çarpýþma þimþek çakýþlarý süratinde baþladý
bir anda yerler kana bulandý
tekbir sesleri
kýlýç þakýrtýlarý
at kiþnemeleri
yaralý feryatlarý
harp naralarý
birbirine karýþtý
bir avuç mücahit
kafir üzerine yýldýrým gibi düþtü
Allah için ölmek arzusuyla yanýyorlardý
koca düþman ordusunu darmadaðýn ettiler
aðýr kayýplar veriyordu bizans ordusu
sancaktarlarý bir bir öldürülüyordu
müminler kesin bir zafer kazanmak üzereydi
þehitler vardý ölümsüzlüðe ulaþan
yiðitler içiyorlardý þahadet þerbetini
Allah yolunda þehit olmak
sonra dirilip tekrar þehit olmak
yine diriltilip tekrar
þehit olmak istiyorlardý
‘Allah yolunda öldürülenleri sakýn ölü sanmayýn.
bilakis onlar diridirler
Allah’ýn, lütuf ve kereminden kendilerine verdikleri ile
sevinçli bir halde
Rableri yanýnda rýzýklara mazhar olmaktadýrlar
arkalarýndan gelecek
ve henüz kendilerine katýlmamýþ olan þehit kardeþlerine de
hiçbir keder ve korku olmadýðýný
ve kendilerinin üzülmeyeceklerini müjdelemek isterler’
ilahi müjdenin sevinciyle coþuyorlardý
cennetlere ermiþçesine
yüreklerine mutluluklarý doldurmuþ
tüm kederlerini unutmuþ
ebedi nimetlere
cennete koþuyorlardý
Allah yolunda þehit olmak,
sonra diriltilip tekrar þehit olmak
yine diriltilip tekrar
þehit olmak istercesine
arzulanan þahadet bambaþka bir güzellikti
þehitlerin bedenlerinden sýzan kan kokularý
cennet kokularý etkisinde
cenk meydanýný sarmýþtý
melekler kanatlarýyla gölgelemiþti onlarý
topraða bulaþan elbiseleriyle
Rab onlarý huzuruna yükseltmiþti
Allah Celle Celaluhu þahadetlerini
mübarek kýlsýn
*
hicretin 8. yýlý cemaziye’l-evvel ayý
elçi haris hazretleri
dimaþk nahiyelerinden belka’a baðlý
mü’te köyüne varýnca
bizans kayzerinin þam valilerinden
þürahbil bin amrü’l-gassani’nin yanýna
çýkartýlmýþtý
þürahbil
hz. haris’in efendimizin (s.a.v.)’in elçisi olduðunu
öðrendiði halde hunharca öldürmüþtü
elçisinin þehit edildiði haberini alan resul-i ziþan
son derece müteessir oldu
sahabe-i güzin de fazlasýyla üzüldü
o ana kadar resul-i kibriya efendimizin
hiçbir elçisi öldürülmemiþti
hz. haris,
hz. resulullahýn þehit edilen ilk ve son elçisiydi
bu vahþice cinayet
çok büyük bir mana taþýyordu
doðrudan doðruya
hz. resulullah ve müslümanlarý
gönülden rencide eden çirkin bir hadiseydi
þürahbil bu alçakça davranýþýyla
islama karþý olan derin kin ve düþmanlýðýný
ortaya koyduðu gibi,
devletler arasýnda cari
elçiye zeval olmaz temel prensibini de ihlal etmiþti
hadiseyi deðerlendiren resul-i ekrem
derhal bir ordu teþkil etti
3.000 mücahitten meydana gelen bu ordunun baþýna
kendi azatlýsý olan zeyd bin harise’yi tayin etti
resul-i ekrem
zeyd bin harise’yi kumandan tayin ettiðini
belirttikten sonra þöyle buyurdu
zeyd þehid olursa, yerine cafer bin ebi talib geçsin
cafer þehit olursa, yerine abdullah bin ravaha geçsin
abdullah da þehit olursa
müslümanlar aralarýnda kendilerine kumandan seçsin
feraset sahibi müslümanlar
bu ifadelerdeki ince manayý kavramýþlardý
gözyaþlarý arasýnda
ya resulallah, keþke sað kalsalar da
kendilerinden faydalansak derken,
hz. resulullah hiç bir cevap vermeyerek sustu
ya sýrasýyla kumandanlýða geçecek olanlar
onlar da akýbetlerini hz. resulullahýn
bu yüce sözlerinde gizli olduðunu bildikleri halde
yola çýkmada zerre kadar tereddüt göstermediler
emri peygamberiye ruhu canla itaat ettiler
evet onlar, bile bile ölüme koþuyorlardý
bu ölüm normal ölümlerden farklý olacaktý
bu ölüm onlarý hayat mertebelerinin
en yükseðine ulaþtýracaktý
þehitlik
gönüllerinde yatan tek gaye
i’lay-ý kelimetullah
ruhlarýný saran tek arzu þahadetti
