lebbeyk, Allahümme lebbeyk
lebbeyke la þerike leke lebbeyk
innel hamde ve’n-ni’mete leke ve’l mülk
la þerike leke
tekrar tekrar icabet sana ya Rabbi
tekrar icabet Sana
tekrar icabet Sana
Senin ortaðýn yoktur
her emrini ifaya hazýrým
hiç þüphe yok ki
hamd ve nimet sana mahsustur
kainatýn mutlak hükümranlýðý senindir
bunlarýn hiç birinde senin ortaðýn
ve benzerin yoktur
insanlar gibi þehirlerin de imtihaný vardýr
kimi roma gibi bolluk içinde büyürken
israf ile sýnanýr
kimi babil gibi zenginliðin ve gücün zirvesinde
topraðýn altýna gömülür
kimi atina gibi bilgeliði umarken güç yitirir
kimi istanbul gibi ihtida eder
kimi kudüs gibi farklý inançlarýn
uðruna öldürdüðü savaþlarla yaralanýr
kimi pekin gibi komþusu açken
her daim þatafat ve teþrifata yeltenir
mekke’nin imtihaný da sýnýrlarda emaneti beklemektir
dünya yüzeyinin oluþtuðu kadim dönemlerde
arabistan’ý afrika’dan koparan depremlerin ardýndan
sýkýþarak patlayan
sivri kayalarýyla dikleþen
hicaz’ýn tam ortasýnda
sýcaðýn kavurduðu topraklarda doðar
mekke
yerkürenin öfkeyle kustuðu
volkanik siyah taþlarla yanmýþ topraðý
sanki bir kraterin üstünü örter gibi
üç tarafýndan daðlýk ve keskin yükseltilerle kundaklanmýþtýr
zýmpara gibi yavaþ yavaþ aþýndýran coðrafyasý
doðusunda kalan kum çöllerini bile
iple çekilir kaçamaklara çevirecek ölçüde haþinleþmiþtir
yaþamýn kýyýsýndaki iklimiyle mekke’de hayat
ancak zemzemin tükenmez bereketi sayesinde
tahammülün sýnýrýna çekilebilmiþ
medeniyetin yýkýcý iliþkilerinden uzak kalmayý baþarmýþ
bir kenttir mekke
büyük güçlerin ucunda
ama uzaðýnda yer almýþ
necid’in çölleri kadar zor aþýlan
korkutucu kýzýldeniz sayesinde
tüm olumsuzluklarýna raðmen
bir ticaret güzergahý olmuþ
büyük kültür merkezlerine yaptýðý komþuluktan
nasiplenmeyi becermiþtir mekke
sonu gelmez yollarýn yalnýzlýðýnda ilerleyen çölün
derin ve ýssýz boþluðunda
hayat bulmuþ bir yarýmadanýn çocuðudur mekke,
zemzem ve ticaret
mekke’nin insanlýk kadar uzun nöbetine
bedel olarak verilmiþ küçük ikramlardýr
mekke asýl itibarýný
kendisine emanet edilen
yeryüzünün ilk mabedi kabe’den alýr
çok daha bereketli yerlere raðmen
arabistan’ýn baþ tacý yapan da
bu mabet olmuþ
kabe sayesinde
dini merkez haline gelmiþ
yýlýn belli aylarýnda kurulan panayýrlar
kervanlarla akan alýcý ve satýcýlar
düzenlenen edebi yarýþmalara katýlan þairler
hatipler, abidler, zahidler ve hakemlerle
mekke’nin yarýmada nezdindeki itibarý
çok daha artmýþtýr
ve mekke,
farklý din, inanç, adet ve ananelerin
bir mozaiði haline gelmiþ
putlaþtýrýlan tüm gelenek ve kültür
mekke’ye emanet edilmiþtir
yeþile, suya, ziraate ve otlaða hasret
sonlu yaþam ile baki ölümün
medeniyet ile ýssýzlýðýn
manevi alem ile maddi dünyanýn
sýnýr boyunda tuttuðu bu binlerce yýllýk nöbetle
zaman içinde
haþin ve sert bir çehreye bürünmüþtür mekke
tarih boyunca kendine akan insan seli
ticaret oyunlarýnda kurnaz bir hale gelmeyi
öðretmiþ þehrin yerleþiklerine
her türlü yatýrým imkanýný deðerlendiren
