendimiz,
gizliliðe daha çok ihtiyaç duyuyordu
mekke-i mükerreme gibi mübarek bir beldeye
kan akýtmadan girmek
kabe-i muazzama gibi
yeryüzünün en þerefli ve faziletli binasýný
kimseyi öldürmeksizin
putlardan temizlemek istiyordu
þu duasý da bu niyetinin açýk ifadesiydi
Allah’ým
yurtlarýna ansýzýn varýp kavuþuncaya kadar
kureyþlilerin casus ve habercilerini tut
görmez ve iþitmez hale getir
beni, birdenbire görüp iþitsinler…
bütün bu tedbirlere baþvurduktan sonra,
resul-i ekrem bir kýsým ashabýna
mekke üzerine sefere çýkýlacaðýný haber verdi
hazýrlanmalarýný emir buyurdu
o zamana kadar medine etrafýnda
islamiyetle müþerref olmuþ birçok kabile vardý
efendimiz bu arada onlara da
Allah’a ve ahret gününe inanan
ramazan baþýnda medine’de hazýr bulunsun
diye haber gönderdi
ramazan ayýnýn ilk günleri idi
gönülleri Allah ve resulünün muhabbetiyle
coþup taþan
on bin mücahit medine’de hazýr bekliyordu
bunlarýn yedi yüzü muhacirlerdendi
beraberlerinde üç yüz atlý vardý
ensarýn mevcudu ise dört bin idi
onlarýn da yanýnda beþ yüz at vardý
geri kalan asker sayýsýný
etraftaki kabilelerden gelen müslümanlar
teþkil ediyordu
bütün hazýrlýklar tamamlandýktan sonra
resul-i kibriya efendimiz
tek kalp gibi çarpan
on bin kiþilik muazzam islam ordusuna
hareket emri verdi
medine’den çýkýþ
ramazan’ýn ilk günlerine rastlýyordu
bu sebeple resul-i ekrem ve mücahitler
oruçlu idiler
hava oldukça sýcaktý
bu sýcaklýk altýnda yol almak
fazlasýyla yorucu ve zahmetliydi
dayanýlacak gibi deðildi
üstelik, her an bir çarpýþma çýkabilir
bir mukabele ile de karþý karþýya kalabilirlerdi
halbuki, harpte güç, kuvvet lazýmdý
oruç mücahitleri bir noktada
takatsýz hale getiriyordu
ancak kendi baþlarýna hareket edemezlerdi
resulullahýn ne yapacaðýný bekliyorlardý
oruç açýlacak mý
yoksa devam mý edilecekti
islâm ordusu kudeyd mevkiine gelince
Efendimiz ikindi namazýndan sonra
orucunu açtý
ashabýna da açmalarýný emretti
bu arada sekiz kiþilik bir birlik ile
necid tarafýna gönderilmiþ bulunan ebu katade
gelip orduya katýldý
ayný zamanda etraftan da birçok müslüman
gelip islâm ordusuna iltihak etti
yine bu sýrada
mekke’den gelen
hz. abbas ailesiyle cuhfe mevkiinde
islam ordusuyla karþýlaþtý
son derece memnun olan peygamberimiz (s.a.v.)
kendisinin kalmasýný
aðýrlýklarýný medine’ye göndermesini istedi
ey abbas
sen muhacirlerin sonuncususun buyurdu
kudeyd mevkiinde konaklayan efendimiz
ordusunu savaþ düzenine koydu
sancaklar ve bayraklar baðlayarak
onlarý kabilelerin bayraktar
ve sancaktarlarýna verdi
efendimizin gizlilik stratejisi
o ana kadar son derece baþarýyla sürmüþ
mekkeliler en küçük bir haber dahi alamamýþlardý
merruzzahran vadisine geliþ geceye rastlamýþtý
o ana kadar
üzerlerine geliþinden haberi olmayan
mekkeli müþriklere
geliþini muhteþem bir ateþ donanmasýyla
bildirmek istedi
her mücahide ateþ yakmalarýný emir buyurdu
iþte kureyþ müþrikleri
ancak gözleri kamaþtýran
bu on bin ateþlik muazzam manzara ile
iþin farkýna vardý
mekke’nin çepeçevre kuþatýldýðýný anladýlar
redfer