iþte onlarý coþkun bir hava içinde
sefere çýkaran gaye ve arzu bu idi
üç bin kiþilik islam ordusu
tek vücut haline gelmiþ
harekete hazýr bekliyordu
o sýrada efendimiz
beyaz bir sancak baðlayýp
komutan hz. zeyd’e verdi
haris bin umeyr’in öldürüldüðü yere kadar gidiniz
orada bulunanlara islamý teklif ediniz
kabul ederlerse ne ala
etmezlerse Allah’ýn yardýmýna güvenerek
onlarla çarpýþýnýz diye emretti
mücahitleri uðurlamaya resul-i ekremle birlikte
bir çok müslüman da seniyyetü’l-veda’a
veda yokuþuna kadar gelmiþti
resul-i ekrem burada durdu
mücahitlere þu emir ve tavsiyelerde bulundu
ben, size Allah’ýn emirlerini yerine getirmenizi
yasaklarýndan uzak kalmanýzý
müslümanlardan yanýnýzda bulunanlara karþý
hayýrlý olmanýzý
iyi davranmanýzý tavsiye ederim
Allah yolunda
Allah’ýn ismiyle savaþýnýz
ahde vefasýzlýk göstermeyiniz
küçük çocuklarý öldürmeyiniz
kadýnlarý, yaþlanmýþ pirifanileri katletmeyiniz
aðaçlarý kesip yakmayýnýz
evleri yýkmayýnýz
Orada nasranilerin kiliselerinde
halktan uzaklaþmýþ
kendilerini tamamen ibadete vermiþ
bir takým kimseler bulacaksýnýz
sakýn onlara dokunmayýnýz
efendimiz (a.s.m.) sonra
ordunun komutaný hz. zeyd bin harise’ye de
þunlarý emretti
müþriklerden düþmanýnla karþýlaþtýðýn zaman
onlarý üç husustan birine davet et
hangisini kabul ederlerse, onlara dokunma
sonra onlarý muhacirler yurdu olan medine’ye
hicrete davet et
davetine icabet ederlerse
muhacirlerin sahip olduklarý haklara
kendilerinin de sahip olacaklarýný
onlarýn mükellef bulunduklarý vazifelerle
kendilerinin de mükellef olacaklarýný bildir
eðer
müslüman olup yurtlarýnda oturmayý isterlerse
müslümanlarýn göçebe araplar gibi olacaklarýný
onlar hakkýnda uygulanan ilahi hükmün
kendileri hakkýnda da uygulanacaðýný
harp ganimetlerinden kendilerine bir þey verilmeyeceðini
ganimetten ancak müslümanlarýn
yanýnda muharebe etmiþ olanlarýn
faydalanacaklarýný haber ver
eðer
müslüman olmaya yanaþmazlarsa
onlarý cizye vermeye davet et
onlardan, bunu kabul edenlere dokunma
cizye vermeye de yanaþmazlarsa
Allah’ýn yardýmýna sýðýnarak onlarla çarpýþ
eðer
muhasara ettiðin kale veya þehir halký
kendilerini Allah’ýn hükmüne göre
teslim almaný senden isterlerse
onlarý Allah’ýn hükmüne göre teslim alma
kendi hükmüne göre teslim al
çünkü sen,
Allah’ýn, onlar hakkýndaki hükmüne
isabet edip etmeyeceðini bilemezsin
bu emir ve tavsiyelerinden sonra
resul-i kibriya mücahitlerle vedalaþtý
artýk islam ordusu
göz ve gönül yaþlarý arasýnda
medine’den uðurlanmýþtý
hz. fahr-i alemin bizzat kendi eliyle verdiði
beyaz sancak
baþlar üzerinde ihtiþamla dalgalanýyordu
sinedeki yürekler
hz. resulullahýn sunduðu sözler
verdiði öz ve ruh ile atýyordu
çölün saf, uçsuz bucaksýz sinesine
süzülen mücahitler
kimlere ve hangi diyara gidiyordu
görünüþe bakýlýrsa suriye hududunda bulunan
reisliðini þürahbil bin amr’ýn yaptýðý beylikle
hesaplaþmaya gidiyordu
hayýr…
bu, iþin sadece dýþ görünüþü idi
hakikatte koca bir bizans imparatorluðunun
gururlu ,kibirli ordusuyla hesaplaþmaya gidiyordu
göðüsleri heyecan
cihada karþý aþkla dolu mücahitler
uçsuz bucaksýz kum denizini
at ve deve sýrtýnda aþmaya çalýþarak
yollarýna devam ediyorlardý
bu sýrada
þürahbil’in kulaðýna islam ordusunun
medine’den hareket ettiði haberi ulaþtý
þürahbil hazýrlanmakta gecikmedi
kayser heraklius’a haber uçurarak
kendisinden yardým dileðinde bulundu
bu arada,
vadi’l-kura’ya gelip konmuþ bulunan
islam ordusuna karþý da
kardeþi kumandasýnda bir askeri kuvveti
öncü olarak gönderdi
mücahitler vuku bulan çatýþmada