sermaye sahiplerinin elinde
ticari hacmini geniþletip
güç ve prestijini artýrmýþ mekke
altýn, metal, yünlü mamuller
baharat, boya, pirinç, þeker, çay, tahýl
deðerli taþlardan oluþan onlarca ürünle tanýþmýþ
erken dönemde mekke
kaderini tümden altüst edecek büyük deðiþimi
iþte tam da yükseliþe geçtiði bu dönemde yaþamýþ
son peygamber’in insanlýða mesajý
bu kentten yükselmiþ
ibrahimi geleneðin yeniden dilleniþiyle birlikte
mekke’nin gündemine
tevhid, nübüvvet ve ahret gibi
yoðun olarak temel inanç alanlarý girmiþ
sýk sýk insanýn ve evrenin yaratýlýþýndaki düzene
dikkat çeken ilahi mesaj
daha ziyade inançla ilgili konularda yoðunlaþýrken
putperestliðe ve þirke karþý da
güçlü bir isyan baþlatmýþtýr
mekke’nin hakimi kureyþ,
dünyanýn iki ucu arasýnda yaþanan ticaret hattýndan
elde ettikleri küçük kazançlarýn sarhoþluðunda
direnmiþ ilahi çaðrýya
atalarýnýn dinine sahip çýkma bahanesiyle
peygamber ve ashabýna karþý zulmü zirvelere taþýmýþ
yoðun sosyal ve ekonomik ambargolarýn muhatabý kýlýnan
yeni inanç sahipleri için
mekke artýk yaþanmaz hale gelmiþti
kendinden menkul sandýðý zenginlik ve liderliði
kaybetme korkusuyla
çýkarmýþ peygamber’i, doðduðu, büyüdüðü topraklardan
siyer-i nebi’nin en acýlý yýllarý
mekke baþlýðý altýnda yazýlmýþ
medine’ye hicret eden peygamber ve ashabýnýn
mekke ile yaþayacaklarý hasmane iliþki
hudeybiye’de çözülmüþtür
20 yýl boyunca süren katý düþmanlýk
önemli bir yumuþama göstermiþ
duygulu bir fetihle girdiði mekke’yi
yeniden vatan kýlmamýþ kendine peygamber
ilan ettiði umumi afla
kendini inciten mekkelilere ders verirken
göçleri sýrasýnda býrakýp gitmeye mecbur kaldýklarý
taþýnmaz mallarý dahi istememiþ
yüce gönüllü nebi
mekke,
tevhid inancýna boyun eðmiþ
adeta ilahlar yuvasýna dönüþtürülmüþ olan kutsal mabet
fetihle þirkten temizlenirken
son peygamber de insanlýða vasiyetini
bu þehrin zirvesinden yapmýþtýr
yerküreyi saran yüzlerce þehrin
geliþimlerini tamamlayýp
kendi kabuklarýnda durgun ve yeknesak bir yaþama
çekildiði bir çaðda
mekke insanlýk tarihinin
en yoðun çekim merkezlerinden biri olmuþtur
o gün bugündür
mekke her gün yeniden doðuyor
yeniden tazeleniyor.
orada zamanýn ve dünyanýn ritmi deðiþiyor
orada hem mekke,
hem inananlar yeniden yeniden sýnanýyor
peygamber’in fethi gibi
girmeye devam ediyor inananlar mekke’ye
muazzam bir püskürme ile boþalan volkan patlamasýnýn
yakýcý ve kavurucu hava akýmý üzerine
inþa edilmiþ olan kutsal mabedinden
yükselen enerjisi ile
tüm insanlýða uzanýyor mekke
her gün binlerce defa
kulluðun ilahi güçle kurduðu zirveye tanýklýk ediyor
lebbeyk,
Allahümme lebbeyk
iþte sana geldim
mekke,
yeryüzünde tevhidin timsali ilk mabet kabe’nin
bulunduðu þehir
o kabe ki
çok mübarek ve insanlarýn kýblesi
alemlere doðru yolu gösteren kabe’dir
mübarekiyeti ve hidayete vesile oluþu
tevhid-i ilahinin
mücessem bir delili olmasýndan ileri gelmekte
ilk banisi,
ilk insan
ilk peygamber hz. adem (a.s.)
onu bu gaye için inþa etmiþti
zamanla gözden kaybolacak vaziyete gelmiþ
fakat temelleri sabit kalmýþtý
peygamberlerin babasý lakabýyla anýlan hz. ibrahim
oðlu hz. ismail ile birlikte
bu temel üzerine Allah’ýn emir buyurmasýyla
kabe’yi yeniden inþa etmiþler
kabe tevhit inancýnýn
mücessem bir sembolü olmuþtur yeniden
yeryüzünün bu en þerefli ve en faziletli binasý
hala tevhit inancýndan uzak yaþayan
hatta bu inancý var güçleriyle ortadan kaldýrmaya
müntesiplerini yok etmeye çalýþan
kureyþ müþriklerinin elinde bulunuyordu
bina ediliþ gayesinin tam aksine
içi putlarla dolu duruyordu
tevhid inancýnýn
bu inancýn mümessili müslümanlarýn
can düþmanlarý müþrikler
burada her türlü rezaleti irtikap ediyorlardý
gayretullaha dokunan
hz. adem (a.s.) ile hz. ibrahim’in ruhaniyetlerini rencide eden
müslümanlarýn da kalp ve vicdanlarýný derinden sýzlatan
bu durumun bir an evvel ortadan kaldýrýlmasý lazýmdý
bu mübarek mabedin
bu mabedin içinde bulunduðu mekke’nin
bir an evvel
müþriklerin kirli ellerinden kurtarýlmasý gerekiyordu
hz. fahr-i alem (a.s.m.) bunu düþünüyor
bu maksadýnýn tahakkuku için bir yol arýyordu
uzun zamanlar imkanlar ve þartlar buna el vermemiþti
müslümanlar henüz az ve zayýf bir durumdaydý
müslümanlarýn mevcut gücüyle
bunu elde etmek de oldukça zordu
üstelik medine’nin her an
düþman taarruzuna uðramasý da muhtemeldi
bu gayenin bilfiil gerçekleþmesi için
islamýn inkiþaf etmesi
müslümanlarýn çoðalmasý
güç ve kuvvet kazanmasý gerekiyordu
aksi takdirde bu yoldaki bir teþebbüs
sonuçsuz kalabilirdi
bir iþe teþebbüste
zaman ve zemini deðerlendirmeyi çok iyi bilen efendimiz
bu gayesinin tahakkuku için
Cenab-ý Hakk’ýn
müsait þartlar ihsan etmesini sabýrla bekliyordu
hicretin sekizinci yýlýnda,
islam olanca haþmetiyle etrafa yayýlmýþtý
bir taraftan islamýn en amansýz düþmanlarýndan biri
hayber ve civar yahudileri
tabiiyet altýna alýnmýþ
diðer taraftan en büyük bir fetih ve zafer olan
hudeybiye anlaþmasý yapýlmýþtý
bütün bunlar islamýn ve müslümanlarýn
önüne geçilmesi imkansýz
büyük kuvvet halini almýþ olduðunu ortaya koyuyordu
artýk bu ulvi ve mukaddes gayenin
bilfiil tahakkuk zamaný gelmiþ
gerekli imkanlarý Cenab-ý Hak ihsan etmiþti
ortada bir mani vardý
o da müþriklerle yapýlmýþ hudeybiye anlaþmasýydý
ahde vefada zirve noktasýnda bulunan
resul-i kibriya efendimiz
bu kudsi gayesi için de olsa
ahdini bozup müþrikler üzerine yürümeyi düþünmüyordu
kalplerimizin en ince noktasýna nüfuz eden
gönlümüzden geçen her arzuyu bilip cevap veren
Cenab-ý Hak
sevgili resulünün de kalbinden geçen
bu ulvi arzuyu biliyordu
ona bu gayesini tahakkuk ettireceðini
daha iki sene evvelinden de haber vermiþ
müjdelemiþti
çok geçmeden,
Cenab-ý Hak bir sebep yarattý
hudeybiye anlaþmasýnýn bir maddesi
kureyþ’in dýþýnda kalan kabilelere
istediði tarafýn himayesine girebilme hakkýný tanýyordu
bu haktan istifade ile
muahede yapýldýðý sýrada huzaa kabilesi
hz. resulullahýn aht ve emanýna girerek
müslümanlar tarafýnda yer almýþ
beni bekir kabilesi müþriklerin himayesini kabul ederek
onlarýn tarafýný tutmuþtu
iki kabile arasýnda
uzun zaman devam edip gelen bir düþmanlýk
bir husumet vardý
ihtimal bu düþmanlýk neticesidir ki
eskiden beri peygamberimiz (s.a.v.)’in dedesi
abdülmuttalip ile anlaþmalý
müttefik bulunan huzaalýlar
hz. resul-i ekremin safýnda yer alýnca
beni bekirler de müþriklerin himayesine girmiþlerdi
nübüvvet nurunun mekke’de parlamasýna kadar
birbirleriyle kanlý býçaklý olan bu iki kabile
bu nur sayesinde az da olsa birbirlerinden
kanlý ellerini çekiyor
bu çekiliþ hudeybiye sulhuna kadar devam ediyordu
bir gün beni bekir kabilesinden biri
bir þiirle hz. resulullahý hicv ve tahkire yeltenir
huzaalýlardan bir genç buna tahammül edemez
adamýn baþýný yaralar
durumu öðrenen bekiroðullarý
bunu huzaalýlara saldýrmak için bir sebep sayarlar
redfer