komutan sedus’u öldürdüler
birliðini de bozguna uðrattýlar
bu bozgun, þürahbil’in gözünü korkuttu
ilk saldýrýyý baþarýyla önleyen islam ordusu
vadi’l-kuran’dan ayrýlarak
þam topraklarýndan maan’a gelip konakladýlar
mücahitler burada korkunç bir haberle irkildiler
bizans imparatoru heraklius
rumlardan 100.000 askerin baþýna geçmiþ
güneye doðru yürüyormuþ
harp alet ve malzemeleri bakýmýndan ordusu
son derece mükemmelmiþ
kulaklarý çýnlatan bu haber yalan deðildi
yalan olmadýðý için de
hz. zeyd, mücahitlerin görüþlerini öðrenmek istedi
konuþanlarýn ekserisi þu görüþteydi
resulullah aleyhisselama mektup yazýp
düþmanýmýzýn sayýsýný bildirelim
bize savaþacak er göndersin
ya da bu yolda yapmak istediði þeyi
bize emretmesini isteyelim
o zamana kadar konuþmayan
hep susup dinleyen biri vardý ki
konuþma sýrasý ona gelmiþti
bu hem büyük bir þair
hem de emsalsiz bir kahraman olan
abdullah bir ravaha idi
komutan zeyd hazretlerinin
sorusunu kahramanca þöyle cevaplandýrdý
vallahi, sizin þimdi istemediðiniz þey
arzulayýp o arzu ile yola çýktýðýnýz þehitliktir
biz insanlarla
ne sayýca, ne silahça, ne de at ve süvarice
çokluk olduðumuz için deðil
Allah’ýn bizi þereflendirdiði
þu din kuvvetiyle savaþýyoruz
gidiniz…
çarpýþýnýz…
bunda muhakkak iki iyilikten biri vardýr
ya þehitlik ya zafer
mücahitler bu samimi ve yürekten sözleri
sanki abdullah bin ravaha’dan deðil de
bir baþka alemden kendilerine
bir sesleniþmiþ gibi dinliyorlardý
iman ve cihat aþkýyla yanan içler
bu sözlerle birden nurani birer alev halini aldý
vallahi ravaha’nýn oðlu doðru söylüyor diyerek
cesaretle düþmana doðru yol almaya baþladýlar
tarih hicretin sekizinci yýlý
cemzziyelevvel ayýný gösteriyordu
yer, mu’te meydaný idi
bir tarafta yüz bini aþan
gururlu ve intizamlý hýristiyan bizans ordusu
diðer tarafta, üç bin kiþilik
hasmýna kýyasla gayet az
harp malzemelerinden mahrum
hz. zeyd kumandasýndaki islam ordusu
birincisinde her þey var
bir tek þey yok
ikincisinde düþmana nisbetle hiçbir þey yok
sadece bir tek þey var
iman
uðrunda her þeylerini
feda etmek duygusuyla harekete geçen
dinlerinin sahibi Allah’a
iman ve O’nun yardýmýna olan itimat…
zahire bakýlýp hüküm vermeye kalkýldýðý takdirde
görünen manzara garip bir durum arz ediyordu
kýyas kabul etmeyecek bir çokluk
azlýk karþý karþýyaydý
nitekim
bizans imparatoru heraklius
karþýsýnda bir avuç insaný görünce
hadiseye bu kadar ehemmiyet veriþinin
manasýz düþtüðünü
onlarý bir anda yok edeceðini düþünmüþ olacak ki
kendisini tutamayarak kahkahalar savurdu
sonra da
bu kadar zahmet ve külfete
manasýzca sebebiyet verdiði için
þürahbil’i de tekdir etti
ne var ki
kayser iki þeyi birbirine karýþtýrýyordu
görünüþ ve hakikati.
evet, görünüþte gerçekten
bizans ordusu göz kamaþtýrýcý bir haþmete sahipti
ancak hakikatte bu haþmetli görünüþ altýnda
cýlýz ve sönük bir ruh vardý
islam ordusu
görünüþte gerçekten sayýca azdý
silahça güçsüzdü
hakikatte bu azlýðýn içinde azametli bir ruh
bir mana, bir heyecan ve aþk vardý
galibiyetler
muzafferiyetler …
tarihte ihtiþamlý görünüþlerin deðil
hep azametli imanýn
büyük ruhun ve haþmetli mananýn olagelmiþtir
iki taraf artýk birbirlerini iyice görmüþlerdi
bundan sonra bekleyip durmak manasýzdý
islam ordusunun kumandaný hz. zeyd bin harise
resul-i kibriyânýn teslim ettiði ak sancaðý
omuzlayarak ortaya atýldý.
çarpýþma þimþek çakýþlarý süratinde baþladý
bir anda yerler kana bulandý
tekbir sesleri
kýlýç þakýrtýlarý
at kiþnemeleri
yaralý feryatlarý
harp naralarý
birbirine karýþtý…
redfer